Törene Ordu Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Ali Coşkun, Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Niyazi Taşçı, hekimler, stajyer öğrenciler ve çok sayıda sağlık personeli katıldı.

Çelenk sunumunun ardından Ordu Devlet Hastanesi önünde Ordu Tabip Odası, Ordu Hekimler Birliği ve Ordu Aile Hekimleri Derneği tarafından basın açıklaması yapıldı.

“HEPİMİZİN AYRI AYRI SORUNLARI VAR”

Ordu Tabip Odası Başkanı Ali Coşkun burada yaptığı açıklamada, “İstanköylü Hipokrat çağından beri meslek yeminine sadık, İbni Sina'nın ayak izinde yürüyen, milletin sinesinden çıkan Türk Hekimleri olarak ne Vatanımızdan vazgeçeriz ne de bu aziz milletten.

Ne mutlu Türk hekimlerine ki 14 Mart 1918'de aziz yurdumuzun işgaline direnen Tıbbiyeli Hikmet ve tıbbiyeli kahraman dedelerimizin bizlere emanet ettiği bir 14 Mart'ımız var.

1912'de, esir kamplarında gönüllü görev alan 26 000 Türk askerine şifa veren, Hekim Süleyman Numan Paşamız var 1918 de Çanakkale'de bir saat sonra şehit olacak, ağır yaralı asker olan oğluna, elindeki son morfin' devlet malıdır, ihtiyacı olana yapalım" deyip, yapmayan hekim Tanık Nusret'imiz var 19 Mayıs 1919 da Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma vapuru ile Samsun tütün iskelesine demir attığında yanında Hekim Refik Saydam’ımız var.

4 Eylül 1919'da Sivas kongresinde henüz 3. Sınıf tıbbiye talebesi olarak katıldığı halde" tam bağımsızlık!" diyerek damga vuran Tıbbiyeli Hikmet'in emaneti var. "Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz diyen Ata’mızın yolumuzu aydınlatan fikirleri, yüreğimizdeki emaneti var.

Pandemi'de, insanların evden çıkamadığı, dışarıda ölümün kol gezdiği zamanda, Avrupalı hekimlerin birer birer mesleklerinden çekildiği, görevden imtina ettiği zamanda, değerli halkımız unutma!

Bir adım bile geri adım atmadan, I gün bile izin-rapor almadan coronavirüsle sizin aranıza girip, korkmadan şehit olan biz varız, iyi ki Türk hekimleri var.

Biz Türk Hekimleri Bu Vatana da bu millete de aşığız. Onlar için canımızı, kanımızı verdik, canimizin değerini ödeyecek bir para birimi yoktur ama, size helal olsun ey halkımız.

İşte bu ruhtur, bu duygudur, bu özveridir beton binaları hastane yapan. Bu anlayıştır halkımıza şifa olan. Bizim derdimiz asla ücret meselesi değildir! 40 yıldır bu ücretleri alıyoruz zaten.

Ama artık canımıza kast ediliyor, darp ediliyoruz, öldürülüyoruz. Her saat başı onurumuz zedeleniyor, saygınlığımız yok ediliyor, mesleğimizi yapamaz hale getiriliyoruz. Üzüntümüz tarif edilemez

Artık kapasitemizin üstündeki hasta sayıları, tıkanan sağlık sisteminin aksayan tüm günahı, haksız yere bizlerin üzerine yıkılmıştır. Bizlere yöneltilen malpraktis suçlamalanı, gelişi güzel şikayetler nedeniyle adliye-karakol kapılarında ifade vermekten, kendi işimizi yapamaz hale geldik.

Sayın Sağlık Bakanım;

Aile hekimlerimiz pratisyen hekimlerimiz, asistan hekimlerimiz, uzman hekimlerimiz, akademik kariyer yapan hekimlerimiz, özel kurumlarda çalışan hekimlerimiz, kamu kurumlanında çalışan hekimlerimiz, emekli hekimlerimiz, görev şehidi olan hekimlerimizin aileleri ve diğer hekimlerimiz, hepimizin ayrı ayrı sorunları var.

Bizleri dinleyin, çağının, sorun, anlayın, sorunlarımızı çözün, huzurlu çalışma ortamının ve özlük haklarımızı yeniden adilce tesis edin, biz sizin kardeşleriniziz. Bu sorunlara rağmen fedakârca yıllarca hizmet veren, bu ülkenin aşığı meslektaşlarınızız. Bizi yönetenlerde, hizmet sunduğumuz halkımız da bizi anlayın artık! 14 Mart’ı bile bayram gibi kutlamak yerine, burada, hep birlikte tüm tıbbiyeliler, sizlerin huzurunuzdayız, kendimizi anlatmaya çalışıyoruz.

Bu açıklamayı Vatana millete hayırlı hizmetler yapabilmemiz için, bizi kit imkanlarıyla okutan. Ailelerimiz için. Sizlere daha iyi hizmet sunabilmemiz için, geleceğimiz için, genç hekim kardeşlerimizin daha güzel çalışma şartlarına sahip olabilmeleri için yapıyoruz. "ne bu vatandan vaz geçeriz ne de bu güzel milletten vaz geçeriz diyebilmek için, anlaşılmak için yaptık. Tek bir isteğimiz var: Bizi anlayın!” ifadelerini kullandı.

“MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜMÜZÜN BU GÜVENİ VE İTİBARI SON NEFESİMİZE DEK OMUZLARIMIZIN ÜZERİNDE ŞEREF İLE TAŞIYACAĞIMIZA SÖZ VERİYORUZ”

Ordu Hekimler Birliği Başkanı Çağlar Yıldırım da açıklamasında, “Bugün burada iki amaç için toplanmış bulunmaktayız. İlki 14 Mart Tıp Bayramı kutlamak diğeri de hekimlerin kaybettikleri haklarını talep etmek içindir. Bu vesileyle özelikle başta pandemi olmak üzere mesleğini icra eder iken hayatını kaybeden tüm hekim ve sağlık çalışanı arkadaşlarımızı saygıyla anıyor aziz hatıraları önünde hürmetle eğiliyoruz. 14 Mart 1919 da İngiliz işgali altında Türk Bayrağının dalgalanmasının yasak olduğu dönemde, tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşları tıbbiyenin kuruluşuna hitaben "Bugün bizim Tip Bayramımız" diyerek Türk Bayrağını Tıbbiye mektebine asmışlardır. Yani 14 Mart Tip Bayramı sadece bayram değil, işgal altındaki vatanın kurtuluşu için başlatılan istiklal hareketidir. Bu vesile ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetlerimizi sunarak saygı ile anıyoruz.

Hekimler memleket sevdalısıdır, Hekimler yurtseverdir. Türk Hekimine sonsuz güvenen, hak etmiş olduğu itibari gösteren Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün bu güveni ve itibarı son nefesimize dek omuzlarımızın üzerinde şeref ile taşıyacağımıza söz veriyoruz.

Şimdi de Burada olmamızın ikinci amacını paylaşmak istiyorum sizlerle:

Biz Hekimler; yıllarca kendi çabamızla ve ailelerimizin maddi manevi desteği ile Cumhuriyetin kurucu değerlerinin sağladığı eğitimdeki fırsat eşitliği sayesinde en zorlu sınavlarda başarılı olarak eğitim hakkını elde ettik. Eğitim hayatımız boyunca sevdiklerimizin ve kendimizin hayatından ödün verdik. Ayni özveriyi hekimlik hayatımız boyunca yapmaya devam ettik ve ediyoruz. Bizim gibi bur Devletin üniversitelerinde eğitim görenlerden farklı olarak aldığımız eğitimin bedelini yüksek harç miktarları, stajyer ve intörnlük dönemlerinde tutulan bedelsiz nöbetler ile ve sonrasında hiçbir meslek grubunda olmayan mecburi hizmetler ile defalarca, fazlasıyla ödedik. Günden güne itibarsızlaştırılan mesleğimizi yerine getirirken tehdit edildik, şiddet gördük, tükendik ve hatta öldürüldük. İçinden geçtiğimiz zorlu koşullara rağmen zaman kavramı gözetmeksizin, etik ve vicdani değerlerimizden başka bir şeyi düşünmeden, pandemi döneminde de çalışmaya devam ettik. Ön cephede savaştık! Ailelerimizi haftalarca görmemeye razı olduk!

Değerli hekim arkadaşım bizler bu mesleğin sancağını taşıyan hekimleriz. İştirak edeceğimiz eylem sadece bizim için değil, aynı zamanda gelecek nesillere bırakacağımız hekimler için, meslek onurumuz içindir. Sabahlara kadar çalışan babamız uykusuz kalan anamız eşsiz kalan eşimiz, göremeden büyüttüğümüz çocuklarımız içindir. Ancak bu gidişin sonu belirsizliktir bu gidişin sonu bensizliktir, sensizliktir, sessizliktir. Sunduğumuz hizmetin ve bizlerin değersizleştirilmesidir. Ya hep beraber hakkımızı alacağız ya da hep beraber yok olacağız. Tüm sağlık camiası ilk defa sesini yükseltiyor. Sizler sessiz mi kalacaksınız? Aklınızda ki sorunlarla değil yüreğinizde ki cesaretle hareket edin birlik olmak adına şimdi değilse ne zaman arkadaşlar? Müjde müjde diye başlayan algılara kanmıyoruz. Sağlıkta şiddeti önleyen, malpraktiste koruyan bir yasa, temel emekliliğe yansıyan maaş, özlük hakları düzenleten ödeme sözleşme yönetmeliği kalkana kadar mücadeleye devam edeceğiz.

14 Mart Tıp Bayramımızı tekrar kutluyor, vatandaşlarımıza hastalarımıza yanımızda oldukları için teşekkür ediyoruz. Ve son olarak açık açık belirtmekte fayda görüyoruz ki bizler her daim Hekim olmaktan onur duyuyoruz. Hekim Birliği Sendikası Yönetim Kurulunca alınan 14-15-16 Mart 2022 tarihlerinde istisnai birimler hariç Meşru iş bırakma kararımızı kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz” şeklinde konuştu.

“SAĞLIKTA ŞİDDETE HAYIR!”

Ordu Aile Hekimler Derneği Başkanı Ömer Ufkun Yıldırım da “Değerli meslektaşlarım tabip odası ve sendikaların dile getirdiği mesleğimizin toplum gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılması, sağlıkta şiddet, gelirimizle hiçbir şekilde orantılı olmayan malpraktis davaları, özlük haklarımızın iyileştirilmesi ihtiyacı gibi sorunlarımızın yanında aile hekimliği özelinde sorunlarımızı sizlerle paylaşmak isterim.

Bizler Aile hekimliği çalışanları olarak pandeminin getirdiği ekstra poliklinik, aşı, izlem yükü, vatandaşın uzman hekime ulaşamama kaynaklı öfkesini omuzlarken toplumun sağlık gereksinimlerini eksiksiz yerine getirmek için fedakârca çalıştık. Ancak aile hekimleri her defasında üvey evlat muamelesi görerek sağlık camiasından dışlandı ve sağlık camiası kendi içinde bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

Bu işler ödül beklentisiyle yapılmasa da yiğidin hakkı yiğide verilmeliydi. Bunun yerine bakanlığımız bizleri ceza yönetmeliği ile cezalandırmayı tercih etti. Haksızlıklar sebebiyle kaybettiği davaları yönetmelikleri değiştirerek yargı yolunun önünü kapatmayı hedefledi. Basın yasağı getirerek bizleri susturmaya çalıştı, ek ödemeleri aile hekimlerinin alamayacağını söyleyerek iş barışımızı ve motivasyonumuzu bozdu.

Basın vasıtasıyla topluma "hekimlere ek ödemeye yapıyoruz" diyerek hekimler toplum gözünde paragöz insanlar konumuna sokuldu. Ancak bizler usta çırak ilişkisiyle abi abla diyerek yetişmiş hekimler olarak birbirimizi hiç bırakmadık. Sorunlar ortak sorunumuzdur ve bu sorunlar bizi çözüm için daha fazla birbirimize yakınlaştırmıştır. Bugün aile sağlığı merkezlerinde sigortalı işçi çalıştıran, işyeri statüsünde elektrik doğalgaz faturası ödeyen, jeneratöre yakıt alan, kira veren bizler tüm bu kalemlere gelen zamlarla cari giderlerde oluşan kaybı yerine koyamaz hale geldik. Sosyoekonomik gelişmişlik tazminatı katsayısı değişikliği ile yüzde yüze varan ödeme kayıpları meydana gelirken üstüne bir de hyp ile ulaşılamaz hedefler koyarak dolaylı yoldan negatif performans oluşturulması ve hakedişlerimizden direkt kesinti yapılmasının da yolu açılmış oldu. 1 Temmuz itibariyle çeşitli şekillerde STK'lar aracılığıyla sesimizi duyurmaya çalıştık ancak her defasında görmezden gelindik. Sesimiz duyulana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi belirtmek isteriz. Maalesef kutlayacak enerjimiz isteğimiz olmasa da işgal günlerindeki hikmet boran ruhuyla tüm hekimlerimizin tıp bayramını kutlar hepinize teşekkür ederiz” dedi.

Editör: TE Bilişim