Suriye’de Terörle Teröristlerle mücadele eden ve milletimizin huzuru için şehit olan askerlerimize, tüm güvenlik güçlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize ve yaralı vatandaşlarımıza Acil Şifalar diliyoruz. Bütün temennimiz Mehmetçiğimizin, burnu bile kanamadan sağ salim geri dönmesidir.

Suriye’de Mart 2011 yılından bu tarafa süren savaş, bir yandan bölgemizin istikrarı bakımından yeni tehditler üretmeye devam ederken, Suriye ile birlikte ülkemizi de yaralamaktadır. Suriye de yaşanan krizle ilişkili sorunların etkisi bölgemizi aşarak küresel bir nitelik kazanmıştır. Bölgedeki ve bölge dışındaki ülkelerin Suriye’ye müdahale etmeleri, cihatçı terör örgütlerinin baskıları ve eylemleri orada yaşayan halkı ülkelerini terk etmek mecburiyetinde bırakmıştır. 4 milyona yakın Suriye’li sığınmacı Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştır.

         Bütün uyarılara rağmen 2011 yılından bu yana Suriye ile görüşme demokratik iletişim kanallarını iktidar kapatmış, kendi manevra alanlarını da daraltarak, Tercihini barıştan yana değil savaştan yana kullanarak çatışmaların uzamasına sebebiyet vermiştir. Oysa Suriye ile tarihsel, kültürel ve en uzun kara sınırı olan Bir ülkeyiz. Suriye Ayrıca taşımacılık dahil ticaret bakımından Arap yarımadasına açılan bir kapımızdır. Ortadoğu’nun kilit ülkelerinden biri olan Suriye 2011 yılına kadar ilişkilerimizin giderek iyileştiği, geçmişte yaşanan ikili sorunlara rağmen çatışmadan barış içinde yaşamayı başardığımız komşumuzdur.  Bu koşullarda Türkiye’nin yeni bir Suriye politikasına ihtiyacı vardır.

             Bu zamana kadar izlediğimiz yanlış Suriye politikası nedeniyle komşularımızda yangının büyümesine neden olundu. Ve bu yangın hiç tereddütsüz Doğrudan Türkiye’yi de etkiledi. Bölgemizdeki yangını söndürmek için Türkiye’nin Suriye’ye girmemesini istedik. Çünkü bu bataklık çok büyük tehlikeler içeriyordu. Fakat sayın genel başkanımızın da dediği gibi orada askerlerimiz var ve bizim ülke olarak onları bu bataklıkta korumamız lazım, bu nedenle Türkiye büyük meclisinde tezkereye de evet dedik.

             2011 yılından bu tarafa CHP. Olarak Muhtelif tarihlerde sürekli uyarılarda bulunup buradaki tehlikelere dikkat çektik. Bu çabalarımızın bir tek nedeni vardı. Doğunun ve batının buluştuğu Kültürlerin bin yıldır birbirleri ile kucaklaştığı coğrafyamızda akan kanı durdurmak ve bölge halklarını geleceğe eşitlik ve kardeşlik içinde umutla bakmalarını sağlamaktı.

              İzlenen dış politikanın Türkiye’nin çıkarlarına uygun bir politika olmadığını, 90 yıllık dış politikanın kısa bir süreç içinde perişan edildiğini bütün birikimlerimizin çöpe atıldığını, Ortadoğu’ya mezhep eksenli bakılmamasını önerdik. Eskiden beri izlenen politikanın TARAFSIZLIKTIR. 2011 Yılından bu tarafa yaşadıklarımız ve geldiğimiz nokta CHP’sinin tutumunun ne kadar isabetli olduğudur. Öncelikle Suriye’nin Anayasasının yazılması bu anayasada Suriye halkının özgürlüklerinin vurgulanması esas olmalıdır.

Türkiye çok uzun süredir terör örgütlerinin hedefi altındadır. Ülkemiz içinde teröre karşı sürdürülen mücadelenin sınırlarımızın ötesinde sürmesi ise, uluslararası anlaşmaların ve angajmanların sağladığı bir haktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlamak amacıyla Suriye toprakları üzerinde sürdürdüğü terörle mücadelenin meşruluğuna inanıyoruz. Ancak terörle mücadelenin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilecek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız. Aklımızdan çıkarmamamızın gereken bir gerçek var, oda Suriye’nin barışı ile Türkiye’nin huzurunun iç içe geçmiş olduğudur.

Bu nedenle Suriye için, Türkiye için, barış için ne yapmalıyız, ne düşünmeliyiz?

1- Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız.

2- ABD ve Rusya’nın çıkarları arasında savurulmamak için: toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik, iyi komşuluk ilişkilerine dayanan bütünlüklü, uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz.

3- Suriye yönetimi başta olmak üzere: uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu olan bütün aktörlerle tıpkı burada olduğu gibi konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız.

4- Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra, ülkemizdeki sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmeli ve bu amaca uygun politikalar geliştirmeliyiz.

Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye’de ellerini hep barışa uzatan en güçlü siyasi parti olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.

Mehmetçik bizim göz bebeğimizdir. Yaralılarımıza acil şifalar, şehitlerimize rahmet diliyor,

Cumhuriyet Halk Partisi Ordu Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri ve

Cumhuriyet Halk Partisi olarak Mehmetçiğimizin yanında olduğumuzu tekrar belirtiyoruz.

.