(Bugünde üç yıl öncesinden bir nostalji yapalım)

Ezanın ilk kelimelerini, dört defa tekrar edilen "ALLAHU EKBER" İbaresi oluşturmaktadır. Tekbir "ALLAH, en büyüktür!" demek suretiyle O'nu tazim etmektir. Büyük olanın sadece ve sadece Allah olduğunu, O'ndan gayrısının büyüklük iddiasında bulunmayacağını haykırmaktır. Tekbir, yüce yaratıcının tasavvur edilemeyecek her şeyden ve herkesten daha ulu bir otorite olduğunu kabul etmektir. Hiçbir şeyin O'nun kudret ve tasarrufunun dışında kalamayacağının ilanıdır. Allah'ın tevhidini en veciz bir şekilde ikrardır.

Allah'tan başka kendini büyük gören ya da büyük görülen

Her şey her bir kimsenin büyüklüğü görecelidir. Ayrıca, büyüklük olarak görülen her vasıf, o kişiye Allah tarafından bahşedilmiş bir nimettir. Bu bakımdan Yüce yaratıcının dışındaki her türlü büyüklük, kaynağını başka bir şeyden alır. Ve bu kaynak nihayeti itibariyle Allah'tır.

Öyleyse Allah'ın büyüklüğü dışındaki büyüklükler, var olabilmek için mutlak ekberiyetin yüce sahibine muhtaçtır.

Ezandaki "ALLAHU EKBER" Nidasıyla yalın bir şekilde ortaya koymaktadır. (Ömer Özpınar, Ezanı anlamak. Ankara,2012 sayfa 43-44)

Değerli dostlar! Zaman zaman bazı et kafalılar ortaya çıkıp “Efendim biz ezanı kuranı anlamıyoruz, bunu Türkçeleştirelim de bizde anlayalım diye ahkam kesmektedirler. O et kafalılara şöyle seslenmek istiyorum "Behey gafil ezanı kur anı anlaman için eğitim alman lazım, sen hayatında hiç bir hoca efendinin önünde diz çöküp bir sure ezberledin mi? hayatında hiç camiye uğramadın mı? Bugün Türkiye’de yayınlamış binlerce kur'an meallari var hiç alıp okudun mu? hiç bir şey yok; çıkıyor ezanla, ibadetle uğraşıyor ahlaksız.

Değerli dostlar! son günlerde Musul'da başkonsolosluk yaparken yapılan baskında kendisini konsolos olarak tanıtma cesaretini gösteremeyip muhasebeci olarak tanıtan ve konsolos çalışanlarına "bana beyefendi demeyin, muhasebeci Kenan" deyin diye sıkı sıkıya tembih eden bir korkak şimdi bir partiden milletvekili olmuş. Ezan hakkında ahkam kesiyor. O milletvekiline buradan bir teklifim var "Eyyy vekil madem Ezanı Türkçeleştirmek istiyorsun, eğer tapan tutuyorsa çık ortaya mensubu bulunduğun partinin tabanın da bir referandum yap hadi gayret çık ortaya da ağzının payını al. Ey vekil Türkiye'de ve bütün müslüman ülkelerde ezanı Muhammedi asli şekilde okunmaya devam ediyor ve ilelebet çatlasan da patlasan da devam edecektir. Eğer ezandan rahatsız oluyorsan Ardahan milletvekilisin, Ermenistan Ardahan üç adım mesafededir. Geç oraya ömür boyu Ezan duymaz rahatsız olmazsın. Şimdi yine bazıları bana "hoca siyaset yapma diyecekler. Ben 204 yılında bütün resmi sıfatlar dan arınmış şerefle yıllarca taşıdığım beyaz sarığımı ve cübbemi evin duvarına asmış emekli bir din görevlisiyim. Dinime, kuranıma, imanıma, vatanıma, bayrağıma saldıranlara karşı kim olursa olsun karşılarına dikilir elimden geldiğince mücadele ederim. Eğer bunu yapmak siyasetse o zaman kimse kusura bakmasın.......

Sözlerimi bitirirken şöyle haykırmak istiyorum: Söz verdik millete yemin ettik Allah'a bu İman sönmeyecek. Semalarımız da Ezan sesi dinmeyecek, Cennet vatanımızda kur'an bülbülleri susmayacak, Şanlı bayrağımız gönderinden inmeyecek, Güzel Vatanıma namahrem eli değmeyecek. Lakabım PEHLİVAN’dır Gardaş! Kıspet elimde kısmet arar gezerim. Vatanıma, Bayrağıma, Kur'anıma, Ezanıma yan gözle bakanı elenselerimle ezerim.

Haydi milletim şimdi haykırma zamanı kükre haykır........