Eğitimin Sınırlarını Aşmak mı?

Abone Ol

Son dönemde, öğretmenlerin sosyal medya üzerinden sınıf içindeki anları, etkinlikleri ve öğrencilerinin başarılarını paylaştığını sıkça görüyorum. Bu paylaşımlar genellikle çok samimi ve duygusal. Öğrencilerinin gülümseyen yüzleri, bir başarıyı kutlama, bir etkinlikten anlar… Her şey çok güzel görünüyor, ama bir yerlerde bir tuhaflık var. Çünkü öğretmenlerin her anını, her başarısını sosyal medyada görmek, bana biraz düşündürücü geliyor. Belki de sadece bir gözlemci olarak değil, bir vatandaş olarak "bu doğru mu?" diye sorguluyorum.

Öğretmenlik, çok özel ve saygı duyduğum bir meslek. Öğretmenler, çocuklara sadece ders anlatmakla kalmaz, onlara hayatı öğretir, onların duygusal gelişimlerine rehberlik ederler. Bu yüzden, öğretmenlerin sosyal medya kullanımı, bir eğitimci için yalnızca bir "paylaşım" olmanın ötesine geçmeli. Sosyal medyada bir öğretmenin sürekli olarak paylaşımlar yapması, bazen öğretmenlik mesleğinin özüne ne kadar uygun? Öğrencilerinin en değerli anlarını, başarılarını, gülümsemelerini sürekli olarak dış dünyaya açmanın, öğrencilerin mahremiyetine müdahale etmenin sınırlarını çizmek gerekmez mi?

Ekran bağımlılığının zararlarından bahsediyoruz, çocukları sosyal medyadan uzak tutmayı öneriyoruz, ama bir öğretmen, sınıfındaki her etkinliği, her mutlu anı bir "paylaşım" haline getiriyorsa, bu mesajı öğrenciler ne kadar ciddiye alabilir? Sosyal medya kullanımıyla ilgili uyarılar, sosyal medya üzerinden sürekli içerik üreten bir öğretmen tarafından nasıl bir anlam taşır? Bu çelişki, öğretmenlerin söylediklerinin öğrenciler için ne kadar geçerli olduğuna dair ciddi bir soru işareti yaratıyor.

Bir gözlemci olarak, her şeyin sosyal medyaya taşınmasının doğru olup olmadığını sorgulamak bana önemli bir sorumluluk gibi geliyor. Öğrencilerin başarısını, güzel anlarını kutlamak elbette ki doğal. Ama her başarı, her etkinlik, her küçük "gülümseme" sosyal medyada paylaşılmalı mı? Öğrencinin, öğretmeninin sınıf içindeki yaklaşımını görmek için sosyal medya platformlarını kullanması ne kadar sağlıklı? Çünkü, sosyal medyada bir fotoğrafın paylaşıldığı an, o anın özel anlamını kaybetmeye başlayabilir. Öğrenci bir gülümsemesini, bir başarısını sadece öğretmeniyle paylaşmak isteyebilir, ama sosyal medya onu hızla kamusal alana taşır.

Bunları yazarken, öğretmenlik mesleğine olan saygımın en ufak bir şekilde azalmadığından emin olabilirsiniz. Ama şunu da belirtmek isterim…

Öğretmenlerin sosyal medya kullanımı, bazen eğitimin özünden uzaklaşmamıza neden olabilir. Biz çocuklara ekran kullanımını sınırlamayı öğütlerken, kendimizin sosyal medya üzerinde sürekli aktif olması, bu tavsiyenin samimiyetini sorgulatabilir.

Evet, öğretmenler sosyal medyayı kullanabilir, kendi yaşamlarına dair paylaşımlar yapabilirler. Ancak öğretmenlik, sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda bir rol model olmayı gerektirir. Bu nedenle, sınıf içindeki her anı sosyal medyada paylaşmak, etik sınırları zorlayan bir davranış olabilir. Paylaşımlarınız samimi ve anlamlı olsa da, bu paylaşımların sadece öğretmene ait olmadığı gerçeğini unutmamak gerekiyor. Öğrenciler de bu paylaşımlarda varlar ve belki de her zaman başkalarına göstermek istemedikleri bir özel alanı onlar için açıyoruz.

Öğretmenlerin sosyal medya kullanımı hakkında düşündüğümde, burada kastettiğim şey sadece paylaşımların miktarı değil, aynı zamanda hangi paylaşımların daha uygun olduğu. Öğretmenlerin, öğrencilerinin mahremiyetini ve güvenini ihlal etmeden, sadece eğitici ve samimi içeriklerle var olmaları gerektiğini düşünüyorum. Paylaşılacak çok şey var, ama her anın paylaşılmasında bir denge bulmak çok önemli. Çocuklarımıza ekranı sınırlamayı önerirken, bizler de nasıl örnek olmalıyız?