Bir Peynir Meselesi

Abone Ol

Ulubey’de ilkokula gidiyorum. Okulun yarısından fazlası taşımalı eğitimle geliyor. Her gün farklı hayatlardan çocuklar bir araya geliyor, çantalarımız küçük ama içindekiler bize koca hikayeler taşıyor.

Beslenme saati var.Sıra arkadaşım her gün çantasından köy peyniri çıkarırdı. Ama yüzündeki utancı görüyordum, başını hafifçe eğiyor, gözlerini kaçırıyordu. Utandığı şey peynirin tadı değil, emeğin ve sadeliğin küçümsenebileceği ihtimaliydi. Çocuk yüreğiyle işte…

Ben beyaz peyniri çok severdim ama arkadaşım peynirini yiyemediği için yemiyordum annemin beslenme çantama koyduğu peyniri. Bir gün cesaret edip, “Değişelim mi?” dedim. O günden sonra bu küçük değişim, sessiz bir anlaşmaya dönüştü. Günler geçtikçe fark ettim;

Ben köy peynirini sevmeyi öğreniyordum, o ise getirdiğinin utanılacak değil, gurur duyulacak bir şey olduğunu…

Sonra annem fark etti. Çantamda köy peyniri görünce sordu;

“Bu nereden çıktı, her gün?”

Kızacak sandım ama yine de anlattım. O günden sonra annem çantama iki kişilik beyaz peynir koydu. Bana hiçbir öğüt vermedi, sadece davranışıyla bana bir hayat dersi verdi! Bazen başkasına omuz vermek, kendi çantanı büyütmek değil, kalbini açmaktır.

Annem bana dedi ki: “Arkadaşına böyle güzel, doğal bir peyniri seninle paylaştığı için teşekkür ettiğimi söyle. Bu yüzden çantana artık iki kişilik beyaz peynir koyuyorum size.” İşte o söz, hem annemin sevgisini hem de hayatın küçük jestlerle verdiği dersleri kalbime kazıdı.

O gün annemin verdiği ders, benim hayatım boyunca taşıdığım bir değer oldu. Emeğin utanılacak bir şey olmadığını, paylaşmanın konuşarak değil yaşatarak öğretilebileceğini, küçük jestlerin insan ruhunda büyük değişimler yaratabileceğini öğrendim. Arkadaşımın gözlerinden utancı alıp yerine onuru koymak, bana paylaşmanın sessiz mutluluğunu öğretti.

Hayatın en önemli eğitimleri, çoğu zaman sözlerle değil, gözle görülür davranışlarla verilir. Çocuklar kulaklarıyla değil, gözleriyle öğrenir, ruhları gördüklerini taşır ve zamanla kendi yaşamlarına aktarır.

Ve bazen bir dilim köy peyniri, bir ömür boyu taşıyacağın değerleri öğretir. Çünkü bir lokma, sadece karnı değil, kalbi de doyurur, çekingenliği cesarete dönüştürür.

Gerçek eğitim ise, çocuğa neyi anlatacağın değil, hangi duyguyu yaşatacağındadır. Ve işte o duygular, ömür boyu taşınacak değerler yaratır.