Koronavirüs çocuklarda neredeyse hiç görülmüyor ancak  50 yaş üzeri için ise ölümcül diyebiliriz.

Çin’in Vuhan kentinde başlayan koronavirüs (Kovid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı üç bine yaklaştı. Vaka sayısı ise 90 bin civarında. Tüm kıtalara yayılan Kovid-19, Türkiye’nin komşuları Irak, İran ve Yunanistan’ın ardından Ermenistan’da da ortaya çıktı. Türkiye ise Kovid-19’a karşı son derece tedbirli davranmaya devam ediyor. Sizlere bireysel olarak Kovid-19’dan korunmanın yollarını ve nasıl hareket edilmesi gerektiğini anlatacağım.

“KOVİD-19 DOKUZ GÜN YAŞAYABİLİYOR”

Koronavirüs insana adapte olmuş bir virüsdür. 2002’de SARS, 2012’de MERS ve 2019 sonu itibarıyla da COVID-19 olarak karşımıza çıktı. KOVİD-19’un 2 metre öteye gidebilen öksürük ve aksırık yoluyla havaya saçılan, damlacık adı verilen partiküllerle bulaşıyor.  Özellikle ağızdan ve burundan girerek bulaşıyor. İkinci bir bulaşma yolu da temastır. Damlacıklar çevreye bulaşıyor. Virüsün bazı koşullarda saatlerce, bazı koşullarda 9 güne kadar yaşadığı dönemler var. Biz buraya dokunduğumuzda, ellerimizi ağzımıza, burnumuza, gözümüze değdirdiğimizde bulaşabiliyor. Bu yüzden öksürürken veya hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu mendille kapatın ve sonrasında virüsün yayılmasına engel olmak için ellerinizi yıkayın. Gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının. Elleriniz virüsün değdiği bir yere dokunursa virüs vücudunuza bulaşabilir.”

"VİRÜSÜN TÜRKİYE’DE OLMADIĞINI BİLİYORUZ”

COVID-19’un şu anda Türkiye’de olmadığını net olarak biliyoruz. Sağlık Bakanlığı bütün araştırmalarını şüpheli vaka bulmaya odaklı yapıyor. Hastalığın duyulmasıyla birlikte Sağlık Bakanlığı virüsün ülkeye girmemesi için bütün tedbirleri aldı.  Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde vakalar olduğunu biliyoruz. Bulaşıcı bir hastalık, çok farklı kanallar kullanarak geliyor. COVID-19’un ülkemizde görülmesi durumunda kişi yetkili hastanelerde izlenecek, temas edenler de izolasyona alınacak. Devlet-vatandaş iş birliğiyle 2002 yılında Sars’ı atlattık, Mers ise sadece bir kişide görüldü. Türkiye’nin COVID-19 konusunda sağlık alt yapısı ve koruyucu ekipmanları hazır, yol haritası belli. Başka insanlara ve başka illere yayılmaması için elden gelen bütün gayret gösterilecek. Hasta odaklı bir çalışma yapılacak. Sağlık kuruluşlarının üzerine düşeni tek başına yapmasıyla sorun çözülmüyor. Devlet-vatandaş iş birliğini burada mükemmel şekilde kurabiliriz ki bundan önceki salgınlarda hep başarıldı.

“HASTA TAMAMEN İYİLEŞENE KADAR DIŞARI ÇIKMAMALI”

Peki hastalığın Türkiye’de görülmesi durumunda nasıl davranmamız gerekiyor? Bunun cevabını şöyle verebiliriz:  “Olgular belli bir süre evlerde izlenmek zorunda kalacak. Her şeyden önce hastalık dönemlerinde kendilerine özel, havalandırması sağlanan bir odada kalacaklar. O odadan dışarıya elden geldiğince çıkmayacaklar. Kendilerine bir bakıcı görevlendirilmiş olabilir. Bu kişi de bakım için odaya girişte maske takacak. Hasta da maske takacak. Hasta ve bakım verenler sık sık ellerini yıkayacaklar. Bakım için eldivenlerini giyecek. Alkol bazlı bir el antiseptiği de bu amaçla kullanılabilir. Çamaşır suyuyla hastanın dokunma olasılığı olan tuvaletler, komodinler, hastanın elinin ulaştığı her yer günde en az bir kez silinmeli. Bu hastalar tam olarak iyileşene kadar da kesinlikle dışarıya çıkmamalı.”

“50 YAŞ ÜZERİNDE ÖLÜMCÜL ETKİ GÖSTERİYOR”

Virüs ileri yaştaki hastaları daha fazla etkilediği gibi çocukları ise neredeyse hiç etkilemiyor. Virüs 50 yaş üzeri hastalarda ölüme sebebiyet veriyor. Çok net görülüyor ki virüs 50 yaşından sonra öldürmeye başlıyor. Esas öldürücü etkisini de 70 yaşından sonra gösteriyor. Böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar, kalp hastalığı, diyabet, şeker hastalığı gibi bir hastalık durumu varsa ağır seyrediyor.