Değerli dostlar! Mevlana Celâleddin Rumi’nin yazmış olduğu Mesnevi'de şöyle bir kıssa anlatılır: "Mecnun Leylanın köyüne gitmek için dişi bir deveye bindi. Bir sure yol aldılar. Menunun bütün derdi; Bir an önce Leylasının köyüne ulaşmak ve Leylasına kavuşmaktı. Dişi deve ise geride bıraktığı yavrularını düşünüyordu. Mecnun bir an dalıp gittiğinde deve geriye dönüyor, köye yavrularına kavuşmak için koşmaya başlıyordu. Mecnun kendisine geldiğinde devenin yolunu tekrar Leyla'nın köyüne doğru çeviriyordu. Bu yolculuk iki üç gün böyle iki ileri bir geri devam etti. Mecnun yıllardır yollardaymış gibi şaşırıp kalmıştı. Baktı Ki bu yol böyle bitmeyecek devesinden indi ve "Ey deve! ikimizde aşığız ama sevdiklerimiz farklı yerlerde. Biz birbirimizle yol arkadaşlığı yapamayız. Bizim beraberliğimiz ikimizi de hedefe ulaştırmayacak En doğrusu biz yollarımızı ayıralım." dedi ve deveyi serbest bıraktı."

Evet değerli dostlar! Mecnun İnsan ruhunu temsil eder: Ruh Rabbine aşık olduğundan Ona doğru gitmek ve bir an önce Rabbine kavuşup Rahmet ve mağfiret kapılarından istifade ederek Rabbinin nimetlerine kavuşmak ister. Fakat nefis, Maddi arzularının peşinden koşarak ona devamlı engel olur.

Netice itibariyle Yüce Rabbimizin en güzel bir şekilde yarattığı İnsan eğer Dünyada huzura Ahirette ise nimetlere kavuşmak istiyorsa; Ruhunun ve nefsinin arzularını dengede tutmalı ve ölçülü davranmalıdır. Aksi takdirde ne Dünyada nede Ahirette huzura kavuşur.

Cenabı Hak cümlemizi nefsinin arzularının peşinde koşup huzursuz olmaktan muhafaza eylesin. Amin!

Selam ve dua ile sıhhat ve afiyet içerisinde hoşça ve dostça kalınız