Uyku hayatımızda öyle önemli bir role sahip ki uykusuz kaldığımızda birçok sağlık problemiyle karşı karşıya kalabiliyoruz.

Uykunun yaşam kalitemiz için önemli bir etkisi bulunuyor. Uyku sırasında bilişsel ve bedensel olarak yenilendiğimiz gibi beynimizin de adeta şarj oluyor. Çünkü uyku esnasında, beyindeki sinir hücreleri onarılıyor, bu sinir hücreleri arasındaki bağlantılar kurulup aktivasyonu sağlanıyor. Kaslarımızın ve diğer doku hücreleri de yine uyku esnasında yenileniyor, metabolizma uyurken düzenleniyor.

Uzun süreli uykusuzluk ölüme neden olabilir

Uykusuzluğun duygu alanında düzensizliklere yol açabilir. Uykusuzluğun mutluluk duygusunda azalma, kendini kontrol etmede güçlük, sinirlilik durumu, mizah duyumunda azalma, sosyal ortamlardan kaçınma, mental esneklik, yaratıcı özelliklerde azalma gibi birçok psikolojik problemi beraberinde getirir. 1966 senesinde gerçekleştirilen kontrollü bir deneyde, bir grup insan 205 saat uykusuz bırakılıyor. Bu sürenin sonunda deneye katılanlar düşünememe, kelimeleri hatırlayamama başlamış. Hatta ilerleyen evrelerde halüsinasyon görmüşler. Ayrıca daha uzun uykusuzluk süresinin ölüme neden olacağı da öngörülüyor.

Uykusuzluk beraberinde nasıl psikolojik problemler doğurur?

Uykusuz kalan bireylerde yeme bozuklukları görüldü. Tıkınırcasına ya da duygusal yeme bozukluğunun karşılaşılan psikolojik problemler arasında yer alıyor. Uykusuzluğun duygulanımda da dengesizliğe yol açtığı için yemek yemenin kişinin karşısına duyguları telafi etme çabası gibi çıktığını, ancak sonrasında her zaman pişmanlık duyuldu.

Solunum sorunu yaşayan bireylerin kaygısı artıyor

Depresyon da uykusuzlukla beraber görülen psikolojik problemler arasında yer alıyor. Bu kişilerin tahammülleri düşüktür ve negatif düşünce yaygındır. Aşırı yeme ya da iştahsızlıkla birlikte de depresyon eşlik eder. Bu evrede kişilerin enerjisinde de düşüşler olduğundan, yattıkları yerden kalkmak dahi istemezler. Uykusuzluğa yol açan fizyolojik etmenlerin %5-9’u solunum problemleridir. Solunum problemi yaşayan bireylerin kaygıları da artmaktadır. Çünkü “Uykumda nefesim kesilirse ve ölürsem” gibi karamsar düşünceler kaygıyı doğurur. Bununla bağlantılı olarak panik atak belirtileri de görülebilir.

Uykusuzluk sosyal fobiyi tetikliyor

Uykusuzluk alkol ve madde bağımlılıklarında da önemli rol oynuyor. Kişi uykusuz kaldıkça sosyalleşmeden kaçınır ve kalabalık içinde kendisini güvensiz hissetmeye başlar. Böyle olunca da ev güvenli ortam olduğundan, yalnızlaşıp, kimseyle görüşmek istemeyip, odasından çıkmamaya başlar. Çünkü dışarısı ve diğer insanlarla bir arada olmak onun için güvensizdir. Eğer uyku hijyenini sağlayıp, hala psikolojik etmenler nedeniyle uykusuzluk problemi yaşıyorsanız ya da uykusuzluk nedeniyle psikolojik etmenler ortaya çıkıyorsa o zaman mutlaka bir psikoterapiste başvurmanızı tavsiye ederim.