Bildiğimiz Yoldan Gitmenin Konforu

Abone Ol

Sabah dolmuşta işe giderken, köprü yıkımı yüzünden araç alışıldık güzergahından saptı. Henüz tam uyanamamış bir şehir, camdan içeri süzülen gri bir sabah ve hep ezberlediğimiz yollar…

Ta ki dolmuş bir anda başka bir sokağa girene kadar. Yanımda oturan teyze, cama doğru eğildi, sonra şoföre baktı, sonra bana döndü.

Yüzündeki ifade çok tanıdıktı, şaşkınlıkla karışık bir tedirginlik.

“Burası neresi kızım?” diye sordu.

Köprünün yıkıldığını, bu yüzden güzergahın değiştiğini anlattım. Biraz rahatladı ama ardından iç çekerek şunu söyledi;

“Biz hep bildiğimiz yoldan gideriz. O yüzden bilmiyoruz buraları…”

Sonra durdu, sanki kendi cümlesini tartar gibi düşündü ve ekledi;

“Ama öğrenmek lazım. Başka yolları da.”

İşte o an, sıradan bir dolmuş yolculuğu, insanın hayatla kurduğu ilişkiye dair küçük ama güçlü bir derse dönüştü.

Bir süre sustuk. Dolmuş ilerledikçe sohbet de derinleşti. Teyze, bana yıllar öncesinden bir anısını anlatmaya başladı.

Yeni evlendiği zamanlar… Yaklaşık otuz yıl önceymiş. Kocası işe giderken ona bir miktar para bırakmış. “Bununla Rus pazarından alışveriş yaparsın” demiş.

“Rus pazarı neresi, nasıl bir yer, hiç bilmiyorum” dedi.

Ama asıl çarpıcı olan şuydu…

Bunu bilmediğini söyleyememiş. Utanmış. “Bilmiyorum” demek ağır gelmiş. O gün hasta numarası yapmış, gitmemek için bahane üretmiş. Ertesi gün kocası durumu anlamış olacak ki, bu kez farklı bir şey söylemiş;

“Hazırlan, birlikte gidelim. Hem öğrenirsin.”

Teyze bunu anlatırken gülümsedi.

“O gün dünyalar benim oldu” dedi.

Bu hikaye, yalnızca bir pazar yolculuğu değildi. Bu, bilmediğini söyleyememenin, alışkanlıkların, korkuların ve birinin elinden tutup “gel, birlikte öğrenelim” demesinin hikayesiydi.

Biz çoğu zaman bildiğimiz yolları seçiyoruz. Aynı sokaklar, aynı alışkanlıklar, aynı cümleler… Çünkü bilmediğimiz yerler biraz korkutuyor. Toplum da bunu pekiştiriyor. Bilmemek ayıp, sormak zayıflık, öğrenmek geç kalmışlık gibi öğretiliyor.

Oysa bazen bir yol değişikliği, bir köprü yıkımı ya da bir dolmuş sohbeti bize şunu hatırlatıyor; Hayat, tek bir güzergahtan ibaret değil.

Ve öğrenmek, her yaşta mümkün.

Belki mesele Rus pazarı değil. Belki mesele, “bilmiyorum” demeye cesaret edebilmek. Ve karşımızda, “gel, birlikte öğrenelim” diyen birinin olması.

Bu sabah dolmuştan indiğimde, bildiğim yoldan değil başka bir yerden yürüdüm. Sırf hatırlamak için…

Başka yollar da var.