Değerli Dostlar!

İslamda kural olarak dilencilik yasaklanmıştır. Bunun tek istisnası; Bir kimsenin çalışamayacak derecede güçsüz hale gelmiş olması ve zaruri ihtiyaçlarını karşılayamamasıdır. Buna göre dilencilik bir kazanç yolu değil zaruret halinde sınırlı bir ruhsattır. Kur'an’da da dilencilik insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir tutum olarak değerlendirilmiştir. (Bakara suresi 273. Ayet) Ancak ihtiyacından dolayı isteyemeyenlerin zenginlerin mallarından belli bir hakkı olduğu bildirilmiştir. (Zariyat suresi 19. Ayet) Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimize hitaben de isteyeni azarlama (Duha suresi 10. Ayet) buyurulmuştur.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: Yeni müslüman olmuş bazı kimselerden dilencilik yapmayacaklarına dair söz almıştır. (Müslim Zekat,105) Dilencilerin yüzsüzlük ederek dilenmelerine karşılık ahirette yüz etleri soyulmuş olarak Allah'ın huzuruna çıkacakları ifade olunmuştur.(Buhari Zekat.52)

Evet değerli dostlar!

Bu gün duygu sömürüsü yaparak milletin sırtından geçinmek isteyen, hasta numarası yapan, millete kendilerini acındıran, sahtekar asalaklar tembeller var ki: Bunları hakiki fakirlerden ayırmak çok zorlaştı. Böyle asalak ve sahtekarlara bir şey vermeyiniz. Hayır yapacaksak ki mutlaka yapmalıyız. İsteyemeyen fakirleri araştırıp bulalım ve hayırlarımızı bildiğimiz kişilere verelim. Osmanlı bunu ne güzel halletmiş; her semtte sadak taşları yerleştirmiş, yardım yapmak isteyen gidiyor sadaka taşına yardımını atıyor. İhtiyacı olan fakir de gidip ihtiyacı kadar alıyor. Ne veren belli ne de alan belli.

Değerli dostlar!

Şimdi yöremizde fındık mevsimi, bu mevsimde evi yanan, hastası olanlar çoğalıyor. Velhasıl torbasını kapan harmanlara koşuyor. Bunlara inanmayınız. Bugün devlet hastaları ücretsiz tedavi ediyor, evi yananların evlerini yeniden yaptırıyor. Birde altlarında son model araba, boyunlarında kravat, gözlerinde pahalı birer güneş gözlüğü bulunan din istismarcısı grup var ki onlarda harmana geliyor. Harmanda şayet kül yutmayacak bir erkek varsa Hacı abi biz filan yerdeki öğrenci yurduna yardım topluyoruz." Eğer harmanda bir bayan varsa; "Abla biz Kur'an kursuna yardım topluyoruz." Tabi bizim milletimiz Kur'an kursu deyince yelkenleri hemen suya indiriyor. Bunlar sahtekardırlar bir kere ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan başka hiç bir kuruluşun Kur'an kursu açma yetkisi yoktur. Adama soruyorum "o kurs dediğin yerde senin vazifen nedir? Verdiği cevap; "Efendim ben orada hocayım"  "Peki hangi pedagojik eğitimlerini aldın." Ses yok. "sen maaş alıyor musun?" Hayır ben Allah rızası için çalışıyorum." Ne ile geçiniyorsun" "Efendim cemiyet bize asgari ücret üzerinden bir maaş veriyor." Sorular uzayıp gidiyor. Makbuz soruyorsun sana Kur'an kursu ile alakası olmayan bir makbuz gösteriyor. Makbuzla Kur'an kursu yazmaz. Kardeşim sen Kur'an kursu isen neden makbuzunda Kur'an kursu yazmıyor. Hayır arkadaşlar bunlar Kur'an kursu falan değiller. Bunlar din istismarcılığı yapan sahtekardır. Yurtlarında barındırdıkları öğrencilerden aylık yüklü miktarlarda ücret alıyorlar ki bu ücreti fakirin ödemesi mümkün değil. Topladıkları yardım paraları ile de lüks bir hayat yaşıyorlar. Yurtlarında bir tane fakir öğrenci bulamazsınız. Onların fakirlerle işi olmaz. Onların işleri zenginleri allı pullu sözlerle tavlayıp söğüşlemek.

Değerli dostlar!

Netice olarak çocuklarınızın dini eğitim alması için onları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi görevli hocalarına teslim ediniz. Diyanet vakfının ve devletin yurtlarına veriniz orada çocuklarınızdan hiçbir ücret almadan eğitim veriliyor. Çocuklarınızı bilmem ne derneğinin çocuklarınıza dayak atan, zorla temizlik yaptırıp kendilerine hizmet ettiren sözde hocalara vermeyiniz.

Sizin harmanınıza yanında mahallenizin resmi hocası olmadan gelip, "ben Kur'an kursuna yardım topluyorum” diyen din tacirlerine aldanmayınız.

Selam ve Dua ile hoşça kalınız.