“Türkiye’de engelli nüfusu konusunda net bir sayı yoktur. Engelli nüfusu net olarak bilinmemekle birlikte, 2002 yılında TÜİK’in yaptığı Türkiye Özürlüler Araştırmasına göre Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’nu engelliler oluşturmaktadır. Ancak sonraki yıllarda tüm nüfusu kapsayan bir araştırma veya sayım yapılmadığı için bizler an itibariyle güncel engelli sayılarını bilemiyoruz. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2016 yılındaki Türkiye Sağlık Araştırması çalışması sonuçları da tam bir sayı vermemektedir. Bu çalışmaların Avrupa Ülkeleri ile kıyaslamasında Temel aktiviteler zorluğunu sürekli yaşayan kişiler kategorisinde Türkiye nüfusunun yüzde 16,2 si bu kapsamda çıkmaktadır. Eksik ve yetersiz de olsa, tüm bu araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye de yaşayan engelli kişi sayısı nüfusun yüzde 10’undan fazladır. Buna göre Türkiye’de en az 8.5 milyon engelli kişi yaşamaktadır. Yapılan tüm engelli araştırmalarında kadın engellilerin erkeklerden daha fazla olduğu görülmektedir” Engelli yurttaşların işsizlik, eğitim, sosyal haklar gibi konularda dezavantajlı maalesef, ülkede engelli olmaktan daha zor olan durumun engelli bir kadın olmak .engelli kadınların önemli bir kısmının işsizlik ve şiddet sarmalında yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor.

 Kamuda atama bekleyen engelliler sorunu…

Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi kapsamında devletin “engellileri kamuda istihdam etme” taahhüdü vardır.

Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) Belgesinin eylem kararlarında engellilerin özel politika gerektiren gruplar arasında sayıldığını ve işgücüne ve istihdama katılımlarının önündeki engellerin kaldırılmasının amaçlandığı açıktır. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2020-Mart Engelli ve Yaşlı İstatistikleri Bültenine göre, 2019 yılı Kasım ayı itibarıyla kamuda toplam engelli kontenjan açığı 7 bin 119 olmakla birlikte, 2020 yılında bu sayının daha da arttığı bir gerçektir. Engelli kotasının üzerinde kamuda alım yapılmasına engel bir mevzuat yoktur. Bu gerçekler karşısında 100 binden fazla engelli memur atama beklerken sadece 2 bin 140 kişinin atamasının yapılması çok yetersizdir. Engelli bireylerin en yaşamsal sorunu işsizliktir. Engellilere pozitif ayrımcılık uygulanması gerektiğini bir yana bırakalım. Türkiye’de iş gücüne katılım oranı yüzde 49,5 iken bu oran çalışabilen engellilerde yüzde 22 düzeyindedir. Bu vahim gerçeklik engellilerin ne kadar zor durumda olduğunun en açık göstergesidir.

 Sağlanan haklar ve duyarlılık düzeyi açısından Türkiye'de kadın engelli olmak…

Türkiye’de engelliler gerçeğine kadın engelliler üzerinden baktığımızda tablo şudur: Bir kişi düşünelim hem engelli, hem de kadın. Kadın engelliler yaşamlarını çok daha zor koşullarda sürdürüyorlar. Bu kapsamda kadın engellilerle ilgili bazı gerçeklere değinmek gerekir. Pandemi sürecinde yapılan bir çalışma ya göre; Engelli olmayan kadınların işsizlik oranı yüzde 16,3 iken engelli kadınlar arasında işsizlik oranı yüzde 32’ye yaklaşıyor. Engelli kadınların yüzde 34’ü eşlerinden, yüzde 16’sı babalarından, yüzde 13’ü annelerinden, yüzde 11’i ise çocuklarından şiddet görüyor. Engelli kadınlara yönelik şiddetin yüzde 80’i ev içinde gerçekleşiyor. Engelli kadınların yüzde 27,3’ü herhangi bir hakkının ihlal edildiğini kabul ediyor. Bu durumda olanların yüzde 80,8’i hak arama mekanizmalarını kullanamadığını söylüyor. Engelli kadınların yüzde 43,9’u psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu, bunların yüzde 93’ü psikolojik destek alamadığını belirtiyor. Kamu kurumları tarafından oluşturulan destek hatlarını (Alo 183 Telefon/Whatsapp hattı, Vefa Destek Hattı, Hayat Eve Sığar uygulaması) kullanan engelli kadınların yüzde 62,7’sine göre bu hatlar erişilebilir değil. Engelli kadınların engellilik ve toplumsal cinsiyetten kaynaklı olarak çoklu ayrımcılığa maruz kaldıkları tespit ediliyor. Engelli kadınların toplumun dezavantajlı kesimi olan engelliler içinde daha da dezavantajlı durumda oldukları bir kez daha görülüyor.

2021 Bütçesinin hem genel rakamlarına hem de kurumlara tahsis edilen rakamlara baktığımızda bütçenin faiz, rant ve silaha hizmet ettiğini açıkça görebiliyoruz. Üretime yönelik ciddi bir pay yoktur. Milyonlarca engelli eğitim, sağlık, istihdam ve erişilebilirlik gibi yaşamsal haklara ulaşamazken; 1 Trilyon 346 Milyar 139 Milyon TL’lik merkezi bütçenin sadece yüzde 1,6’sı engellilikle ilgili tahsis edilmiştir. Bu yaklaşım, engellilerin ve ailelerinin toplam nüfus içerisindeki varlığı ile orantılı olmadığı gibi var olan sorunlara da kalıcı ve yapıcı çözümler öngörülmediğini göstermektedir. 2021 yılının tüm engellileri kapsayacak şekilde hakların uygulanmaya başlandığı ve engelliliğe ilişkin yaşamsal, sosyal, kültürel ve kurumsal engellerin azaltıldığı bir yıl olmadığını yapılan bütçe tercihinde açıkça görüyoruz.

Avrupa ülkelerindeki engelli hakları ile ülkemizdeki engelli haklarını kıyaslarsak…

Avrupa Ülkelerinde Engellilerin resmi kamu kurum ve kuruluşlarına erişilebilirliğinin sağlanması, toplum içinde ayrımcılığı engellemek ve ortadan kaldırmak amacıyla Engellileri Koruma Kanunları ve Genel Eşit Muamele Yasalarıyla korumaktadır. Bunun haricinde engelliliğin derecesine bağlı olarak, çalışma hayatına katılımı, işten çıkarılmaya karşı koruma tedbirleri veya çocuk desteğine hak kazanmaya ek olarak entegrasyon yardımları vererek, “Engelli bireylerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit olarak yararlanmalarını” teşvik, koruma ve yerine getirme taahhüdünde bulunmak amacıyla Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi esas alınmaktadır. Bedensel, görsel, işitsel gibi bir engeliniz veya kalp, diyabet, beyin tümörü gibi ciddi bir kronik rahatsızlığınız varsa, ilk önce engelinizin derecesinin belirlenmesi amacıyla sağlık raporu almanız gerekmektedir. Daha sonra belediyeden bir kimlik kartı almanız durumunda, engelinizin türüne ve derecesine bağlı olarak, toplu taşıma ücretlerinde indirim, bariyersiz oto park yerleri gibi özel hizmetlerden faydalanma imkânınız bulunmaktadır. Avrupa’da Türkiye’den farklı olarak fizyoterapi, ergoterapi, konuşma terapisi, masaj, yürüme yardımı ve benzeri yardımcı araçlardan faydalanmak için mecburi sigorta programına katılıp aylık prim ücretleri ödemeye başladıkça, diğer bireylerin sahip oldukları avantajlardan yararlanma hakkınız bulunmaktadır ve sigorta şirketiniz tedavi gerektiren maliyetlerin çoğunu karşılamaktadır.