Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi GÜRDOĞAN’ın serzenişte bulunmak kamuflajı ile Birliğimizin Trabzon’da yerleşik üyelerini baskı altına almayı amaçlayan talihsiz açıklamaları hayret ve üzüntüyle karşılanmıştır.

Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün imzasını taşıyan 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile İhracatçı Birliklerinin kurulmasına olanak tanınmasını takiben, 1940 yılında merkezi Giresun’da olmak üzere kurulan Türkiye Fındık İhracatçıları Birliği’nin bugünkü adıdır ve 1940 yılından bu yana sektörün içinde olması bakımından fındık konusunda ihtisaslaşmış bir İhracatçı Birliği hüviyetindedir. Bu bağlamda gerek dünya fındık üretimi, ihracatı, rakip üretici ülkelerle ilgili veritabanı gerekse kurumsal hafızası sayesinde devlet makamları ile dünya fındık sektöründeki tüm paydaşlar tarafından da referans Birlik olarak kabul edilmektedir.

Kurulduğu yıldan bu yana geçen 80 senelik süre boyunca tek amacı fındık sektörüne hizmet etmek olan Birliğimiz, başta Giresun, Ordu, Samsun ve Trabzon olmak üzere ülkemizdeki tüm ihracatçılar tarafından bir meslek kuruluşu olarak özümsenmiş ve fındık ve mamulleri sektörünün neredeyse ihracatında en az sorun kalan sektör konumuna gelmesi, bugüne kadar Birliğimiz önderliğinde yapılan çalışmalar sonucunda elde edilmiştir.

Esasen, Kanunlar gereğince en önemli kısmı ihracattan kesilen nisbi aidattan oluşan gelirlerinin çok büyük bir bölümü de, şehir/bölge gibi dar görüşlü ayrımcılıklar gözetilmeksizin Türkiye fındık ihracatının artırılmasına yönelik çalışmaların finansmanında kullanılmıştır. Zira Birliğimizin ilk ve en önemli önceliği, Türkiye fındık ihracatının artırılması suretiyle ülkemize daha fazla döviz girdisi sağlanması olmuştur. Bu yolda sağlanan başarı da, her türlü mikro milliyetçilikten uzak bir şekilde meselenin Türkiye meselesi olduğu şiarıyla elde edilmiştir.

Dolayısıyla siyasilere baskı yaparak konuyu Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun gibi şehirlerarası rekabete indirgemek veya “şehirlerarası sorun varmış gibi” algı yaratmak, tabiri caiz ise “hafiflik” olarak değerlendirilmekte, önemli olanın; sektörel bütünlüğü muhafaza ederek, yıllar içinde oluşan uyumun devamını sağlamak olduğunu “görememek” olarak mütalaa edilmektedir.

Tekrar etmek isteriz ki, Karadeniz bölgesindeki nüfusun çok büyük bir kısmını ilgilendiren sosyo-ekonomik öneme haiz olan fındık, il bazında mikro milliyetçilik yapılarak yön verilecek basitlikte bir ürün değildir. Türk fındığını ileriye taşıyacak şey şovenist yaklaşımlar değil, ortak ve bütüncül bir vizyondur!