Geçtiğimiz cumâ, haftalık bayramımız olması yanında, kıymetli misafirlerle bereketlenen dolu dolu bir gün oldu. Ordu'muzu teşrif buyuran Ensar Vakfı Kurucularından, ayrıca Recep Tayyip Erdoğan’dan Kadir Topbaş’a, İstanbul Belediyesi’nde yıllarca önemli görevler üstlenmiş duayen isimlerden Recep ÇALIK Bey, İstanbul Merkez İlim Yayma Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi, 3 dönem Esenler Belediye Başkanlığı yapmış ve İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden bizden iki yıl önce mezun Mehmet ÖCALAN Ağabey, Samsun OMÜ İlâhiyât Fakültesi Öğretim üyesi, çoğumuzun başta Ordumuz olmak üzere ülkemizin bir çok yerlerinde verdiği konferanslar ya da uluslararası Kur’an tilâveti 1.cilikleri bağlamında tanıyor olabileceğimiz Doç. Dr. Hayreddin ÖZTÜRK Beyler buradaydılar. Hattâ, Hayreddin Hoca Ulu Câmi’de cumâyı da kıldırdı. O gün yaşadığımız İstanbul iklimi daha orada başladı. Ve hocamız, o günün başkalığının nişânesi olarak elinde bir gülle çıktı câmiden...

ÇINAR İSİMLER, GÖLGE SOHBETLER…

Onlarla berâber, bizim de ilk defa görüşüp tanıştığımız, benzer alâkalarımız dolayısıyla şimdiye kadar nasıl da tanışmamışız dediğimiz, kendisiyle burada müşerref olduğumuz Mehmet Ali ÖZÇELİK Bey de vardı.

Bu isimler üzerine bir de Ali Osman Deniz hocamızın da halkaya katılmasıyla Ensar Vakfı Boztepe Kitap-Kahve’de Yahya Kemâl'den Yaman Dede'ye, Kemâl Edip'ten Necip Fâzıl'a, Mâhir İz'den Mehmet Âkif'e göz yaşartan hâtıralar konuşulup şiirlerin seslendirildiği, zamanın nasıl geçtiği anlaşılmayan tatlı sohbetler oldu. Ali DENİZ Hocamız mâlum aramızda yaşayan bir değer. Kendisi İstanbul’da okumuş, Recep ÇALIK Beyle okul arkadaşlıkları ve çok ortak hâtıraları var. Sohbet uzayıp gitti. Biz kendimizi bir nevî İstanbul Küllük’te ya da Beyazıt Çınaraltı sohbetlerindeymiş gibi hissettik.

AKIŞTAN NAKIŞA, KÜLLÜK’TEN KÜLTÜRE…

Dolayısıyla, gelen misafirler bize âdetâ İstanbul kültür iklîminden bir gün yaşatıp, sanatın bir insan ve de özellikle bir Müslüman için ne kadar önemli olduğunu ihsâs ettirdikleri için teşekkür ediyor, bu satırları okuyanlara da ne kadar haklı olduğumuzun ispatı meyânında youtube'dan Mehmet Ali ÖZÇELİK Bey’in şiir seslendirmelerini dinlemelerini tavsiye ediyoruz.

Değerli okurlar, bu olayı facebook’ta paylaştığımızda çok güzel tepkiler aldık. Böyle kültür, sanat, edebiyât eksenli, İstanbul zeminli sohbet ve muhabbetler bizim Anadolu’muzun en vazgeçilmez gıdâsı. Bunun yerini hiçbir şey alamadı. Boşluğunu hiçbir şey dolduramadı. Oraya doğru bir özlem ve akış var. İşte o akışın netîcesidir bu gün bu ülkedeki nakış. Devâmı da gelecek inşallah.

SAN’AT; es-SÂNİ’den İKRÂM…

Evet, tepkiler dedik, onlar da şöyle:

Osman Varlı: Rabbim güzelliklerini daim kılsın. Hep güzel zaman ve mekanlarda güzel insanlarla karşılaştırsın inşallah

Vehbi Açıksöz: “Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;

Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış!” (Necip Fazıl Kısakürek)

“Ne güzel hocam Rabbim sizleri güzel insanlarla rızıklandırmış.

San'at, es Sâni olandan kuluna ikram.

Ve yüce san'atkâra hayranlığı artıran güzellikler…”

Ne güzel açıklama değil mi; san’at Es-Sânî’den! Dolayısıyla bizim o günkü gaşyimizin sırrı çözülmüş oldu.

MEKÂNDAN İMKÂNA; ÜÇ ÂLÎ İNSAN…

Kaldı ki, misâfirleri uğurladıktan sonra, bu güzellikleri paylaşmak üzere gittiğim Orta Câmi Avlusu’ndaki Diyânet Kitabevi sorumlusu, kendisi de bir sanat, özellikle şiir sevdalısı, ayrıca Hüsn-i Hatt sanatıyla uğraşan Mustafa ÖZATA’ya durumdan bahsedip internete girince, Mehmet Ali ÖZÇELİK’le ilgili sitede şiirleri dinledikten sonra İstanbul’da Sanat Galerisi sâhibi Muhammet HÜSREVOĞLU’nun paylaşımında¸”Üç âlî insan bir arada: Ali TOY, Ali HÜSREVOĞLU, Ali ÇELİK” ifâdesi ve hat levhalarıyla dolu ortamı görünce Mustafa Bey Kardeş de, işte mekân, işte ortam; insan bundan etkilenmez mi dedi… İn’ikâs, aksetme, yansıma, etkileşim işte bu. Bu anlamda, İbni Haldun’un “Coğrafya Kaderdir” dediği gibi, şehirler de, mekânlar da kaderdir diyebiliriz rahatlıkla… Bu meyânda, böyle güzel mekânları çoğaltmak ta, gelecek adına hepimizin görevi.

TEPKİLER, YORUMLAR, MUTLULUKAR…

Evet, tepkiler, yorumlar da bunu, bu ihtiyâcı, bu susamışlığı gösteriyor. İnşâllâh sanat eksenli faaliyetleri ve mekânları çoğaltma yönünde bir eğilim ve gayret gözlüyoruz son yıllarda. Hep birlikte, bu tür çalışmalara katkı vermek gerektiği husûsu gayet açıktır diye düşünüyoruz.

Hüseyin Deniz. Sizleri Allah'ın selamiyla selamlıyorum

Osman Kıyak: Hocam, hepinizden Allah razı olsun, ellerinizden öperim, Rabbim muvaffak eylesin, selâm ve dua ile

Ali Özdoğan. Maşâallah efendim daim olsun..

Celal Cıdık. Maşallah sevgili hocam hayırlara vesile olsun inşallah

Şenel Özata. Çok hoş olmuş. Allah hepinizden razı olsun. Vesselam.

Fatih Uslu. Kıskandım... Erbaa dan selâm ve dualarımla…

İrfan Gazi Özbilen. Ordumuza hoş geldiniz şeref verdiniz hepinize ayrı ayrı selamla sevgiler hayırlı günler diliyorum hep birlikte inşallah

Süleyman Memişoğlu: Aleyküm selam

İN’İKÂS’TAN TEVÂFUK’A, ŞÜKÜRDEN TEŞEKKÜRE…

Gelgelelim, o sabah yazdığım günün dörtlüğü de şöyleydi:

BEREKET

Ellerin açıldığı semâlarda bereket

Tebessüm gülü açan sîmâlarda bereket

Allâh için sevmekle, dostlukla güzel hayat;

Bayramca yaşanılan cumâlarda bereket...

Sevgili okurlar, sanki içimize doğmuş ta o günü yazmışız. Böyle bir sırrî in’ikâs ve de netîce îtibârıyle tevâfuk olmuş. Rabbimize, yukardan beri özetlemeye çalıştığımız güzellikler başta olmak üzere tüm lütufları için sonsuz hamdediyor, Muhammed’den muhabbet hâsıl olduğu gibi, bizim bu muhabbetlerimizinden de Mahbûb-i Hüdâ Muhammedenil’Mustafâ’nın komşuluğunu hâsıl kılması niyâzıyla, öncelikle misafirlerimize teşekkürlerle berâber cümleye sevgiler-saygılar sunuyor, sevdikleriyle idrâk edecekleri sonsuz saâdetler diliyoruz wes'selâm...