AKCİĞER KANSERİ CERRAHİSİNDE TEK VE KÜÇÜK KESİDEN AMELİYAT YAPILIYOR!

Abone Ol

Akciğer kanserinin tedavisinde cerrahi yöntem çok büyük önem taşıyor. Kanserin diğer organlara ve akciğer dışındaki lenf bezlerine yayılma yapmadığı durumlarda, yani birinci ve ikinci evrelerde ameliyat uygulandığını ifade etmeliyiz. Ancak bunun için hastanın yapılacak olan ameliyata uygun düzeyde kalp ve akciğer fonksiyonlarının olması gerektiğini söylüyor. İleri derecede kalp ve solunum bozukluğu olan hastalarda operasyon özenli bir ameliyat öncesi değerlendirme sonrası gerçekleştirilebiliyor. Bu iki ana yöntemden biri; kaburgalar arasından açılarak yapılan açık yöntem, diğeri de göğüs boşluğu içerisine ilerletilen 10 mm genişliğinde bir kamera yardımıyla gerçekleştirilen kapalı yöntemdir. Tıbbi teknolojik yöntemlerin gelişmesi ve göğüs cerrahlarının tecrübelerinin artması sonucunda kapalı yöntem ile yapılan akciğer kanseri ameliyat sayısı belirgin şekilde artmıştır.

Küçük bir tek kesi büyük fayda sağlayabiliyor

Geçmişte akciğer kanseri ameliyatı için hastanın göğüs kafesinde uzun bir kesi açılıyordu. Günümüzde ise halk arasında kapalı ameliyat denilen yöntemlerle ameliyatlar yapılıyor. Robotik ameliyatlarda veya standart kapalı yöntemde hastanın göğüs kafesi üzerinde 3 veya 4 kesi yapılarak kamera ve farklı cihazlar ayrı bölgelerden ilerletilir. Bu da ameliyat sonrası hastalarda ağrıların uzamasına sebep olabilir. Bunu azaltmak için son yıllarda sadece bir kesiden yapılan torakoskopik yöntem geliştirilmiştir. Artık hastanın göğüs kafesinin uzun bir kesi ile açılması yerine, sadece 3 veya 4 santim uzunluğunda tek bir kesi yapılarak ilerletilen kamera ve özel tıbbi cihazlar ile ameliyatı gerçekleştirebiliyoruz. Dünyada Tek Port VATS olarak bilinen bu yöntem hastaların ameliyat sonrası risklerini azaltıp normal yaşantısına erken dönmesine yardımcı oluyor.

İyileşme süreci hızlanıyor

Böylece ameliyat süresinin kısaldığını, ağrıların azaldığını, hastaların çok büyük çoğunluğunda yoğun bakımda kalma ihtiyacının ortadan kalktığını, hastanede kalış sürelerinin 2-4 gün arası sürelere indiğini ve hastaların normal yaşantılarına daha hızlı dönebildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, solunum fonksiyonları kısıtlı olan veya ileri yaştaki hastalarda ameliyatlar daha güvenli şekilde gerçekleştirilebilir hale gelmiştir” diyor. Ameliyat sonrası tüm hastalarda kemoterapi gerekmezken, kemoterapi gerekli olan hastalarda tedaviye bir an önce başlama olanağının kapalı ameliyatlarda daha yüksek hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu “ Bu ameliyat sırasında ortaya çıkabilecek bir durum için açık yönteme geçme olasılığı farklı tecrübelere göre ortalama olarak yüzde 5 düzeyindedir.

 Sigara içenlerin yılda bir kez muayene olmaları şart!

Akciğer kanseri sinsi ilerlediği için özellikle uzun yıllardır sigara içenlerin mutlaka yılda bir kez muayene olmaları gerekir. Teşhis için hastanın yakınmaları, öyküsü ve muayene bulguları çok önemli. Tek başına bir akciğer grafisi akciğer kanseri teşhisinde yeterli değil. Belirgin solunumsal yakınmaları olan, uzun yıllar sigara içmiş hastalarda akciğer grafisinin normal görünmesi bir akciğer kanseri olasılığını ortadan kaldırmaz. Her yıl bir kez düşük dozda bilgisayarlı tomografi çekilerek akciğer kanseri varlığının araştırılması gerekir. Şüpheli durumlarda ayrıntılı teşhis yöntemlerine geçiliyor. Hastalığın erken teşhisi için çekilecek bilgisayarlı tomografinin ‘düşük dozda’ olması önemli; aksi halde gereksiz şekilde, risk grubunda olmayan kişilerin sürekli olarak normal ışın dozunda bilgisayarlı tomografilerinin çekilmesi sonucu ileride bazı olumsuz gelişmeler ortaya çıkması söz konusu olabiliyor.