Kolon (bağırsak) kanseri dünyada ve ülkemizde en sık görülen 3. kanser türü olarak yerini alıyor. Dünyada her yıl yaklaşık bir milyon, Türkiye’de yaklaşık 20 bin kişiye kolon kanseri tanısı konuyor. Üstelik istatistiklere göre; son 10 yılda kolon kanserinin görülme sıklığında 2 kat artış görülüyor. Daha da kötüsü, eskiden genellikle 60 yaş ve üzerinde görülerken, günümüzde ise kolon kanseri tanısı konan her 3 hastadan birinin 55 yaşından genç olduğu yapılan istatistiklerle ortaya konmuş. Kolon kanserinin giderek yaygınlaşmasında ve genç yaş grubunu da tehdit etmesinde; Akdeniz tipi beslenmeden uzaklaşılarak Batılı tip beslenmeye yönelmek, çağımızın önemli problemi olan obezite, hareketsiz bir yaşam sürmek, daha fazla strese maruz kalmak ile sigara kullanımının etkili olduğu belirtiliyor.

Güzel haber ise kolon kanserinin düzenli yapılan kolonoskopi yöntemi sayesinde önlenebilmesi. Kolon kanserinden korunmak için hiçbir yakınma olmasa bile 50 yaşında kolonoskopi taraması yaptırılmasının yaşamsal önem taşıyor. Üstelik sadece 30  dakika gibi kısa sürede tamamlanabilen kolonoskopide risk faktörü tespit edilmediyse işlemin her 10 yılda bir tekrarlanması yeterli geliyor. Polipler saptandıysa aynı işlem sırasında bu oluşumlar alınabiliyor ve böylece kanserin gelişmesi önleniyor.

En önemli nedeni polipler!

Kolon kanserinin oluşum nedeni henüz bilinmese de pek çok faktörün riski artırdığı belirtiliyor: İleri yaş, ailede kolerektal kanser öyküsünün olması, bazı genetik bozukluklar, bağırsak içindeki hücreleri bozarak kansere zemin hazırlayabilecek Crohn ve ülseratif kolit gibi iltihabi hastalıklar, obezite, kadınlarda yumurtalık, meme ve rahim kanseri öyküsü, riski artırıyor. Sebze ile meyvenin az, işlenmiş ve hayvansal gıdaların ise fazla tüketildiği Batılı beslenme tarzı da bir diğer önemli risk faktörünü oluşturuyor. Bağırsak içinde yerleşen polipler ise kolon kanserinin en önemli risk faktörü. Polipsiz gelişen türleri olsa da, kolon kanserinin yüzde 90’ının başlangıcından polipler sorumlu oluyor. Genellikle 45 yaşından sonra ortaya çıkan poliplerin başlangıçta zararsız olsalar da, bazıları kontrolsüzce büyüyüp zamanla kolon kanseri oluşumuna yol açabiliyor.

Başlangıç evresinde belirti vermiyor

Kolon kanserinin diğer bir önemli özelliği de sinsi bir hastalık olması. Kanser öncüsü poliplerin varlığında veya kanserin başlangıç evresinde hiçbir yakınmaya neden olmadan sinsice ilerliyor. Poliplerin kanserleşmeye başladıklarında veya sayıları artıkça bağırsak alışkanlıklarında yaptıkları değişiklikler ile sinyal verdiklerini belirtiyor. Aşağıda bağırsaklara ait yer alan belirtilerden biri bile varsa zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerekiyor.

· Dışkının kıvamında ve kokusunda (ishal- kabızlık) değişiklik

· Dışkı alışkanlığının değişmesi, örneğin daha sık veya daha az tuvalete gitme.

· Dışkının kalınlığının incelmesi, dışkıda kan görülmesi veya makattan kan gelmesi

· Karında şişkinlik ve karın ağrısı, halsizlik, bulantı, istemsizce olan kilo kayıpları

· Demir eksikliği nedeniyle ortaya çıkan kansızlık

Risk faktörün sahipseniz, dikkat!

Kolon kanserinden korunmanın en etkili yolu,  tarama ve tedavi yöntemi olan ‘kolonoskopi’ yaptırmak. Hiçbir yakınması olmasa bile herkesin 50 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması gerekiyor. Risk faktöründe olan kişilerin ise nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini şöyle sıralayabiliriz: “Ailesinde özellikle 50 yaş öncesinde kolon kanseri öyküsü olan kişiler ise çok dikkatli olmalı. Bu tabloda kolon kanserine yakalanan kişinin tanı yaşından ortalama 10 yaş öncesinde mutlaka kolonoskopi yaptırılmalı.

Tedavi başarısı oldukça yüksek

Günümüzde erken tanı ve tedavi yöntemlerinde yaşanan önemli gelişmeler sayesinde kolon kanseri tedavisinde oldukça yüksek oranda başarı elde ediliyor. Öyle ki artık sağ kalım oranları yüzde 90’lara yükseliyor; yeter ki zamanında müdahale edilebilsin. Erken evrede tanı konan veya bölgesel lenf bezlerine metastaz yapmış, ancak uzak bölgelere yayılmamış olan kolon kanserlerinin tedavisinde ilk aşamayı cerrahi girişimi oluşturuyor. Uzak organlara metastaz yapmış olan kolon kanserlerinde ise önce ilaç tedavisi uygulanıyor, ardından hasta değerlendirilmeye alınıyor. Kolon kanserinin cerrahi tedavisinde, uzak organlara yayılmamış olan kolon kanserlerinin tümünün robot ve laparoskopi gibi kapalı tekniklerle yapılabiliyor. Bu yöntemler ameliyat sonrasında daha az ağrı, daha az enfeksiyon riski, günlük hayata daha kısa sürede dönüş gibi faydalar sağlıyor.