En sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemik mikro yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artması ile karakterize bir iskelet sistemi sorunudur.

            50 yaşın üzerinde her 3 kadından birinde ve 50 yaş üzerinde 5 erkekten birinde osteoporoz görülmektedir. Oranlara bakıldığında kadınlarda meme kanserinden erkeklerde ise prostat kanserinden daha fazla görülür.

            NASIL TANI KONULUR?

            Hastalık klinik vermeden önce kemiğin düşük mineral yoğunluğu ile karakterizedir. Kemik mineral yoğunluğu, halk arasında kemik taraması olarak bilinen, DEXA ile ölçülür.

            BELİRTİLERİ NELERDİR?

            Ortalama yaşam süresinin giderek artmasına bağlı olarak osteoporoza bağlı kırıklar çok önemli bir sağlık sorunu durumuna gelmiştir. Osteoporoza bağlı kırıklar en çok omurgalarda, el bileğinde ve kalçada görülmektedir ancak kemik mineral yoğunluğunun çok azaldığı durumlarda tüm bölgeler risk altındadır. Özellikle omurga ve kalçalarda mikro kırıktan kaynaklı yaygın bel ve sırt ağrıları, boy kısalması ve yaygın vücut ağrıları olabilir.

            RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

                                  

Yapısal ve genetik faktörle

Yaşam biçimi ve/veya beslenme

Tıbbi durumlar

Düşmeye yönelik kişisel ve çevresel risk faktörleri

• Yaşlanma

• Düşük kemik kütlesi

• Dişi cinsiyet

• Beyaz ırk

• Annede osteoporoz varlığı

• Erken menopoz

•İnce vücut yapısı

•İnaktif ve sedanter yaşam

• Kalsiyum ve D vitamininden fakir diyet

• Alkol kullanımı

• Sigara

• Kullanılan ilaçlar (kortizon, metotreksat gibi)

• Hareketsiz yaşam

• Amenore (adet görememe)

• Denge ve normal yürümenin bozulması

• Sedatif kullanımı

• Kas zayıflığı

• Kognitif bozukluklar

            NASIL KORUNULABİLİR?

            Osteoporozun önlenmesi çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemlerinde optimal kemik gelişimi ile başlar. Kemik yaşayan doku olduğu için kemikler ve iskelet doğumdan ergenliğin sonuna kadar sürekli gelişir ve büyür, erken erişkin dönemde veya 20’li yaşlarda maksimum güce ulaşır. Çocuklar ve ergenlerin kemik gelişimi açısından uymaları gereken unsurlar şu şekilde sıralanabilir.

  • Yeterli kalsiyum alımı,
  • Güneş ışığından yararlanma ve yaşa uygun yeterli D vitamini alımı,
  • Yeterli protein alımı,

      •Düzenli fizik aktiviteye katılım,

  • Sigaradan uzak durma eğitimi

            İnsanda kemik kaybı genellikle 40’lı yaşlardan sonra başlar ve kaybedilen kemikler kadar yerine yenisi konamaz. Menopoz sonrası kadınlarda kemik kaybı hızlanır. Erkeklerde kemik kaybı 50’li yaşlarda başlar ancak kayıp hızı daha yavaştır. Bu aşamada kemik kaybını önleyici yöntemler kemik kaybını yavaşlatabilir. Kalsiyum, D vitamini ve proteinin yer aldığı iyi beslenme kemik kitle ve gücünün korunmasında önem taşımaktadır.

             Osteoporoz ve kırık gelişiminin engellenmesi için 50 yaş üzeri erişkinlerde günlük 1200 mg kalsiyum alımı önerilmektedir.

            50 yaş üzeri erişkinlerde önerilen günlük D vitamini dozu 800-1000 IU’dir. Diyetle yeterli miktarda alınması mümkün olmadığı için destek tedavisi verilmesi önerilmektedir.

Günlük önerilen kalsiyum miktarları:

Çocuklar                                         mg/gün

0-12 ay                                              400

1-3 yaş                                               500

4-6 yaş                                               600

7-9 yaş                                               700

10-18 yaş                                           1300

19 yaş-menopoz                                1000

Menopoz sonrası                               1200

            Osteoporoz için 5 ayrı tipte egzersiz programı önerilmektedir: Germe egzersizleri(yoga,plates), denge egzersizleri(yoga,plates), kuvvetlendirme egzersizleri(daha çok menapoz öncesi;ağırlık kaldırma), yüksek güçlü egzersizler, vücut ağırlığı ile yapılan aerobik egzersizler(yürüme,koşma,ip atlama,merdiven inip çıkma).

            Bunları yanında sportif aktiviteler tavsiye edilir. Tenis, voleybol, basketbol gibi sporların kemik kitlesini artırdığı ve denge ve koordinasyonu artırdığı bilinmektedir.