Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle uzun süre hareketsiz kaldık. Bu durum özellikle hareketsizlik hastalığı” olarak da tanımlanan varis şikayetlerinin artmasına neden oldu. Toplardamar içerisindeki kan basıncına bağlı olarak, ayak bileği iç tarafında renk değişimi ile başlayan varisin tedavi dilmediğinde varis yarası veya varis ülserine dönüşebiliyor.

SESSİZ VE SİNSİ İLERLİYOR

Beslenme alışkanlıklarımızın, son 50 yılda belirgin oranda değiştiği bir dönemde yaşıyoruz. Bunun sonucunda da, bağırsak hastalıkları,  kabızlık ve obezite sık olarak karşımıza çıkıyor. Karın içi basıncı doğrudan arttıran bu durumlar, toplardamar kapakçık sistemine doğrudan olumsuz etki ediyor ve venöz yetmezlik ile beraber varise neden oluyor.

Ergenlik döneminde başlayan ve uzun süre sessiz seyreden hastalık, 30lu yaşlardan itibaren belirgin yakınmalara neden olabiliyor. Bu yakınmaların şiddeti;  çevresel faktörler, bireyin genetik alt yapısı, fiziki durumu, yaptığı iş gibi farklı nedenlere bağlı olarak değişebiliyor. Ancak varis, erken dönemde önlem alınmadığında ilerleyen yaş ile birlikte daha ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

HAREKETSİZLİK  VE AŞIRI KİLO EN ÖNEMLİ NEDENLER

Varis oluşumuna etki eden çok sayıda ve birbirinden farklı faktörler bulunur. Ancak, bunların içerisinde önem sırasına göre sıralayacak olursak genetik geçişten sonra hareketsiz yaşam tarzı ve aşırı kilo ilk sıralarda yer alıyor. Bunun yanında gebelik, östrojen ve progesteron içeren ilaçların kullanımı, yanlış beslenme, karın içi basıncı arttıran durumlar (kabızlık gibi)varis oluşumunu artıran etkenler arasında yer alıyor.

SICAK HAVA VARİSİ TETİKLİYOR

Sıcak havalarda özellikle yüzeysel toplardamar dolaşım sisteminin aşırı derecede zorlanması sonucunda varis oluşumu ve varise bağlı yakınmalar artar. Yaz mevsiminde artan ısı ve nem nedeniyle toplardamar dolaşımı bozulur ve bunun sonucunda toplardamarlarda kan akımı yavaşlar. Buna bağlı olarak özellikle ayaklarımızda gün sonunda belirginleşen ödem, şişme ve kramp yakınmaları oraya çıkar.

HER İKİ YETİŞKİNDEN BİRİNDE GÖRÜLEBİLİYOR

Aşırı kilo, genetik, çok sayıda gebelik, hareketsizlik gibi risk faktörleri ile birlikte varis kadınlarda daha sık görülmesine rağmen ile yaş ilerledikçe erkeklerde de görülme oranı artıyor.  Çevresel etkenler ve hareketsiz yaşam tarzı ile birlikte ileri yaşlarda kadın ve erkeklerde varisin gözlenme oranları eşit olup, her iki yetişkinden birisi varis problemi ile karşılaşıyor.

TEDAVİDE ALTIN STANDART “KAPALI YÖNTEM-KÜÇÜK KESİ”

Günümüzde tıp teknolojisinin gelişmesiyle birlikte varis tedavisi için büyük oranda kapalı yöntemler tercih ediliyor. Kapalı diğer adıyla minimal invaziv endovenöz yöntemler adından da anlaşılacağı gibi, hasta konfor ve estetiğinin ön planda tutulduğu girişimlerdir. Bu tedaviler, kateter temelli, günlük hayatı sekteye uğratmayan çoğu zaman anestezi gerektirmeyen uygulamalardır. Endovenöz radyofrekans ablasyonu, endovenöz lazer ablasyonu ve endovenöz tıbbi yapıştırıcı uygulaması bunlardan birkaçıdır.

Kapalı yöntemler, uygulamanın çok küçük kesilerden lokal anestezi eşliğinde yapılması nedeniyle özellikle anestezi almak istemeyen kişiler ve riskli hasta grubuna uygulanmaktadır. Kapalı veya minimal invaziv yöntemler sayesinde hastalar 2-3 saatlik gözlem sonrasında, varis çorabı ile taburcu edilmektedir. Taburcu oldukları zaman, günlük ev işlerini rahatlıkla yapabilmekte ve yaklaşık 2 gün sonra işlerine dönebilmektedirler. 

KORUNMADA TEMEL KURAL HAREKET ETMEKTİR”

Varis, hareketsizliğin hastalığıdır. Başka bir deyişle; hastaların nerede ise tamamı hareketsizdir. Bu nedenle varisten korunmak için dikkat edilmesi gereken temel kural “hareket etmektir”. Bacak kaslarının toplardamar dolaşımı üzerindeki olumlu etkisini göz önüne aldığımız zaman; açık havada yürüyüş, yüzme, pilates, aerobik, ekiptik bisiklet gibi sporlar hastalığa bağlı yakınmaların azaltılması açısından çok faydalıdır. Aerobik, pilates yüzme gibi farklı kas gruplarını çalıştıran egzersizlerin bir arada yapılması önerilir.

Ancak toplardamar sistemine yük bindirecek karın içi basıncı artıran egzersizlerden (ıkınma, squat, mekik) kaçınmakta yarar var.

MASA BAŞI ÇALIŞANLAR İÇİN GAZ-FREN EGZERSİZİ”

Oturarak çalışanlar veya uzun saatler hareketsiz yolculuk yapmak zorunda kalanlar için gaz-fren egzersizi varise bağlı şikayetleri azaltabiliyor. Bu egzersizde ayaklar gaz ve frene basıyormuş gibi bilekten kırılarak hareket ettirilir. Bir başka egzersiz ise;  ayak parmak uçlarına basarak her iki topuk yerden kesilecek şekilde yukarı kalkılır. Her iki egzersiz, saat başı 15 kez yapılması uygun olur.

C VİTAMİNİ VE ANTİOKSİDAN İÇERİĞİ ZENGİN BESİNLER TÜKETİN

Varisten korunmak için toplardamar duvarını destekleyen C vitamini ve antioksidan açısından zengin sebze ve meyvelerin (bioflavanoid) tüketimi tercih edilmelidir. Ayrıca; elma sirkesi, sarımsak, maydanoz, çilek, ahududu, gotu kola gibi gıdalar de varis oluşumunu engeller. Kabızlık varis oluşumunu hızlandırdığından barsak hareketlerini düzenleyen bol lifli gıdalar ve probiyotik içeren besinler tercih edilmelidir.

BOL SIVI ALIN, TUZU AZALTIN

Tuz, vücudumuzda suyu tutan en önemli faktördür. Serbest dolaşan su, tuz ile karşılaştığında maalesef böbrekleri tarafından atılamaz bir forma dönüşür. İşte, yer çekimi ve varis gibi faktörlere bağlı olarak her iki bacakta ilerleyen dönemde bacak şişmesi - ödem gözlenebilmektedir.