Sanayi Devrimleri ile Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllardan itibaren tarıma ve el işçiliğine dayalı bir ekonomiden, sanayi ve makine üretiminin hâkim olduğu bir ekonomiye geçildi.

O dönemde Osmanlı Devleti’nde ekonomik düzen Sanayi Devrimi’ne ayak uydurabilecek düzeyde değildi. Tanzimat döneminden sonra sanayi, yalnızca belirli kentlerde devlet bütçesi kullanılarak fabrikaların kurulması ile canlandırılmaya çalışıldı. Bu noktada asıl hedef halkın ve askerin ihtiyaçlarını temin etmek, böylece ithalatı azaltmak ve dış ticaret dengesine katkı sunmaktı.

Bugün ise teknoloji devrimi ile karşı karşıyayız. Yalnızca geliştirilmiş makinelerin üretime katılmasını sağlamak değil, yazılımlarla hayatın her alanına dokunan bir devrim. Yapay zekâ, robot ve bulut teknolojileri bugün hayatımızın her alanına etki ettiği gibi bundan sonraki dönemde hayal gücümüzü zorlayacak buluşlar da karşımıza çıkacaktır.

Bu yeni dönem; yenilikçi, katma değeri yüksek ürün ya da hizmet üreten firmalar ve hatta ülkeler için bulunmaz fırsatlar sunacaktır. Bugün de örneklerini görmekteyiz. Teknoloji devi Apple firması dünyanın en güçlü markalarından bir tanesi. 2016 yılında akıllı telefon pazarında %14,5’luk pazar payı ile toplam sektör kârının %79’u Apple firmasına ait. Geçtiğimiz yıl firmanın net satış cirosu 215 milyar dolardı. Onlarca ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının üzerinde bir rakam. Net kârı ise 45 milyar dolar seviyesindeydi. Apple, yeni teknolojiler ile insanların her gün kullanacakları, talep gören ürünler ve hizmetler tasarlayarak bunu da iyi bir şekilde pazarlayarak ülke ekonomilerinin de üzerinde bir büyüklük ortaya çıkarmanın mümkün olduğunun kanıtı.

Yeni ekonomik düzende, katma değeri yüksek ürünler üretmek için eğitime, bilime, ar-ge faaliyetlerine ve yenilikçi yaklaşımlara daha çok önem vermek gerekiyor.

Eğitim sisteminden başlanacak bir dizi iyileştirme ile yeni nesillerin bu devrime ayak uydurması sağlanabilir. Eğitime erken yaşta başlanması, öğretim müfredatının iş dünyasının mesleki ve sosyal yetenek taleplerine uygun hazırlanması, laboratuvar okullar kurarak yeniliklerin daha hızlı benimsenmesinin sağlanması, öğretmenlerin çağın gerekliliklerine uygun yetiştirilmesi, öğrencilere iş hayatının erken yaşta tanıtılması, dijital eğitim için bilgi ve iletişim teknolojilerine daha fazla odaklanılması, yapılabilecek çalışmalardan yalnızca birkaçı. 

Teknokentler

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Araştırma Parkları, Bilim Parkları, Bilim Kentleri gibi değişik isimlerin hepsi aynı amaca hizmet etmektedir. Teknokentler, teknoloji devriminin önemli parçalarından bir tanesidir. Üniversite ya da araştırma kurumları ile sanayi kuruluşlarını buluşturur. Araştırma, geliştirme ve inovasyon çalışmalarının yapıldığı yerlerdir. Bu faaliyetlerin sonucunda da katma değeri yüksek ürün ya da hizmetler ortaya çıkar. Yapı içerisindeki oluşumların birbirleri arasında bilgi ve teknoloji transferi gerçekleştirmeleri de söz konusudur.

Teknokentler; yazılım, bilgisayar ve iletişim teknolojileri, elektronik, makine ve teçhizat, medikal, enerji, kimya, gıda, savunma, otomotiv gibi nice sektörlerde faaliyet göstererek ilerlemeye ön ayak olmaktadır.

Bölgemizde teknokent kurulması ile ilgili Ordu Valiliği, Ordu Üniversitesi ve Ordu Ticaret ve Sanayi Odası’nın önderliğinde çalışmaların yürütüldüğünü takip ediyoruz. Her açıdan bölgemiz için büyük fırsatlar sunacak teknokent projesinin bir an evvel somut adımlar atılarak hayata geçirilmesini diliyorum.