Başarı Köklerimizde Saklıdır

Abone Ol

Dün bir programda anons yaparken sevgili Burcu ablam kulağıma eğilip dedi ki;
“Neden Ordu’dasın? Senin ulusal kanallarda olman lazım. Çok yeteneklisin.”

Sözleri gururumu okşadı, ama aynı anda aklıma büyük bir soru düştü!

Başarmak gerçekten sadece yükseğe ulaşmak mıdır?

Zirveye tırmanmak mı, büyüyebilmek mi, etrafına değer katabilmek mi asıl başarıdır?

Ben ulusal bir kanalda rahatlıkla çalışabilirim. Yeteneğime güvenim tam. Ama mutlu olduğum bir ortamı, omzuma takacağım bir yıldız uğruna bırakmak bana pek mutluluk getirecek gibi gelmiyor.

Çünkü gerçek ışık dışarıdan görünen parıltıda değil, insanın kendi içinde büyüyen ışıkta saklıdır.

Ben küçük ama samimi şehrimi seviyorum. Sabahları işe giderken tanıdık yüzleri görmeyi.İş çıkışı denize ulaşabilmeyi.Ailemle birlikte geçirilen akşam yemeklerinin sıcaklığını, bir kurumun büyümesine tanık olmanın verdiği gururu…

İşte bunlar, bana başarıyı tanımlayan unsurlar. Zirvede olmanın verdiği gurur kısa sürede tükenir; ama kök salmanın, emek vermenin, aidiyet hissetmenin etkisi kalıcıdır.

Çalıştığım yer bana küçücük bir emanet olarak verildi. Onu büyütmek, gelişimine tanıklık etmek ve birlikte yol almak bana her yıl dönüp baktığımda tarifsiz bir haz veriyor. Çünkü başarı, sadece bireysel bir yükseliş değil bence bir şeyin, bir yerin, bir topluluğun daha iyi olmasına katkı sağlayabilmek.

Hayat çoğu zaman bu noktada yanıltır bizi zirveye bakarız, göğe yükselmeyi tek hedef sanırız. Oysa en sağlam olanlar kökleriyle toprağa sarılanlardır.

Göğe yükselen bir ağaç, önce köklerinden güç alır. İnsan da öyle; köklerini hissettiği, değer verdiği yerde varlığını anlamlandırır.

Başarı, omuza takılan bir yıldızda değil; insanın kendi içinde büyüyen, etrafına yaydığı ışıkta gizlidir.

Ve ben, kendi köklerimde, kendi şehrimde, kendi emeğimle büyüttüğüm dünyamda parlamayı çok seviyorum.

Bana göre gerçek başarı, kendini ve etrafını besleyebildiğinde gelir.