Evet değerli dostlar:

Yaşadığımız yangın ve sel felaketinde muhalefet sınıfta kaldı demiştik. HDP’li bir bayan milletvekili bir tv kanalında verip veriştiriyor. "Efendim millete su sıkan tomalar nerede? Millete kurşun sıkan askerleriniz nerede?" Anında İçişleri Bakanlığı bir video yayınlıyor tomalar yangın bölgesinde. Milli Savunma bir video yayınlıyor mehmetçikler yangın ve sel bölgesinde, ellerinde hortumla su sıkıyor.

Başka bir video AFAD ve diğer kuruluşlar, halk ve Türk kadınları orman bölgesinde hortum ellerinde su sıkıyorlar. Bizde buradan o bayan millet vekiline diyoruz ki, "Hanımefendi " Tomalar milletin üzerine su sıkmaz, Mehmetçik millete kurşun sıkmaz. Tomalar ve Mehmetçik vatana millete ihanet edenlere su sıkar, kurşun sıkar. Peki her afat e felakette daima en önde olan Türk kadınları, ormanda su sıkıyor, sel bölgesinde yara sarıyor. Sen neredesin? Sen niçin yangın bölgesinde su sıkmıyor, sel bölgesinde niçin yara sarmıyorsun? Sen bu milletin vergisinden maaş almıyor musun? Sen bu vatanın ekmeğini yiyip havasını teneffüs etmiyor musun? Kısacası sen Türk kadını değil misin? Öyle televizyon kanallarında yalan ve iftira atmakla vatan sevilmez, vatan millet sevgisi böyle durumlarda sahalarda belli olur.

Yine bir CHP milletvekili orman bölgesine yakın bir yerde durmuş yemin billah ederek "Ben burada uçak göremiyorum, helikopter göremiyorum" diye yemin ediyor. Fakat bir televizyon kanalının canlı yayın kamerası o anda tamda bu yemini eden milletvekilinin tepesinde uçan uçak ve helikopterleri canlı olarak yayınlıyor. Ertesi gün o milletvekili ve şoförü canlı yayını yapan tv kanalının bayan görevlisine saldırıyor, tehdit ediyor. "Efendim ben uçaklar, helikopterler yok demedim. Ben yetersiz dedim." O vekile de şunu diyoruz sayın vekilim. Anladık birilerinin tuzağına düşüp ortaya bir şeyler atıyorsun, hiç olmazsa yemin etme, attığın bu yalanına Allah'ı c.c. şahit tutma.

Muhalefet lideri çıkıyor, oda veryansın ediyor; sel bölgesinde 200 ölü var, CHP’li belediyelerin gönderdiği ekipleri "yardıma ihtiyacımız yok diye sel bölgesine sokmuyorlar, bakanlar ve Cumhurbaşkanı afet bölgesine gitmesinler. Onlar oralara gidince yollar kesiliyor, yardım ekipleri yardım malzemelerini ulaştırmada zorluk çekiyorlar. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanı ölü sayısının 71 (bugün itibariyle 81 kişi) kayıp sayısın da 17 kişi olduğunu açıklıyor. Daha sonra Sayın lider kendisi sel felaket bölgesine gidiyor ve tv kanalına çıkıp kendi söylediklerini bizzat kendisi yalanlıyor. Ne diyor: "Burada İstanbul büyük şehir belediyesi bir sokağın temizlenmesini üzerine almış, sokağı temizlediğini gördüm ve çok memnun oldum" peki sayın liderim hani CHP’li belediyeler felaket bölgelerine alınmıyordu? Hani bakanların felaket bölgesine gitmemesi lazımdı.

Değerli dostlar!

Felaket bölgesine yardım giderken polis teşkilatı yardım ekibinin geçişi esnasında güzergahtaki bütün kavşakları sivil araç trafiğine kapatıp yardım ekibinin emniyetli bir şekilde gidişini sağlıyorlar. Nitekim şahsen ben Gürcistan ve Azerbaycan yardım ekiplerinin araçların da Türk bayrağını dalgalandırarak Ünye’den geçişi sırasında tam yarım saat bekledim ve hiç mütessir olamadan bu araçları doya doya seyrettim.

Değerli dostlar!

Ben şunu demek istiyorum ki : Felaket ve her türlü tehlike anında Milletiyle, iktidarıyla muhalefetiyle topyekün çekişmeleri bir tarafa bırakıp sımsıkı birbirimize sarılmalı ve bu felaketten bir an önce kurtulmaya çalışmalıyız. Yoksa bizim muhalefetin yaptığı uçakları göremiyoruz, yok ölü sayısını abartarak milleti panik yapmaya sevk etmek vatan severlikle bağdaşmaz.

Bu arada da bu felaket esnasında devlet adamlığı vakar ve duruşuyla bu felaketin atlatılmasına katkı sağlayan Sayın Bahçeliye’de sürece yaptığı katkılarından dolayı millet olarak teşekkür ediyoruz ve diyoruz ki: Sayın Bahçeli sağ ol, var ol, iyi ki varsın.

Netice olarak bu olayda da muhalefet sınıfta kalmıştır. Çünkü bu süreçte sayın Kılıçdaroğlu, Karamollaoğlu, Akşener ve diğer muhalefet liderlerin süreci atlatmaya hiç bir katkıları olmamıştır,

Selam ve dua ile hoşça kalınız.