Dünya bir döngü ve bu döngünün içerisinde yer alıyoruz. Bir zincir halinde yaşıyoruz. İnsanlığın serüveni de bir zincir. Doğuyoruz büyüyoruz ve doğruyoruz ve bu şekilde devam ediyoruz. Her yeni doğanla birlikte güzel şeyler ekleniyor hayatımıza. Bu hafta bu konudan yola çıkarak tüp bebek konusuna değinmek istedim. Anne baba olmak isteyip de olmakta zorlananların ve tüm işlemlerin başarısız olmasıyla başvurulan en son yöntem. Tüp bebek: kadının yumurtası ve erkeğin spermini laboratuvar ortamında döllendirilmesi ile yapılan bir tedavidir.

Bizler yeni bir yuva kurduktan sonra artık o düzen içerisinde bir bebek sesi olsun istiyoruz.  Bebeğin de içinde yer aldığı sayısız hayal kuruyoruz. O hayale kavuşmak istediğimiz de bazen engellerle karşılaşabiliyoruz. Sağlık konusunda birçok seviye de başarısız olduğumuzda son yöntem tüp bebek yöntemi imdadımıza koşuyor. Zor meşakkatli ve çiftleri yıpratan bir süreç hele de hormonların yüklenmesiyle çok hassas bir dönemden geçiyorlar. Engelleri aşmak bazen o kadar kolay olmuyor. Ama sonunda o hayali yaşamak düşüncesi ellerinden tutuyor ve tüm engeller aşılıyor. Bu anlamda birazda toplum baskısından da bahsedelim. Lütufsuzca kendilerini direk konunun içine sokarak niye olmuyor? Sorun mu var? Kaç sene oldu? Neden bekliyorsunuz? Gibi birçok soruyla çiftleri daha da gerginleştiriyorlar. Toplum olarak bu konuda hiç kibar değiliz. Belki o çiftin içinde fırtınalar kopuyor belki o çift bu konuda konuşmak istemiyor veya kendilerini toplum baskısı yüzünden eksik hissediyorlar veya bu yüzden mutsuzlar. Bizler hiç düşünmeden direk konuşuyoruz ama hiç iç hesaplaşmamızı yapmıyoruz kendimizle. Halbuki çiftler zaten bu konuda stresliler ve biz de köstek oluyoruz. Bebeği olmuyor diye acıyarak bakılmasından bunalmış olabilirler kendilerini bu konuda rencide olmuş hissedebilirler diye hiç düşünmüyoruz. Aslında bu bir rahatsızlık ve tedavi olarak düzeltilmesi gerekiyor ayıplanacak herhangi bir şey yok diyerek konuya bu pencereden bakmıyoruz çoğu zaman. Zaten duygusal bir durum tedavi duyguları değiştiren hormonların yükselmesiyle de insanları zorlayan bir tedavi. Bu süreçte köstek yerine destek olmayı tercih etmeliyiz. Birçok Türk bebek yaptıranlardan duyuyoruz ki ikinci kendiliğinden oldu. Çünkü ilkinde stres vardı çevre baskısı vardı ve bu baskı onların en büyük engeliydi. Baskıdan kurtuldular artık evlatları var ve mutlular bakıyoruz ikinci olmuş ve mutluluklar katlanmış. Ayrıca bir çiftin mutlu olması için bebeğe ihtiyacı yoktur. Bebek mutluluğu katlar evet ama içinde mutlu olma çabası varsa onsuz da mutlu olabilir. Bu düşüncenin topluma yansıması gerektiğine de inanıyorum. Bebeksiz bir çift gördüğümüzde direk yarım kalmış bir aile tablosu gibi bakılmamasını temenni ediyorum.

Ordu’da bir tüp merkezi yok. Bu işlem için il dışını tercih etmek zorunda kalıyoruz. Yüksek kesimler için merkezde tedavi görmek bile zorken bir de il dışı eklenince hayallerine kavuşmak daha da zorlaşıyor. Tüp bebek merkezinin olması tedavi için zorlananların kendine göre kısıtlı imkanı olanların (iş, maddiyat, zaman) imdadına yetişecektir. İyi bir tüp bebek merkezi aynı zamanda getiri demektir hem o merkez için hem Ordu için. Böylelikle çiftlerimiz minik mucizelerine daha çabuk kavuşurlar.