Ordu Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen Kabul Törenine katılanlar, Vali Seddar Yavuz ve eşi Selda Yavuz tarafından kapıda karşıladı.

Cumhuriyet Kabul Töreni'ne, Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akif Aktaş, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akdoğan, Baro Başkanı Av. Murat Poyraz, Vali Yardımcıları Ekrem Yaman, Ekrem Ballı, Altınordu Kaymakamı Niyazi Erten, Altınordu Belediye Başkanı Aşkın Tören, İl Emniyet Müdürü Doğu Ateş, İl Jandarma Komutanı Albay Tolunay Başer, ilçe kaymakamları, ilçe belediye başkanları, daire müdürleri, şehit aileleri, gaziler, siyasiler, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Cumhuriyet Kabul Törenine katılan konuklara hitaben bir konuşma yapan Vali Seddar Yavuz, Ordu Valiliği tarafından düzenlenen kabul törenine katılan davetlilere teşekkür etti.

Cumhuriyetin bugün itibariyle 96. yılı olduğunu hatırlatan Vali Yavuz, bir taraftan kökleri itibariyle maziye, diğer taraftan da göğe doğru yükselen, medeniyetle buluşan, dünya ile yarışan, şanına yakışır bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne doğru ilerlendiğini söyledi.

“Küllerinden yeniden bir devlet kuran Aziz Türk Milleti ve onun eşsiz lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle, şükranla yad ediyoruz. Mekanları cennet olsun, ruhları şad olsun” diyerek, konuşmasını sürdüren Vali Seddar Yavuz, Türk Milletinin en önemli görevinin devraldığı bayrağı daha yukarılara taşımak olduğunu kaydetti.

Vali Yavuz, “Aziz Atamıza, şanlı tarihimize layık olmak ve bu bayrağı daha yükseklere taşıyarak, bu yüzyılda küresel güç Türkiye’yi ortaya çıkarmak, hepimizin ortak arzusu, idealidir” diye konuştu.

Türk Milletinin tarihinin bin yıl öncesine dayandığını hatırlatan Vali Seddar Yavuz, konuşmasında birlik ve beraberliğe vurgu yaptı.

Vali Yavuz sözlerini şöyle tamamladı: “Her zaman söyleriz, bu coğrafya zor bir coğrafyadır. Tarih boyunca bu coğrafyada kalıcı olmuş kim var? Bu soruyu sormamız lazım kendimize. Mesela, Lidyalılar parayı bulmuşlardır. Şimdi Lidyalı diye bir millet var mı? Mesela, Karun Uşak’ta yaşamış. Şimdi Karun’dan eser var mı? Hititlerden eser var mı? Milletler gelmiş ve gitmişler, hepsi yok olmuşlar. Şimdi bu coğrafyada bin yıldır biz varız. İnşallah kıyamete kadar da biz olacağız. Var olabilmemizin yolu da, bir ve beraber olmak ve birbirimizi kucaklamaktan geçer. Bu coğrafyada var olabilmenin en önemli unsuru ise; inancımız, şuurumuz, iddiamız, sevdamızdır. En üst sevdamız ise al yıldızlı al bayrağımız ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. İşte bunlara sımsıkı sarılırsak ve birbirimizi çok seversek, varlığımızı sürdürürüz. Birbirimizi sevmeliyiz, kucaklamalıyız. Dünden ders almalıyız. Dünden ders alıp yarına bakarsak, güçlü Türkiye’yi hep beraber kurarız. Bu vesileyle bir kez daha şunun altını çizeyim. Kahramanları, Türk büyüklerini, İslam büyüklerini tartışma konusu olmaktan çıkaralım artık. Bu ülkede, ne Sultan Alparslan’ı, ne Fatih Sultan Mehmet’i, ne Kanuni Sultan Süleyman’ı, ne yüzyılımızın en büyük kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü tartışma konusu yapmaktan uzaklaşalım artık. Bütün değerlerimize, bizi biz yapan kahramanlarımıza gönülden sarılalım ve değerlerimizi yok etmelerine asla müsade etmeyelim. Bu duygularla bayramınızı tebrik ediyorum, hepinize çok teşekkür ederim.”

​​​​​​

Editör: TE Bilişim