Topyekûn bir uygulamaya geçmediklerini belirten Özer şunları söyledi: "İl ve ilçe bazlı veya tüm Türkiye'deki okulları kapsayan bir çözüm yaklaşımından ziyade sınıf bazlı yani vaka bazlı olarak süreci yönetmeyle ilgili bir sistematik geliştirdik. Bir okulda, bir sınıfta Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun belirlemiş olduğu iki pozitif vaka olması durumunda, sadece o sınıfın 14 gün yüz yüze eğitime ara vermesiyle ilgili süreci başlattık. Bunu başlatırken öğrencilerimizi 14 gün yalnız bırakmadık, geliştirmiş olduğumuz dijital platformlar üzerinden ve ilk defa pasif olarak canlı sınıf uygulamasıyla, öğretmenleriyle birebir derslerini işleyebilir hâle getirdik. Aynı zamanda, bu süreçte ihtiyacı olan öğrencilerin tablet ihtiyaçlarını da karşıladık. O öğrencilerimiz, 14 günlük aradan sonra okullarına tekrar geri döndü. Yani sistem rutin bir şekilde işlerken bir okulu komple kapatma diye veya bir ilçedeki okulları kapatma diye genel bir yaklaşımdan ziyade problemin olduğu yerdeki süreci yönetmeyle ilgili bir yaklaşım geliştirdik, şu ana kadar da bu süreç çok başarılı bir şekilde devam ediyor."

20 milyon kişiyi kapsayan bir eğitim ailesi olduğuna dikkati çeken Bakan Özer, vakaların kaçınılmaz olduğunu ancak sistemin çok başarılı bir şekilde devam ettiğini söyledi.

Geliştirdikleri Elektronik Takip Sistemi ile bir okuldaki aşılı çalışanları, PCR yaptırması gerekenleri, vaka durumunu, kapatılan sınıf sayısını, kapatılan okul sayısını, hepsini anlık olarak izlediklerini ifade eden Millî Eğitim Bakanı Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, vaka olan her sınıfta mutlaka 14 gün yüz yüze eğitime ara veriyoruz. 14 gün sonra öğrenciler yüz yüze eğitime geri dönüyorlar. Bizim 71 bin 320 okulumuzda 850 bin sınıfımız var. 6 Eylül'den bugüne kadar 5 bin 900 sınıfımız kapanmış ve açılmış. Düşünün, 850 bin içerisinde 5 bin 900 sınıf... Sistem, artık kendi içinde belli bir takvimle işliyor. Burada aslolan şey, okullarımızın açık olması ve yüz yüze eğitimin devam etmesi."

Okullar kapanmayacak

Son dönemde tespit edilen her 4 vakadan birinin 17 yaş altı çocuklar olmasının yeniden bir kapanmayı getirip getirmeyeceği sorusunu "Net cevap vereceğim, kesinlikle hayır." diyerek yanıtlayan Özer, şunları söyledi: "Bizim geliştirmiş olduğumuz bu sistematik, okul kapatmayı değil sınıf kapatmayı gerektiriyor yani vaka bazlı olarak süreci yönetiyoruz. Toplumda şu anda en güvenli olan yerler okullarımız çünkü kuralların uygulandığı, sadece okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin değil velilerin de birebir takip ettiği, bu kadar denetimin olduğu başka bir toplumsal mekân yok. Toplumda vakalar arttığı zaman bizim kapanan sınıf sayılarımız da doğal olarak artıyor çünkü bu 20 milyonluk kitle, okula hapsolmuyor. Sabah geliyor, akşam evine gidiyor, kafeye gidiyor, restorana gidiyor, sosyalleşiyor, farklı mekânlara gidiyor, sonra toplanıyor, ertesi gün okula tekrar geliyor. Bulaşın okuldan kaynaklandığıyla ilgili bilimsel bir veri yok. Virüs, okulu seçmiyor. Önemli olan kurallara riayet etmek, aşı imkânı varsa aşı olmak, yoksa PCR testi yaptırmak, diğer taraftan maske, mesafe ve hijyenle ilgili gerekli önlemleri almak."

6 Eylül tarihinden itibaren yüz yüze eğitime 14 gün ara veren ve tekrar okullarına dönen sınıflara ilişkin grafikleri paylaşan Millî Eğitim Bakanı Özer, günlük kapanan sınıf oranının yüzde 1'in altında bir dağılıma işaret ettiğini ifade etti. Özer, bugün itibarıyla 6 derslikli bir anaokulu ve 3 derslikli bir spor lisesinin kapalı olduğunu belirtti.

Öğrenciler okulda kalabilmek için aşı oluyor

Program öncesinde İstanbul'da Kabataş Erkek Lisesine bir ziyaret gerçekleştirdiğini anlatan Bakan Özer, öğrencilerin çoğunun aşılanmış olduğunu söyledi. Özer, öğrencilerin aşı ya da PCR testi yaptırmak gibi hiçbir zorunluluğu olmamasına karşın okulda kalmak için sorumluluk duyarak aşı olduğunu belirtti.

Okula devam oranının yüzde 95'in üzerinde olduğunu vurgulayan Bakan Özer, "Veliler, artık kaygı duymadan çocuklarını okula gönderiyorlar. Öğrenciler, severek; öğretmenlerimiz, büyük bir mutlulukla öğrencileriyle buluşmak için okullarına geliyorlar. Yani süreçle ilgili hiçbir sıkıntı yok, ailelerimiz de müsterih olsunlar; Bakanlık olarak da biz, Sağlık Bakanlığının bize önermiş olduğu yöntemlerin tamamını titizlikle uyguluyoruz. Elbette problemler olabilir, bazı okullarda bir sıkıntı olabilir, bu doğal. Artık, Kovid'le hayatı normalleştirmek istiyorsak bu rutine alışmak zorundayız ve şu andaki oranlarımız kaygı ve alarm verecek bir düzeye hiç ulaşmadı. Onun için okulları kapatmayacağız." diye konuştu.

Tüm okullarda ders saati azaltılmayacak

Ders saatleri konusunda da okul bazlı uygulamalar yapıldığını kaydeden Bakan Özer, kalabalık sınıfların bulunduğu yerlerde ders saati süresini kısaltma yetkisinin valilik, kaymakamlık ve il millî eğitim müdürlüklerine verildiğini söyledi ve şöyle devam etti: "Bizim Bakanlık olarak merkezden bakıp da yekpare bir karar almaktan ziyade, yerelin kendi koşullarına göre inisiyatifini kullanması yönünde ortaklaşa bir şekilde süreci yönetiyoruz ve çok verimli bir şekilde gidiyor. Şöyle bir beklenti olmasın: 'Tüm okullarımızda bir anda ders saatin süresini azaltıyoruz, 30 dakika.' öyle bir şey yok. Kimse Bakanlığı beklemiyor; herkes, kendi ilinde veya ilçesinde bir problem varsa orada müdahale ederek gerekli inisiyatifi Bakanlıkla da koordinasyonlu bir şekilde alıyor. Bakanlığımızın tüm elemanları sahadalar, ben de mümkün olduğu kadar illeri ziyaret ediyorum, uygulamalara bakıyorum, tereddüt edilen bir konu varsa o anda karar veriyoruz. Yani şu anda süreç, hakikaten bizim beklediğimizin çok daha ötesinde pozitif bir şekilde gidiyor ve velilerin, öğrencilerin, öğretmelerimizin memnuniyetini görmekten de çok büyük mutluluk duyuyoruz."

Okulların açılmasının vaka artışını tetiklediği iddialarını da yanıtlayan Millî Eğitim Bakanı Özer, 6 Eylül'den itibaren 5 bin 900 sınıfın kapandığı ve yeniden yüz yüze eğitime döndüğü bilgisini paylaştı. Yüzde 99'un üzerinde bir oranın eğitim öğretime devam ettiğinin altını çizen Özer, şunları söyledi: "Şunu net bir şekilde ifade etmemiz lazım: Okulların açılmasıyla vaka sayılarının toplumda arttığı iddiasının bilimsel hiçbir dayanağı yok. Tam tersine, tüm bilimsel çalışmalar toplumdaki vaka sayılarını artırma değil korunaklı ortamda kurallara riayet edildiği için azaltma işlevi gördüğünü gösteriyor." Haber Merkezi

Editör: TE Bilişim