Okullar açıldı, sınıflar ilk defa okulla tanışacak küçük öğrencilerle de doldu. Kimi neşe içinde, arkadaşlarıyla eğlenerek günü geçiriyor, kimi de annesinden ayrıldığı için üzgün; okula gidip sınıfa girmek istemiyor.
Ev ortamı gibi rahat bir yaşam şeklinden kurallarla dolu okul hayatına geçiş onlara çok tatsız geliyor. Peki bu durumda anne-babalar ne yapacak? Uzman Klinik Psikolog Özge Yılmaz “Uyum sorununun süresi iki haftayı geçiyor ve okul reddinde bir azalma olmuyorsa, ailenin gelişmeleri ve nedenlerini gözden geçirmesi gerekir” diyor, “Uyum sorunu yaşayan çocuğa karşı korkutma, yargılama, tehdit, şiddet ve baskı uygulanmamalı” diye uyarıyor.

İlgisizlik kadar fazla ilgi de sakıncalı

* Kimi öğrenciler için okula başlama bir sorun teşkil etmezken, kimi öğrenciler için birtakım sorunların yaşanmasına neden olabilir. Özellikle anaokulu ve ilkokula yeni başlayan çocuklarda anneden ayrılamama, sınıfa girmeme, okul reddine sıklıkla rastlanır. Çocuk anne, baba ya da bakım veren kişiden ayrılmak istemez.
* Bu durum özellikle aşırı koruyucu ebeveyn tarafından bağımlı yetiştirilen çocuklarda görülür. Anne çocuğunu fazlasıyla koruyup kollayınca çocuk anneden ayrı bir ortamda kendisini korunmasız, savunmasız hisseder ve yalnız kalmak istemez.
* Çocuk belli alanlarda yetersizlik yaşıyorsa, örneğin zor öğreniyorsa, kendisine güveni azsa, sosyal fobisi varsa, hiperaktifse veya depresyondaysa da uyum sorunu yaşar. Aile içi iletişim sorunları, boşanma, kardeşin evde kalmasına bağlı kardeş kıskançlığı, ailede ölüm, kaza, hastalık gibi nedenler de okul reddine sebep olabilir.
* Uyum sorunu yaşayan çocuğa karşı korkutma, yargılama, tehdit, şiddet ve baskı uygulanmamalı. Aksi takdirde uyum sorunu okul fobisine dönüşür ve çocuk okula gitmeyi reddeder. Okul reddine hangi durum ve duygunun neden olduğunu bulup bu sorunun çözülmesi için çalışılmalı.
* Çocuk ailesini zaman zaman okulda görmekten hoşlanır; ilk günleri onunla paylaşmak, okulla işbirliğini sürekli hale getirmek önemlidir. Ancak ilgisizlik kadar fazla ilgi de sakıncalı. Gerektiği zamanlarda destek verip genel olarak kendi sorumluluğunu almasını öğretmek temel amaç olmalı.

Uyum sorununun belirtileri
Uyum sorunu yaşayan çocuklar genellikle okula gitmek istemediklerini ifade ederler. Uykuya geçecekleri saatlerde sıklıkla okula gitmeme pazarlığı yaparlar. Sabah yataktan kalkmakta zorlanırlar. Ağır bir şekilde ve güçlük çıkartarak hazırlanırlar. Okul saati yaklaştıkça bu çocuklarda karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Ayrıca ağlama, bağırma, hırçınlık, öfke nöbetleri, hatta kaygı arttıkça ishal, kusma ve alt ıslatma bile görülebilir. Okul saati geçtikten sonra bu belirtiler kaybolur.

Anne-babalara tavsiyeler
* İyi bir okul uyumu için iyi bir okul öncesi hazırlığı planlanmalı.
Öz bakım becerileri çocuğa erken dönemden itibaren kazandırılmalı. Kendi sorumluluklarını üzerine alması onun büyüme ve gelişme ile ilgili algısını olumlu etkileyecektir.
* Okul seçimi ve bu sürecin planlanması aşamasına çocuğu da dahil etmek güven ilişkisi ve uyum açısından kolaylaştırıcı olacaktır.
* Okula yeni başlayan çocuklar için oryantasyon çalışmaları yapılması, okulun ve öğretmenin çocuğa tanıtılması, genel bir bilgi verilmesi çocuğu rahatlatır. “Tatilde rahattın, şimdi okul başlıyor, disipline gireceksin” gibi sözler söylenmemeli.
* Aile, çocuğun okula devam etmesini sağlamalı ve bu konuda kararlı olmalı. Alışma sürecinde kısa süre bile olsa mutlaka okula gitmek ve vedalaşmayı kısa tutmak ve kararlı davranmak doğru olacaktır. Çocuğa, bu sorunun tüm aileyi ilgilendirdiği, sadece çocuğun sorunu olmadığı hissettirilmeli.
* Anne-baba çocuğun kaygılarını dinleyip anlamaya çalışmalı. Sorunun çözümü için öğretmen ve ailenin sıkı işbirliği içinde olması gereklidir. Okula uyum sorunu tedavisinin dört ayağı vardır:
Çocuk, aile, okul ve tedavi ekibi... Bunlardan biri eksik olduğu zaman çözüm gecikir.
* Arkadaş ilişkileri zamanla oluşmakla birlikte ilk günlerden itibaren okul dışı buluşmalar uyumu güçlendirir. Ev ziyaretleri ve eğlenceli organizasyonlar çocukların birbirlerini keşfetmelerini sağlayacaktır.

İki haftayı aşan uyumsuzluğa dikkat!
* Anneden ayrılmakla ilgili ilk deneyimini anaokulu döneminde yaşayan çocuklar bu süreçte okula girmeyi ve arkadaşlarıyla birlikte olmayı reddedebilir. Bağımlı anne-çocuk ilişkisi, yeni bir kardeşe sahip olmak uyumu zorlaştırır.
* İki haftayı geçen uyum sorunu ve azalmayan okul reddi durumlarında okul ve ailenin gelişmeleri ve nedenlerini gözden geçirmesi gerekir çünkü çocuğun bilişsel yaşının okula uygun olması duygusal gelişiminin de yeterli olduğunu göstermez. Bu durumda bir uzmana başvurmak gerekir.
* Anneden ayrılmakta istekli olmamak çocuğun kendi becerileri ve yeterliliği ile ilgili algısının yeterince gelişmemesiyle ilgilidir. Bütün istekleri yapılan, öz bakım becerileri gelişmemiş bir çocuk bu sorumlulukları üzerine alma konusunda istekli olmayacaktır.
* Ebeveynin kaygılarının çocuklar tarafından kolay hissedildiğini ve taklit edildiğini unutmamalıyız. Anne-babanın okula ve oradaki yaşama güvensizliği de çocuğu olumsuz etkileyecektir.
* Sınırların olmadığı aile tutumlarıyla yetişen çocuklar
okulun kurallarını anlamakta ve uygulamakta zorlanacaktır. Okul seçimi yaparken çocuğun özellikleri ve onun ilgi alanları da gözden geçirilmelidir.

Editör: TE Bilişim