8 Mart 1857’te New York’ta kadın işçilerin uzun çalışma saatlerine, kölelik koşullarına karşı direnirken katledilişlerinin 163. yılında, bu 8 Mart’ta da, itirazlarımızı, isyanımızı, mücadele inadımızı kuşandık, el ele alanlardayız. Dünyanın dört bir yanında kadınlar hayatlarını çalan gerici, baskıcı ve neoliberal politikalara karşı isyanlarıyla sokakları dolduruyorlar. Türkiye’de de tüm gerici karanlığa, hayatlarımızı çalan cinayetlere, ve medeni kanundan başlayarak mücadele ile kazandığımız haklarımızı gasp etmeye çalışan ; medya ve eğitim başta olmak üzere tüm gerici, kadın düşmanı söylem ,yasa ve uygulamalarla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren iktidara rağmen sokakları umut ve isyanla dolduruyoruz.

BİR KADIN DAHA EKSİLMEK İSTEMİYORUZ !

2019 yılı son on yılda en çok kız kardeşimizin öldürüldüğü yıl oldu.474 kadın en yakınlarında erkekler tarafından katledilirken AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesini hedef alan söylemleri devam ediyor. 6284 kanuna yönelik gerici saldırı devam ediyor. Bu iki kanun biz kadınlar için hayati öneme sahiptir ve harfi harfine uygulanmalıdır. Kadın cinayetlerini durdurmak için önleyici tedbirler alınmalı, faillere cazasızlık getiren tüm yasal ve hukuki süreçler durdurulmalıdır.

ÇOCUKLARIMIZDAN ELİNİZİ ÇEKİN !

Karma eğitimi ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren gerici müfredat, kız çocuklarının okullaşma oranını azaltan eğitim sistemi, çocuklarımızı tarikat ve cemaat yurtlarına mahkum bırakan protokoller sonlandırılmalı ve tüm tarikat yurtları kapatılmalıdır. Kamucu, bilimsel ve laik eğitim için her gün her erde mücadele etmeye devam edeceğiz. Çocuk istismarcılarını affı öngördüğümüz o tasarıyı bize rağmen yasalaştıramayacaksınız.

KADINLAR İŞSİZLİĞE VE GÜVENCESİZLİĞE MAHKUM EDİLEMEZ !

Bugün üniversite mezunu her 5 kadından 1’i işsizken çok büyük bir kısmı ise yoksullukla mücadele ediyor. Bugün ülkemizde, kamudaki istihdam parçalı, performansa dayalı, esnek, güvencesiz bir yapıya dönüştürüldü. Bu dönüşüm beraberinde bize, daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbingi getirdi. Savaşın, göçün ve ekonomik krizin en yakıcı sonuçlarını yine kadınlar yaşıyor. Tüm bu politikalar siyasi iktidarın tercihidir. Ülke kaynakları istenirse, savaş, rant, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları için kullanılabilir.

SAVAŞ VE ÇATIŞMA ORTAMI EN ÇOK BİZ KADINLARI VE ÇOCUKLARIMIZI ETKİLİYOR !

İnsanları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikaların ve savaşın gölgesinde yaşamlarımızın yok

edilmesine, savaştan, yoksulluktan kaçan mülteci kadınların uğradığı katmerli sömürüye ve şiddete, bizi her geçen gün daha da yoksullaştıran, yaşam koşullarımızı zorlaştıran ekonomik krizdeki sorumluluklarını örtbas etmek isteyenlere ve kendi gibi düşünmeyen herkesi hedef gösterenlere karşı barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz. Sözümüzle, itirazlarımızla, haklı mücadelemiz ve haklı taleplerimizle sesleniyoruz:

Çözüm, sorunları yaratan ve artıranlarda değil, örgütlü kadın mücadelesinde, Bizler milyonlarız, haklı olanlarız. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi, mücadeleyi sahiplenelim. Eşit, özgür, insanca bir yaşamı birlikte inşa edelim.