Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Şenocak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak ile Ordu ve Giresun'da fındık üreticilerinin yaşadığı zorluklar, fındık tarımının sürdürülebilirliği ve verimin artması hakkında konuştuk. Konuyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulunan Şenocak; ''Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; Ordu ve Giresun dünyanın en çok fındık üreten iki ilidir. Fakat dünyanın en zor geçinen çiftçileri de Ordu ve Giresunlu fındık üreticileridir'' dedi. Ordu ve Giresun'un dünya fındığının yüzde 35'ini üretmesine rağmen aynı zamanda dünyanın en mağdur iki il üreticisi olduğunu belirten Şenocak, şu ifadelere yer verdi; ''Bunun sebepleri ise şunlardır; ilk fındık dikimleri bu iki ilde olduğu için miras yoluyla bölünme çok fazla oluştu. Bir aile düşünün bundan üç kuşak önce bütün bir fındık bahçesine sahipken bugün aile bireylerinin sayısına göre bahçe 10'a belki de 20-50'ye bölündü. Bahçe bölünmeleri bizleri küçük arazi haline getirdi. Bir diğer sebep ise bilindiği üzere bizim bölgemizde 1900’lü yılların başında erozyondan dolayı fındık dikimleri yapıldı. Zaten arazilerimiz meyilli olduğu için makineli tarım da yapılamıyor. Dolayısıyla makineli tarımın olmadığı yerlerde, bölünmüş bahçelerde ve yaşlı nüfus olduğu için fındık verimi sürekli düşüyor. Dünyada fındıkta aile başına düşen geliri en az olan Ordu ve Giresun ama üretim anlamında da en büyük iki iliz. Bir de şöyle bir durum var; Ordu ve Giresun'da fındıktan başka bir ürün dikme şansımız da yok'' dedi.

''Ordu'da bir ailenin fındık geliri 10-20 bin TL'ye kadar düşmüşken düz ovalarda fındık üreten aileler 200-300 bin TL’lere ulaştı”

İnsanlar geçinememeye başladıkça buna paralel olarak göç başladı diyen Şenocak, sözlerine şöyle devam etti; ''Yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı fındıktan geçinemeyen vatandaşımız başka yerlere göç etmek zorunda kaldı ve Ordu ili Türkiye'nin en çok göç veren illerinin başında geliyor. Batı Karadeniz'de ovalarda bir aile fındıktan senede ortalama 200-300 bin lira kazanırken bizim buradaki bir ailenin fındıktan kazancı 10-20 bin liralara kadar düştü. Hem de başka hiçbir üretim şansı olmayan bir aile. Onun için burada en önemli konu bu. Tabi gübre fiyatları arttıkça fındık üretimi de azalıyor ama gübre fiyatlarının etkisi burada 100 ise düz ovalarda, 1 ya da 2'dir. Çünkü orada insanlar fındıktan 200-300 bin lira kazanıyorlar. Buradaki üreticilere göre çok daha mutlular. Ne diksen yetişebilen verimli düz araziler diğer tarım ürünlerine göre makinalı tarımla daha iyi gelir getiren fındığa yöneldiler ve yönelmeye devam ediyorlar” dedi.

''Küçük üretici daha fazla desteklenmeli''

Bilindiği üzere 2009 yılında devlet tarafından fındıkta alan bazlı gelir desteği uygulaması başlatıldı diyen Şenocak; ''Aslında bu fındıkta alan bazlı gelir desteği Ordu ve Giresun için özellikle çıkartılan bir destekleme modeliydi. Çünkü siyasi olarak Ordu ve Giresun levant fındığını daha yüksek fiyattan alalım ya da ayrıcalıklı alalım denilemiyor. Ordu ve Giresun fındığını şu fiyata alalım, Terme fındığını başka bir fiyata alalım gibi bir durum olmuyor serbest piyasa ekonomilerinde olacağını düşünürsek hangi siyasi parti olursa olsun zor durumda kalır. Yani böyle bir şey mümkün değildir. Fındıkta alan bazlı destek konusuna geri dönersek eğer bahsettiğim gibi bu destek aslında Ordu ve Giresun fındık üreticisini bir nebze de olsa desteklemek mantığıyla çıkartıldı. İsmi Ordu ve Giresun olmadı, meyilli arazi oldu. Ordu ve Giresun'un neredeyse yüzde 100'ü zaten meyilli arazidir. Fındıkta alan bazlı gelir desteği Ordu ve Giresun için çok önemli bir destekleme modelidir. Fakat 2009'da dekar başına 155 lirayla başlayan alan bazlı destek ödemeleri bugün hala 170 liradır. Bu 170 lira şu an çok düşük bir rakam. Şu an bu rakamların en az 1.000-1.500 TL olması gerekiyor. Ve bunun kademeli olarak küçük üreticiye daha fazla verilmesi lazım. Örneğin; 10 dönüm altına dönüm başına 1.000 TL verirseniz, 20 dönüm altına 800 TL, 30 dönüm altına 600 TL vererek küçük üreticiyi daha fazla destekleyecek bir model ile ve bu destekleri alanlara; iyi tarım uygulaması da zorunlu hale getirilmelidir. Böylece küçük üreticinin iki geliri olacak. Biri devletin verdiği destek ödemesi, ikincisi ise verimi artacağı için fındıktan elde ettiği geliri de artacak. Haliyle burada fındıktan yıllık 15-20 bin lira geliri olan küçük bir fındık üreticisi ailenin gelirini 40-50 bin liraya çıkarılabilir. Tabi bugünkü şartlarla alım gücü ile düşünmek gerekir çünkü enflasyon sürekli değişiyor. Böylelikle kademeli olarak üreticilerin geliri arttıkça bu durum göçün de önüne geçecektir. Ayrıca insanların bahçesine bakmasına, mutlu olmasını da sağlayacaktır. Özetlersek eğer, alan bazlı destek bizim bölgemizde çok önemli ve en az 1.000-1.500 TL olması gerekiyor'' dedi.

''Fındık fiyatının 3 doların altına düşeceğini sanmıyorum''

Fındık fiyatlarının özellikle seçim senesine gidildiği için düşmeyeceğini düşünüyorum diyen Şenocak; ''Yani fındık bu sene bol olsa bile fiyatlar düşmeyecektir. Üreticilerimizin fiyat korkusu olmadan bahçelerine bakmalarında fayda var. Hem seçim senesi olduğu için devlet, fındık fiyatlarını destekleyecektir. Hem de dünya şartlarında tüketim de artıyor bir taraftan. Bunun için rekolte iyi de olsa fiyatlar düşmez. Şunu da özellikle belirtmek istiyorum; 'rekolte iyi, fiyat düşük' endişesi hiçbir zaman olmamalıdır. İnşallah zirai don veya kuraklık gibi bir afet yaşanmaz ve rekoltemiz yüksek olur. Bu kapsamda fındık fiyatlarının 3 doların altında olmayacağını düşünüyorum'' dedi.

“Fındık bahçeleri bölgemize terörün girmesini engelledi”

Fındığın bölgemizde birçok sorunun önüne geçtiğini belirten Şenocak, şunları aktardı; ''Örneğin bölgedeki dağlarımıza teröristlerin girmesini fındık bahçeleri engelledi. Çünkü fındık bahçeleri dağınıktır. Her bahçenin başında insanların evi vardır. Fındık biraz da maki gibi olduğu için herkes bir yabancı geldiğinde görür ve haber verir. Geçmiş dönemlerde bizim bölgemize de terör sızmaları denendi ama fındık bahçeleri olduğu için başarısız oldular. Yani fındığın bölgemize böyle faydaları da oldu'' dedi. Haber Merkezi

Editör: TE Bilişim