“İntihar’ın günümüzde önemli bir halk sağlığı problemi olduğunu belirten Dr. Arif Öztürk açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“İntihar davranışı, biyopsikososyal yaklaşımı gerektiren kompleks bir davranıştır.

İntiharda risk faktörleri, biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan çok geniş kapsamlı olarak ele alınmaktadır.

İntihar davranışına yatkınlıkta, yaş, cinsiyet, psikiyatrik hastalıklar, ailesel ve genetik faktörler, fiziksel hastalıklar, çocukluk dönemi yaşantıları, psikososyal destek sistemleri, olumsuz bilişsel yapılanmalar, ölümcül silahlara ulaşılabilirlik gibi çok çeşitli risk faktörleri rol oynamaktadır.

Psikiyatrik hastalıklar intihar girşimi açısından risk etkeni olabilir. Ciddi intihar girişimlerinde ve tamamlanmış intihar olgularında, en sık belirlenen tanı duygudurum bozukluklarıdır. Umutsuzluk ve yalnızlık duygularını yoğun bir biçimde yaşamak ve yaşamı sürdürmek için az sayıda nedene sahip olmak  önemli risk etkenleri olarak görülmektedir.

İntihar öyküsü bulunan bireylerin ailede intihar öyküsü daha yüksektir

Kırsal bölgeler, ateşli silah sahibi olma, yoksulluk, işsizlik ve sosyal yalıtım gibi faktörleri intihar davranışında dikkat çekmektedir

Ayrıca ilişki sorunları, ekonomik kayıplar, yalnızlık, düş kırıklıkları, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar gibi zorlayıcı hayat olayları da intihar riski ile ilişkili bulunmuştur.

İntihar davranışı ve medeni durum arasında ilişki olduğu, intiharın bekâr ve ayrı kişilerde daha yaygın olduğu bildirilmektedir.

Yalnız yaşıyor olmak da hem intihar girişimi hem de ölüm düşünceleri açısından bir risk faktörü olarak bildirilmiştir

Ancak bu risk faktörleri genellikle tek başına intihar sebebi değildir. Birçok risk faktörü, ruhsal hastalıklarla birlikte olduğunda intihar eğilimi artmaktadır

 Evde çocukların varlığı, intiharda koruyucu etkenlerden sayılabilir.

İntihar davranışında kültürel etkenlerin ve dini inançların rolü ile ilgili araştırmalarda, intihar davranışında dinin koruyucu bir faktör olabileceği öngörülmektedir

İntihar davranışı önlenebilecek bir davranıştır. Tüm toplumda insanların intihara eğilimini artıran faktörlerin belirlenerek ortadan kaldırılması” birincil düzey önleme”  hedefi olarak belirlenir.

Risk faktörleri ile birlikte göz önüne alındığında ruhsal hastalıkların erken dönemde saptanması ve intihar riski olan bireylerin uygun şekilde tedavi edilmesi ayrı bir önem kazanmaktadır.

İntiharla ilişkili damgalanma, intiharların saklanması riskli bireylerin uygun ruh sağlığı hizmetlerine ulaşmasını engellemektedir.  Toplumun ruhsal hastalıklar ve intihar konularında sağlıklı bilgilenmeleri bu damgalanmayı azaltacaktır.”

Editör: TE Bilişim