Çok şükür, Kur’an kursları açıldı. Cıvıl cıvıl sesleriyle çocuklar câmileri Firdevs cennetlerine çeviriyor. Lüleburgaz Haberlerini izlerken gördüğüm Sokollu Câmii’nde çocuklar beni 40 yıl öncelere götürdü. Lüleburgaz’da görev yaptığım yıllarda boş zamanlarımda öncelikli gittiğim yer Sokollu Külliyesi idi. Ya câmiin güneyine düşen kısımdaki kubbeli kütüphâne, ya Şadırvan, ya câmi olurdu bu. O câmide yaz kursu öğrencileriyle çok ilâhiler seslendirdik. Biraz da teşvik ve renk olsun diye, o zamanlar moda olan teyplere kaydederdik koro hâlindeki bu seslendirmeleri.

OSMAN ALTUN, İSMET SADIÇ, İLHAN HOCA...

Sokollu Câmii çocukların sesleriyle inlerdi. O zaman sayı yüzleri buluyordu. Rahmetli Osman ALTUN Hoca, İsmet SADIÇ Hocalar vardı; bizim İlyas olarak bildiğimiz İlhan Hocamız; şimdi emekli, Rabbimiz sıhhat-âfiyetler üzere hayırlı uzun ömürler ihsân eylesin; çok emekler verdiler.

Bir yaz hatırlıyorum,; bir yabancı turist o çocuklarla berâber bizlerin, câmiin ve külliyenin fotoğraflarını çekmişlerdi. Hocalar Kur’an, çocuklar ilâhi okumuşlardı. O kişi bir sonraki gelişinde fotoğraflar da bırakmış.

Hulûsî TARHAN, Hamit İSKENDER...

Ayrıca, müftümüz, Hulûsî TARHAN Bey, ondan sonra Hamit İSKENDER Beyler, çocukların din eğitiminin önemine atfen bu tür faaliyetlere ayrı önem ve değer veriyorlar her türlü destekten çekinmiyorlardı. Sanırım, ikisi de şu an gerçek âlemdeler. Rabbim engin rahmetiyle muâmele eylesin.

Değerli okurlar, görüldüğü üzere, hayâtı yaşamanın insanlarla anlam bulduğu gibi câmiler de insanlarla kendine geliyor. Çocuklarla, gençlerle canlanıyor. Bakınız, pandemi dönemi yaşanan fetret her şeyin can ve heyecanını kaçırdı. Hayâtı tenhâlaştırdı. Ama çocuklar gelince nasıl okullar kendini bulduysa, canlandıysa, aynen câmiler de cennet kokulu çiçek bahçelerine dönüştüler. Rabbimiz eksikliklerini göstermesin inşâllâh…

Sevgili dostlar. Ben emekliyim. Göreve devam edenlere, elbette müftülük ve eğitimciler gerekeni söylüyor ama biz de kestirmeden tecrübelerimizi paylaşabiliriz düşüncesiyle kendilerine bir şeyler söylemeye çalıştık. Çocukları çok sıkmaya gerek yok. Câmiye ayakları, ruhları alışsın, yabancılıkları gitsin, tanış olsunlar yeter. Hayat onları savursa da, bir gün dönüp gelecekleri adresi câmi olarak hâfızalarına kaydetsinler, orada bir sıcaklık bulsunlar yeter. Bizim vermek istediğimiz bilgiler şimdi okullarda bizim bu süreçte veremeyeceğimizden çok daha fazlasıyla veriliyor. Bizim yapacağımız, şiirdir, ilâhîdir, sohbettir; onların kalplerine dokunmaktır.

ŞİİRLER, ETKİNLİKLER, TEMEL BİLGİLER...

Elbette hiçbir şey verilmesin demiyoruz. Besmele, tevhid, şehâdet kelimeleri. Selâm kültürü. Teşekkür, şükür gibi temel değerler. Nitekim, şu an elimde Diyânet’in yaz kursları için hem fizik hem de içerik olarak çok güzel hazırlanmış ETKİNLİKLERLE DİNİMİ ÖĞRENİYORUM kitabı var. Tam da oyun eğlence keyfiyetinde hazırlanmış. Çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Sevgili dostlar; kaldığım sitede mescid var. Oraya gittim; çocukları gördüm. Aman Yâ Rabbî, ne kadar güzeller, ne kadar tatlılar, ne kadar şirin, ne kadar temiz, ne kadar günahsızlar. Ama biz toplum olarak çocuklarımızı bu tertemiz hâlleriyle korumaya muktedir miyiz? Bunu yapabilecek miyiz? Bu emânetler bizim aramızda bu temizlikleriyle götürebilecekler mi hayâtı? Evet biz hoca, anne-baba, öğretmen, akrabâ, komşu ya da toplum olarak onlara bu örnekliği sergileyebilecek miyiz?

  1. CÂMİLER, SOKAKLAR ve BİZ...

İnsan, onları böyle mâsum görünce, vah yavrularım, eyvah bizlere demekten alamıyor kendisini inanın. Rabbim sonlarımızı hayırlı eylesin inşâllâh sevgili dostlar. Bu çocuklar ne kadar temiz; ama gel gör ki bizler, sokak, cadde, sâhiller hiç öyle miyiz? Peki n’olacak hâlimiz?!

Durum böyle olunca, hocalar ve öğretmenlerimizin işi, bu günkü manzaraya nazaran yangından mal kurtarmak gibi bir şey. Yüce Mevlâ, başta çocuklarımız olmak üzere hepimizi kötülüklerden koruyup sapmadan, saptırmadan hidâyet ve de istikâmet üzere bir hayat yaşamaya muvaffak kılsın inşâllâh.

Son sözüm BESMELE olacak. Çalıştığımız dönemlerde hep yapmaya çalıştığımız gibi bu yaz kursu döneminde görev yapan arkadaşlara da BESMELE diyeceğim. Besmele derken BESMELE ŞİİRİ yâni. Merhum Mustafa Âsım KÖKSAL’a âit. 12 cilt koca İSLÂM TÂRİHİ yazmış bir âlim şahsiyet niye böyle küçücük bir şiir yazmış acaba? Demek ki BESMELE çok büyük. Belki bir nokta, zâten de noktayla başlıyor ama, kendinden sonraki her şeyi güzelliğe boyuyor.

Dememiz o ki; bu şiiri çocuklarımıza mutlakâ ezberletip tek tek okutalım, sonra da koro olarak okutmak mümkün olabilir. Belki o şiiri ömür boyu unutmayacak. Bu vesileyle Besmeleyi, dolayısıyla Allâh’ı anacak, sizi de unutmayacak, hayır duâ edecektir. İşte şiir:

BESMELE

Allâh’tır ilk sözümüz

Îman dolu özümüz

Uyanırken her sabah

Derim hemen Bismillâh

Bir şey yerken, içerken

Kitabımı açarken

Yönelirim Rabbime

Kuvvet gelir kâlbime

Düşürmem hiç dilimden

Allâh tutar elimden!...

M.Âsım KÖKSAL

Nasıl, güzel değil mi? Öyleyse derim ki; sizler de ezberleseniz, ezberletseniz güzel olmaz mı, ne kaybedersiniz sevgili okurlar?

Bilvesile, Yaz Kursları Dönemimizin pırlantalarımız, bizler, sizler ve tüm ülkemiz ve de insanlık için hayırlara vesîle olması dileğiyle Ordu'dan cümleye sevgiler-saygılar wes’selâm…