Geleceğimiz için tarım ve kırsal kalkınma üzerine eğilmemiz gereken konuların başında geliyor. Tarımda dışa bağımlılığın, şehirlere göçün ve gıda ithalatının azalmasını sağlamak için tarım politikalarımızın gözden geçirilmesi gerekiyor.

Son dönemde evlerimize, sofralarımıza giren birçok gıda ürünü ithal ediliyor. Et, nohut, kuru fasulye, kırmızı biber, soğan, elma gibi ülkemizde üretilebilen ürünlerin dahi ithal edilmesi ekonomik gerekçelere bağlanıyor. Ancak uzun vadede bu ürünlerin ülkemizde üretilmesinin sağlanması ya da ithalat yapılmayacak şekilde mevcut yerli üretimlerin artırılması ekonomik açıdan elzem konular arasındadır. Tarımsal üretimin artırılması dışa bağımlılığı azaltmasının yanı sıra köylerde yaşayan nüfusun imkanlarının artırılması ve şehirlere göçün önlenmesi için de son derece önemlidir.

Enflasyon ile mücadelede gıdada ithalat serbestliği getirilmesi geçici çözüm olarak kabul görse de uzun vadede bu politikanın doğru olmadığını belirtmek gerekiyor. Ülkemiz topraklarında hiçbir gıda ürünü yetişmiyor olsaydı gıda ithalatı normal karşılanabilirdi ancak Anadolu ve Trakya toprakları bereketli ve bir o kadar da üretimde çeşitliliği sunabilecek niteliktedir. Bu sebeple tarımsal üretimde örnek teşkil edecek projeler ile üretim bölgelerimizi canlandırmak gerekiyor.

Bölgesel tarımı geliştirmek amacıyla yapılan çalışmalara en güzel örneklerden bir tanesi, İzmir Büyükşehir Belediye’sinin “Yerelde Kalkınma Modeli”. Projenin etkisi ile tarımsal istihdamın artığı İzmir’de, kırsalda yaşayanların oranında da artış kaydedildi.

Temeli 10 yıl öncesine dayanan bu projede tarımsal kooperatiflerin desteklenmesi model olarak benimsendi. Sözleşmeli üretim modeli ile üreticinin ürettiği ürüne alım garantisi veren belediyeler, kooperatiflerin alt yapılarını ve üretim tekniklerini geliştirip üretim kapasitelerini arttırdı. Kooperatiflerin altyapıları için kaynak ayrılmasının da etkisi ile kooperatif sayısı 10 yılda %161, bu kooperatiflerde çalışanların sayısı %658 artış gösterdi. 

İzmir kırsalında üretilen ürün çeşidinin beş kat artması ve satış cirosu olarak da hedeflerin üzerinde rakamlara ulaşılması projenin başarılı olduğunun diğer göstergeleri. Rakamlara yansıyan bu büyüme, kırsaldaki bölge halkının planlı tarımsal projeler ile neler yapabileceğinin de bir nevi kanıtı. Türkiye’de tarım sektörü 2000’li yılların başından bu yana yaklaşık %2 civarında büyümüşken, başarılı projesi ile ülkemize örnek olan İzmir’de tarım sektörü %5’in üzerinde büyüdü.

Türkiye’de tarım sektöründe atıl bir potansiyel olduğu konusunda birçok araştırma var. Temelleri bilime dayanan, verimli bir şekilde toprağımızı işleyeceğimiz projelere her bölgede ihtiyacımız var. Coğrafi olarak bizden daha iyi imkanlara sahip olmasalar da Hollanda, İsrail, Şili gibi ülkelerde tarımın ne kadar ileri seviyede olduğunu görüyoruz. Teknoloji ve bilimin yardımı, doğru planlama ve sistematik çalışma ile ülkemiz tarımsal ürünlerde çok daha iyi bir yerde olabilir. Yeter ki elimizdeki imkanları doğru kullanalım.