Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye ile ilgili, "Biz kapalı kapılar ardında ne konuşuyorsak meydanda da onu konuşuyoruz. A ülkesine başka bir şey, B ülkesine başka bir şey söylemiyoruz. Türkiye'nin tavrı, tarzı bellidir. Bu anlamda da Esed rejiminin cezalandırılmasıyla ilgili bütün ülkelerle de görüşmelerimizi sürdürüyoruz." dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Giyimkent Tekstilya Fuar Merkezi’nin açılışında konuştu. Kurtulmuş, "Türkiye’nin sırtında yük, ayaklarında pranga" gibi duran mevcut yönetim sisteminin değiştirilerek, Türkiye’nin yeni bir yola, yeni bir istikamete yönlendirileceğini, mevcut sistemin hastalıklarından dolayı çok faturalar ödendiğini belirterek, "Türkiye, şu andaki sistemin hatalarıyla vakit kaybedemez." dedi. Mevcut sistemin vesayetçi ve çatışmacı bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bu nedenle Türkiye’nin yıllarını kaybettiğini belirterek, "16 Nisan akşamı, Allah'ın izniyle vesayetçi sistemi sırtımızdan indiriyoruz" ifadesini kullandı.

Mevcut sistemin siyasi istikrarsızlığa neden olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Türkiye’de 94 yılda 65 hükümet. 17 ay ortalaması… Kusura bakmayın, aranızda yıllardır burada olanlar var, ancak işini yoluna koyabilmiş olanlar var. 17 ayda bir şirket kursanız ayakları üstünde ancak durur ya da duramaz. Bir dükkan açsanız 17 ayda zar zor idare eder hale gelirsiniz. 80 milyonluk Türkiye'yi 17 aylık hükümetlerle nasıl yöneteceğiz? Bu kadar büyük sorunları, bu kadar büyük hedefleri olan bir Türkiye'yi ne zaman yıkılacağı belli olmayan, üflesen yere düşecek hükümetlerle nasıl yürüteceğiz? Böyle bir şey mümkün değildir. İnşallah bu siyasi istikrarsızlıkları da geride bırakıyoruz, 25 gün ayakta duran hükümetler yok."

Sistemin neden olduğu sorunlar nedeniyle Türkiye'nin geçmişte pek çok ekonomik krizle karşı karşıya kaldığını anlatan Kurtulmuş, "Şimdi, bu ekonomik krizler ve bunların getirdiği ağır faturaları da artık ödemeyeceğiz. Bu memlekette ekonomik krizler de inşallah olmayacak, bu yükü de sırtımızdan indiriyoruz" dedi.

"Büyük Türkiye istemezler" 
Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Şimdi ne olduysa, bu kampanyada, kampanyanın hariçten gazel okuyan davetsiz misafirleri oldu. Hepiniz görüyorsunuz, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bizim bakanlarımızın önünü kesen, onları halkla buluşturmayan, atlı polisleriyle, polis köpekleriyle saldıranlar ne yazık ki PKK'nın militanlarına Avrupa'nın başkentlerini açtılar, onları polis gözetiminde hayır kampanyası yapmalarına müsamaha gösterdiler. Hatta öyle ki İsviçre'nin Bern şehrinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın şakağına doğrultulmuş bir silah posteriyle PKK'nın, PYD'nin, DHKP-C'nin açıktan propaganda yapmasına müsaade ettiler. Aynı posterin yanında siyah harflerle İngilizce, Almanca ve Türkçe koskocaman bir 'hayır' yazısını gördük. Ne oldu da bu beyler böylesine açık bir şekilde Türkiye'nin 'hayır' kampanyasıyla ilgilendiler. Yetmedi gazetelerindeki, hem de Türkçe manşetlerle, 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne son vermek için hayır' diye kampanyalar yürüttüler. Yetmedi Alman istihbaratının başı, '15 Temmuz'un FETÖ'nün tarafından yapıldığına inanmıyorum' dedi. Amaç Türkiye üzerine siyasi baskı kurmaktı. Aynı şekilde 5 tane FETÖ'cü eşkıya gitti, Norveç'ten 2-3 saatte siyasi sığınma aldı. Bunların ne manaya geldiğini bu millet çok iyi görüyor. Yetmedi Mart ayının 23'ünde PKK'nın iki numaralı adamı, 'Eğer evet çıkarsa PKK'nın sonu gelir, onun için bölgede baskıyı artırın, milletin hayır demesini sağlayın.' Ne oldu da bu kadar çok dışarıdan Pensilvanya'dan Kandil'e kadar, İsviçre'den Hollanda'ya kadar böyle etekleri tutuşmuş bir vaziyette bu ülkeler, bazı siyaset çevreleri, bazı illegal örgütler açıktan hayır cephesine destek verdi. Sorunun cevabı çok basittir. Güçlü bir Türkiye istemezler, büyük bir Türkiye istemezler. Dünyanın ekonomik kalkınma yarışında öne geçmesini istemezler."

 Bozkurt disipline sevk edilmeli
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un açıklamalarına da değinen Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir milletvekilinin, milletin oylarıyla seçilmiş bir milletvekilinin, '16 Nisan'dan sonra evet çıkarsa evet diyenleri denize dökeceğiz' demesini kabul etmek mümkün değildir, buna seyirci kalmak mümkün değildir. Evet bizim Türkçemizde denize dökmek diye bir tabir var. Başka bir ülkenin lügatinde de olduğunu zannetmiyorum. Denize dökmek bu milletin anti emperyalist karakterinin bir parçasıdır. Bu millet denize döker, kimi döker? Bu ülkeyi işgale gelen emperyalistleri ve emperyalistlerin uşaklarını denize döker. Dün döktüğü gibi bugün de döker, yarın da döker. Aynı bayrağın altında, aynı ezan seslerinin altında, aynı salaların altında kahraman İzmirlilerin denize döktüğü gibi, 15 Temmuz'da da bu kahraman milletin evlatları FETÖ'nün artıklarını, emperyalist uşaklarını denize döker. Onun için bu milletvekili derhal Cumhuriyet Halk Partisi tarafından disipline sevk edilmelidir. 'Efendim, tasvip etmiyoruz', eyvallah Sayın Kılıçdaroğlu bunu demiş, hiç olmazsa bunu söylemiş ama yetmez. Herhangi bir partinin içinde milletin bir grubuna karşı böylesine hadsiz bir laf söyleyene haddini bildirmek önce o partinin sorumluluğundadır. O partinin genel başkanının sorumluluğundadır. Bunu her gün söylemeye devam edeceğiz. Nasılsa referanduma gidiyoruz bu konu unutulur zannetmesinler. Bu konu unutulmaz. Bu hadsizliktir. Terbiyesizliktir. Edepsizliktir. Millete karşı işlenmiş olan bir hadsizlik ve densizliktir. Bunun derhal düzeltilmesi lazım. Nasıl düzelteceksiniz? Sözle değil gereğini yapın, disipline sevk edin."

Konuşmaların ardından Kurtulmuş ve AK Parti Milletvekili Abdullah Başçı, kaymakamlar ve belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu davetliler açılış kurdelesini kesti. 

"Uluslararası camianın ortak bir tavır ve tarz geliştirmesi lazım"
Açılış sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan  Kurtulmuş, ABD'nin Suriye'de rejime ait hava üssünü vurmasına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, salı günü Suriye'de gerçekleştirilen kimyasal saldırıyı nefretle, şiddetle kınadığını ifade ederek, yapılanın bir savaş suçu olduğunu belirtti.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, gelişmelerin ardından Türkiye'nin ABD ve Rusya ile herhangi bir görüşme yapıp yapmadığına ve Türkiye'nin bundan sonraki tutumuna ilişkin sorular üzerine, Türkiye'nin BM'ye bir mektup gönderdiğini hatırlatarak, "Türkiye'nin tutumu çok açıktır. İlk andan itibaren Türkiye'nin tutumuyla ilgili hepimiz görüşlerimizi ortaya koyuyoruz. Türkiye, bölgede halkın istediği bir barıştan yanadır ama herkes sorumluluklarını yerine getirsin, garantörlüğünün gereğini yerine getirsin. Bu bölgede, bu coğrafyada tansiyonun düşürülebilmesi için Esed rejiminin yaptığı bu insanlık suçunun yanına kar kalmaması lazım. Bunun açıkça cezalandırılması lazım. Bizim diplomaside şöyle bir usulümüz var. Biz kapalı kapılar ardında ne konuşuyorsak meydanda da onu konuşuyoruz. A ülkesine başka bir şey, B ülkesine başka bir şey söylemiyoruz. Türkiye'nin tavrı, tarzı bellidir. Bu anlamda da Esed rejiminin cezalandırılmasıyla ilgili bütün ülkelerle de görüşmelerimizi sürdürüyoruz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa, biz bunu yapmaya hazırız" açıklaması hatırlatılarak sorulan bir soruya da Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Çok açıktır, Suriye'de kimyasal silahların kullanılmasıyla ilgili uluslararası camianın ortak bir tavır ve tarz geliştirmesi lazım. Biz Türkiye olarak Esed rejiminin kullandığı kimyasal silahlara karşı olduğumuzu ifade ettik. Geçmiş dönemlerde Saddam rejimi Halepçe'de kimyasal silahlar kullandığında da herkes mırın kırın ederken buna en açık karşı çıkışı Türkiye ortaya koymuştur. Türkiye olarak biz bunun bir insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Hiç kimse öyle mırın kırın etmesin, siyaseten kendine mevzi kazandıracak sözlerle zaman kaybettirmesin, bu insanlık suçunu cezalandırmak için herkes elini taşın altına koysun, Türkiye bu konuda hazır olduğunu, elini taşın altına koyabileceğini ifade etmiştir."

Editör: TE Bilişim