Değerli dostlar! Kur'an da, Kainattaki birçok ibretlik olaydan söz edilmektedir. Göklerin ve yerin belli bir düzende yaratılışı, yeryüzünün yaşamaya elverişli kılınışı, onun dengesini sağlayan dağlar, ziraat ve iskana uygun ovalar, seyahate uygun yollar, suyun gökten indirilişi aynı topraktan ve aynı sudan beslendiği halde tadı ve besin değeri farklı yiyecekler, Göklerin görülebilir direkler olmaksızın yükselişi, Atmosferin tehlikelerden korunmuş haline getirilmesi, Gemilerin denizlerde batmadan seyredişi, hayvanların insanların emrine verilmesi, insanlar arasında güçlü bir sevgi bağının bulunması. Bütün bunlar yüce Allah'ın varlığına dair apaçık ayetlerdir. Ayrıca Kur’an’da geçmiş milletlerin hayatlarından da alınacak pek çok ders olduğu ifade edilmektedir. Cenab I Hakkın ayetlerini görüp onlardan ders çıkarabilmek için Kainata ibretle bakabilmek gerekir. Aksi takdirde bu delilleri görme imkanı olamaz. Kur'an da bu basiret ve farkındalığa sahip olmayan insanlar için şu ifadeler kullanılmıştır: " Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki onlar bu delillerden yüz çevirerek geçip giderler." ( Yusuf süresi ayet 105)

Değerli dostlar! Cenab'ı Hak hiçbir şeyi sebepsiz ve lüzumsuz olarak yaratmamıştır. Yaratılan her şeyin mutlaka bir sebebi vardır. Yaratılan her şey Hakka yakın olan diri gönüller le konuşurlar. Bütün yaratılanlar, hal lisanı ile beyan durumundadır. Bütün kainatta yaratanı tanımayan hiçbir varlık yoktur. Bütün mahlukat kendisini yoktan yaratan Hak teala vetakaddes hazretlerinin mührünü taşımaktadır.

Bazı kişiler iman, ask vec'd lezzetine kavuşamadıkları için Dünyada varlık ve kainat bilmecesini çözemeyen Güllerin, ağaçların; Kurtların, kuşların ve yaratılan bütün mahlukatın hal lisanından anlamayan: Esen rüzgarların, dağların, ovaların' derelerin, deryaların bağ ve bahçelerin sessiz vevs sözsüz beyanlarını alık alık ve ibret siz bir çehreyle seyredip geçen gayesiz sorumsuz ruhlara ne kadar yazık. Kur'an'ı kerimde "Ulul Ebsar" "Ey! Bakış ve görüş sahipleri “diye hitap edilmiştir. Adem oğlunun kainatı boş kavrayışsız bir nazarla değil hikmetini idrak edecek bir dirayetle müşahede etmesi lazımdır. Böyle bir dirayetle kainatı müşahede edenler; O'nun yüce yaratıcısına yaratılanı akılları aciz bırakan sanatına beşer takati nispetinde nüfuz ederler kainat ilahi neşenin bir tecellisidir. Gören gözler duyan kalpler yer yüzünde ilahi neşeden başka bir şey duymaz ve görmezler.

İnsan şafak vaktinde başını kaldırıp doğan Güneşe ibret nazarıyla bakmak ve ufukta çizilen rengarenk çeşitleri tabloları ibret nazarıyla görmelidir. Bir ressamın tablosuna hayran hayran bakan bizler kainatın ilahi sanat karının an ve her şeyde ayrı ayrı çizdiği şaheser karşısında nasıl bigane ve vurdum duymaz kalabiliriz. Onlarda on binlerce uzaklıktan kovanını bulan bir arının, kilometrelerce uzakta olan bir kuşun yavrularının seslerini anında duyup ve yuvasına koşan bir kuşun, karıncaların hallerinden nasıl ibret almayız.

Evet değerli dostlar! Yüce Rabbimiz bütün geçmişlerimize rahmet eylesin. Vatanımızı devletimizi her türlü belalardan salgın hastalıklardan muhafaza eylesin. Güvenlik kuvvetlerimizi düşmanlarımıza karşı muzaffer eylesin.

Selam ve dua ile hoşça kalınız.