Akciğer kanseri en sık rastlanan kanser türlerinin başında geliyor. Son 30 yılda kanserde verilen yaklaşık yüzde 30 ölüm oranındaki azalmada akciğer kanserindeki tedavilerdeki etkinliğin de önemli bir katkısı oldu.

Akciğer kanserinde sağ kalım oranı arttı

Yalnızca 2020 yılında akciğer kanserinde 9 yeni endikasyonda tedavi onaylandı. Bunların 4 tanesi tamamen yeni ilaçlardan oluşuyor. Bu tedavilere olan cevap oranları yüzde 50 ila 85 arasında değişiyor. Ortalama hastalıksız sağ kalım 10 ila 25 ay arasına kadar çıktı. Pek çok akciğer kanseri tipinde ortalama sağ kalım artarken, özellikle de ALK geni mutasyonu pozitif olan metastatik kanser hastalarında ortalama sağ kalım 5 yılın üzerine çıktı.

Yakında akciğer kanserinde hedefe yönelik tedavi imkânı olacak

Bir başka ümit vadeden tedavi gelişmesinin de immün check point inhibitör tedavileridir. Burada 5 tane ilacımız var ve bununla ilgili olan PD-L1 mutasyonu yüksek ise, hastaların 5 yıllık sağ kalımları metastatik seviyede dahi yüzde 32 seviyesinde oluyor. Bu mutasyon hastaların yaklaşık yüzde 30’unda görülüyor.

Yeni tedavilerin uygun şekilde hastalara ulaşması fayda sağlayacak

Bu yıldan itibaren ikili hedefe yönelik tedavilerinin hastalarda uygulanmasının da onaylandığını biliyoruz. Bu tedavilerin erken evrede, yani tümörü cerrahi olarak çıkarılmış hastalarda koruma amaçlı faydalı olduğuna dair çalışmaların da önümüzdeki dönemde açıklanmasını bekliyoruz ancak şu an henüz buna ilişkin bir kanıtımız yok.

Sigara içen hastaların 55 yaşından sonra akciğer tomografisiyle taranması şeklinde olan tarama önerisi henüz genel popülasyonun yüzde 1’inden azında gerçekleşmekte. Onun için bunun artması akciğer kanserinin erken tanısında bize bir imkân sağlayacaktır. Yine yeni tedavilerin uygun hastalara ulaşması hastaların daha uzun yaşamasını sağlayacaktır. Likit biyopsi, yani kan örneklerinde tümöre ait hücre ve genetik materyal incelemeleri ile tümörün çok küçük boyutlardayken saptanabilmesi sayesinde ise hastaların erken dönemde kanserinin bulunması ve tedavilerinin başlamasının yakın gelecekte bir fırsat yaratacağını düşünmekteyiz. Başka kanserlerde olduğu gibi hastaların sürmekte olan çalışmalara katılmalarının da akciğer kanseri tedavisinin gelişmesinde önemli bir katkısının olacağını düşünüyoruz.