Değerli dostlar!
Trabzon’dan akşam saat dokuzda yola çıkan otobüsümüz saat 12 civarında sarp sınır kapısına ulaştı. Otobüste Türkiye'den giden yolcular ön kısımda oturuyorlar bizde en önde oturuyoruz. Karşı sırada da en ön koltukta Antalyalı bir vatandaş oturuyor, Trabzon'da iş kurmuş Caminin müştemilatında bulunan bir dükkânda lokanta işle diyormuş. Sınır kapısından bizim pasaportlarımız gri pasaport olduğu için çabuk geçtik Türk yolcularının valizlerinde pek kontrol olmadı Gürcistan uyrukluların valizleri tek tek arandı. Sınırın Türkiye tarafı gün gibi aydınlık elektrikler yanıyor. Öbür tarafta ise gaz lambarında işlem yapılıyor yani elektrikler yok. Biz sınır kapısını geçip Gürcistan kapısına dayandık. Orada çok sıkı bir arama var, biz hemen Gürcistan gümrüğüne girdik oradaki memur bizim pasaportları görünce Gürcü lisanıyla "Hoca efendiler hoş geldiniz, hocalar ince adamlardır onlar yasak olan şeyleri valizlerine koymazlar, ben burada sizin valizlerinizi aramaktan utanırım" bende Gürcü diliyle " teşekkür ederiz bizim valizlerimizde kitaplarımız ve elbiselerimizden başka bir şey yok" diye cevap verdim pasaportlarımızı damgalatmak için yanındaki memura verdi o memur damgayı vurmadan bizden 20 şer dolar giriş parası istedi. ilk memur, onların da müdürü imiş "Hocalar bizim misafirimiz, damganı vur pasaportlarını ver" dedi. Bizde pasaportlarımızı alıp bekleme salonuna geçip otobüsümüzün gelmesini beklemeye başladık tabi salon adeta buz kesiyor. Benim kalın paltom vardı, soğuk beni fazla etkilemedi. Öbür arkadaşlara Trabzon Da Batum'un soğuk olduğunu birer palto almalarını söylediysem de dinlemediler, fakat daha sınır kapısında çivi kesmeye başladılar. Üç dört saat sonra otobüsümüz de kapıdan geçti ve arabamıza binip, sarp sınır kapısına 13 km. olan Batum’a doğru yola çıktık. Otobüs şoförü Antalyalı arkadaşa dönüp " Bu misafirleri sana emanet ediyorum bunları Cami görevlilerine teslim et “Diye söyledi. Nihayet Batum otobüs garajına vardık. Antalyalı arkadaş Trabzon’a lokanta için kumanya almaya gitmiş, malzemelerini indirdi. Bir taksi çağırdı malzemelerini yükledi fakat taksi yükün tamamını almadı. Bizi taksiye bindirdi şoföre bizi cami görevlilerine teslim etmesini, yüklerini de lokantaya bırakıp geri gelmesini söyledi. Biz yola çıktık şoför le diyaloga geçtik şoför çok mükemmel Türkçe konuşuyordu yaşının 70 olduğunu taksicilik yaptığını isminin Tevrat söyledi. Nihayet Caminin avlusunun kapısına vardık. Şoför avludan girip oradan birini çağırdı, bizi müftüye teslim etmesini tembihleyip gitti. Bizi teslim alan arkadaş valizlerimizi alıp camiye koydu Cami dop dolu bizde abdest almak için şadırvana gittik baktım şadırvan Osmanlı eseri Biz abdest alana kadar cemaat sabah namazını kılmış biz camiye girince namazı kıldıran müftü aşir okuyordu. Bizde bir köşede namaza durduk.
Müftü aşır okumayı bitirince Cemaate Türkiye’den üç tane hoca beklediklerini o hocaların da şu anda geldiklerini namazdan sonra dağılmamalarını söyledi. Biz namazımızı bitirdik dışarı çıkınca baktık ki Cemaat sıraya dizilmiş bizi bekliyor. Hemen sırayla bize gelmeye başladılar kimi ağlıyor kimi şükrediyor bizlere sarılıyor. Bu hengâme de bitti yaşlı bir Gürcü vatandaşı ortaya gelip minareye doğru elini kaldırdı ve Türkçe "Yarabbi bu minarede Türk bayrağını görmeden benim canımı alma diye bağırdı. Diğerleri de ağlayarak âmin diye bağırdılar. Müftü Cemaat "Misafirlerimiz yorgundurlar hele bir istirhamlarını yapsınlar ondan sonra zaten her gün bizimle beraber olacaklar" deyip. Cemaati gönderdi. Bizi kendi odasına çağırdı. Oradan sonradan isminin Muhammet olduğunu öğrendiğim kişiye misafirhaneyi hemen boşaltıp yatak çarşaflarını değiştirmesini söyledi. Bize dönüp kahvaltı yapmamızı teklif etti bizde: o anda yemek istemediğimizi bir an önce yatıp uyumak istediğimizi söyledik. Biraz sonra misafirhaneye bakan kişi gelip yatakların hazır olduğunu bildirmesi üzerine bizde müftüyle beraber misafirhaneye geçtik. Misafirhane on on beş yataklık büyükçe bir oda. Müftü görevliye dönüp "misafirler uyanana kadar bekle ve misafirlere iyi bak" diye tembihledi bize de Türkçe "Allah rahatlık versin" deyip gitti. Bizde yeni ufuklara dalmak üzere yataklarımıza yattık..
Evet, bugünlük bu kadar...
Selam ve dua ile hoşça kalınız....