2000’li yıllardan sonra sayıları artmaya başlayan bu müzik grupları, ilk zamanlarda Kore hükümeti tarafından olumlu karşılanmıyordu fakat zaman içinde ülkeye kazandırdıkları maddi gelirin göze çarpmasıyla hükümet tarafından da desteklenir hale geldiler. Ülkede birkaç güçlü müzik şirketi tarafından yönetilen piyasa, küçük yaşlarda sözleşmeler imzalattıkları çocukları çok yoğun bir tempoda çalıştırıp ses, dans ve hitabet eğitimlerinden geçirip, kızlara küçük yaşlarda estetik operasyonlar yaptırıp, günü gelince bir grup içerisine idol tanımıyla eklenmelerini sağlıyor. Günde 18 saat gibi uzun sürelerle çalıştırılıp, kilo almasınlar diye düşük kalorili beslenen çocuklar cinsiyetin olmadığı, son derece kusursuz ve mükemmel bir görüntü içerisine sokulup istismar ediliyor. Tüm dünyada hızla tanınmaları ve sonuçta çok büyük paralar kazandırmaları nedeniyle hükümet ya da başka bir yetkili bu istismara ses çıkarmıyor.

Güçlü bağları ve ortak değerleri var

K-Pop gruplarının sadece bir müzik türü değil aynı zamanda bir inanç ve yaşam biçimini de temsil eder. Fanlarının kendi aralarında paylaştıkları güçlü bir bağ, sadece kendilerinin anladığı jargonları ve ortak değerleri mevcut. Dolayısıyla tüm bunlar 12-18 yaş arasındaki, gelişimsel olarak belirli hassasiyetleri olan ergenleri kolayca etkisi altına alabiliyor.

Ergenler birçok nedenle K-Pop fanı oluyorlar

Ergenlik yaşamda beyin gelişiminin en hızlı olduğu ikinci evredir. Bu gelişim döneminde ergenlerin duygu, düşünce ve davranışları bir çocuk ve bir erişkinden oldukça farklıdır.

Ergenler duygularını yoğun yaşarlar ama kontrol etmekte zorlanırlar, alınganlardır, sevilmediklerini ve beğenilmediklerini düşünürler. Onlar için bir gruba ait olmak çok önemlidir. O nedenle ergenler akran gruplarına alınmak için ellerinden geleni yapar, sosyal kabul görmek için sigaraya başlayabilir, grubun gözüne girmek için suç işleyebilir. Bu kadar hassas olduğu bir dönemde, hele bir de istediği akran gruplarına rahatça giremiyor, yeterince kabul görmüyorsa, ailesi tarafından sıkça eleştiriliyorsa yalnız hisseder, mutsuz olur ve kendini değersiz görür. İşte bu noktada onu bir gruba bağlayacak, içerisinde güvende hissedeceği, idolünü bulacağı K-Pop gibi fan grupları imdadına yetişiyor. Böylece kendilerini sosyal bir ağ içerisine dahil olmuş, aynı düşüncede akranlarla temas kurmuş, günümüz toplumunda herkese dayatılan mükemmel fiziki görünüşe sahip olma arzusunu bir idol üzerinde yansıtabileceği, tam da ihtiyacı olan bir inanç sistemi önüne sunulmuş bir noktada bulurlar.

Her ergen eşit riske sahip değil

Özellikle sosyal kaygısı yüksek, iletişim becerileri zayıf, ona iyi hissettiren sağlıklı arkadaş ilişkileri kuramayan gençlerin böyle akımlardan daha fazla etkilenip zarar görme riskleri yüksektir. Bunun yanında toplumda fiziksel özelliklere çok fazla atıf yapılması, güzelliğin, kusursuzluğun ve zayıflığın bilginin, öğrenmenin ve iyi ahlaka sahip olmanın önünde tutulmasının ergenlikte zaten fiziksel özellikleriyle uğraşısı artmış olan gençlerin kafasını karıştırıyor.

Aileler pozitif iletişimin mucizesini görmeli

Bu nedenle anne ve babalar çocukla çatışmaya girmek yerine onun gelişimine saygı göstermeli, bireysel olma çabalarını desteklemeli, pozitif iletişimin mucize önemini göz ardı etmemelidir. Çocukluktan bu yana devam eden ya da ergenlikle birlikte ortaya çıkan sosyal kaygı, iletişim zorlukları, mutsuzluk, içe kapanma gibi belirtiler gösteren gençleri mümkün olduğu kadar erken dönemde psikiyatrik destek için yönlendirmeleri çok önemli. Bu sorunları yaşayan gençler, zararlı akımların ve inanç sistemlerinin etkisine daha kolay kapılıyorlar.

Toplumsal ve kültürel değerlerle risk azaltılabilir

Gençlerimizin bireysel kimliklerini sağlıklı geliştirebilmeleri için aile desteğinin yanı sıra toplumsal olarak da onları bilginin, çalışıp emek vermenin, başka insanların haklarının, doğaya ve tüm canlılara saygı gösterme gibi değerlerin ön planda olduğu bir çevrede yetiştirmenin de riskleri azaltacağı söylenebilir.