İnsanlarda en çok kaygı uyandıran durumların başında belirsizlik geliyor. Hayatımıza yeni giren bu virüs hakkında da çok fazla bilgiye sahip değildik, bu da bir belirsizlik yaratıyordu. Kendimizi ve ailemizi bu süreçte nasıl koruyacağımıza yönelik endişelerimiz, hastalığa yakalanma riski altında olmak, salgınının ne zaman biteceğini bilememek, salgın sürecinde yaşanabilecek sosyal ve ekonomik zorluklara yönelik belirsizlik yaşamak ister istemez yoğun stres ve kaygı yaşamamıza neden olabiliyor. Bunların dışında evde karantina altında kalmak, yakınlarımızdan ve arkadaşlarımızdan uzaklaşmak ve izole olmak da yine stres ve kaygı yaratan nedenler arasında yer alıyor.

Stres birçok ruhsal soruna yol açıyor

Yüksek stres durumlarında çeşitli ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlar arasında belli başlı olarak kaygı bozuklukları, depresif bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, madde kullanım bozuklukları ve akut stres bozukluğu gibi durumlardır.

Sosyal medya kullanımı sınırlanmalı

Salgın döneminde karantina tedbirleri kapsamında diğer insanlarla teması en aza indirmek için evde kaldığımız süreler arttı. Bunun sonucu olarak sosyal medya kullanımı ve televizyon izleme sürelerinde de bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Pandemi dönemi dışında da zaten insanların sosyal medyayı ve diğer medya kaynaklarını kullanımında gitgide artış yaşandığını biliyoruz. Bu durum doğal olarak aynı evde yaşayan insanların iletişimini azaltmakta, aile içi sorunlara ve iletişimsizliğe hatta bazen istemesek de kavgalara yol açabiliyor. Tamamen bu medya kaynaklarını takip etmeyi bırakmamız gerekmez ancak bunların kullanımına belli bir sınır getirmek, geriye kalan zamanımızı ise kendimize ve ailemize ayırmamız önemli.

Aile ile vakit geçirmek fayda sağlar

Aile üyeleriyle birlikte mutfakta bir iş bölümü yapmak, yemek hazırlamak, ev içinde beraberce çeşitli oyunlar oynamak, birlikte eğlenceli bir film izlemek ya da sohbet etmek gibi etkinlikler sayesinde aidiyet ve güven duygusu pekiştirilebilir. Bu süreçte çocuklarla ilgilenmek iyi ve anlamlı olacaktır. Çocuklar dinlenmeli ve soru sormalarına izin verilmeli. Çocukların sorularına yaşlarına uygun şekilde anlayabilecekleri cevaplar verilmeli. Onları kaygılandırmamaya özen göstererek kendi duygu ve düşüncelerimizi paylaşmalıyız.

Bu süreçte sosyal kalmak gerekiyor

 Virüsle ilgili gelişmeleri ve bilgilendirmeleri takip ederken, bilindik ve güvenilir haber kaynaklarını takip ederek aşırı kaygılanmayı önleyebiliriz. İnsan sosyal bir varlıktır bu sebeple, çevremizle iletişim halinde kalmalı ve mümkün olduğunca sevdiklerimizle haberleşmeliyiz. Mümkün olduğunca günlük rutinlerimizi bozmamalıyız. Uyku ve yemek yeme saatlerimizin aynı kalmasına özen göstermeliyiz. Öz bakımımıza özen göstermeli ve aksatmamalıyız.

Zihin farklı uğraşılara odaklanmalı

 “Zihnimizin farklı uğraşılara odaklanmasını sağlayabiliriz. Evdeki diğer işlerle ilgilenmek, kitap okumak, film ve dizi izlemek gibi eylemlerle, bunların dışında kalan zamanlarda da evde gerçekleştirilebilecek etkinlikleri yaparak, kendimize birtakım hobiler edinerek daha iyi hissedebiliriz. Son olarak bütün bunlara rağmen sıkıntılarımızda bir azalma görmüyorsak ve bu sıkıntılar işimizle, ailemizle, diğer insanlarla olan ilişkimizi bozuyor ve işlevselliğimizi azaltmaya devam ediyorsa profesyonel bir yardım almaktan çekinmemeliyiz.