HATIRALAR HATIRALAR

Abone Ol

Evet değerli dostlar! Teravih kıldırmaya devam ediyoruz. Gündüzleri de bir kaç arkadaşla beraber Camiye derse gidiyoruz. Derse gittiğimiz hocadan bir şey alamıyorsam da, gündüzleri dayımın ev inşaatında harç yapmaktan iyidir. Burada yeri gelmişken bu cami hocasından da biraz bahsetmek istiyorum. Bu hoca meğer Süleymancı imiş, Ramazandan sonra beni çok istedi fakat hocam Mustafa ışık hoca efendi (Allah c.c razı olsun) bana müsaade etmedi. Bu hoca kabakdağı köyüne bir Kur'an kursu açtı, Kabak dağı kolları sıvadı Kurs binası ve lojman yaptırdı. İlkokuldan çıkıp altı ay kursuna gidenleri hoca efendi! kürsüye çıkarıyor, ezberlenen vaazlar gümbür gümbür okunuyor, kürsüler titriyor, Zavallı baba çocuğum hoca oldu diye seviniyor, çocuk da kendisini hoca zannediyor. Daha sonra bir düğün münasebetiyle Kabakdağı köyüne gittim. Tam sofrada iken yanıma bir kopil geldi kulağıma "ilmin ilk hocası kimdir. diye sordu. Bende kendisine "Şimdi yemek yiyorum. Hele bir yemeğimi yiyeyim ondan sonra imtihanlaşırız" dedim. Yemeği yedim baktım üç dört kişi bir kenarda beni bekliyorlar, yanlarına vardım. Bana soru sorana "İlmin beşiği Hz. Ali k.c. dir. Şimdi söyleyin bakalım siz kimsiniz? Nesiniz" dedim "biz Yakup hocada okuyoruz hocayız" diye cevap verdiler. O arada düğün halkından beş on kişi bizi halkaya aldı, Bende kendilerine " Modem siz hocasınız millete vaaz ediyorsunuz, siz bana soru sordunuz ben cevap verdim şimdi soru sorma sırası bende, ben size basit bir şey soracağım, isterseniz size namazdan sorayım" dedim. "sor" "Söyleyin bakalım Bir Müslüman namaz kılarken Secdede burnunu secdeye değdirir fakat alnını secdeye koymazsa o namaz ne olur." dedim. Apışıp birbirlerinin yüzüne bakmaya başladılar cevap yok, "Hadi cevap verin" ses seda yok, o zaman onlara döndüm "Ulan züppeler daha namaz kılmasını bilmiyorsunuz kendinizi hoca zannedip soru soruyorsunuz, Şimdi size taharetten sorsam ona da cevap veremeyeceksiniz. hadi oradan" dedim. Halktan bir kaç kişide onları azarladı. Süklüm püklüm büklüm oradan uzaklaştılar. Halkın içinden az çok mürekkep yalamış biri " Hoca anladık bu serseriler sana cevap veremediler bari sorunun cevabını sen ver de biz de öğrenelim" dedi. Bende "Secde namazın şartlarındandır. Secdede alın ve burun birlikte yere değmezse namaz fasit olur. Yeniden kılınması gerekir" diye cevap verdim.

Daha sonra ben okulu bitirip görev alınca Fatsa’da bu hocayla beraber görev yaptık kendisi vekil imam olduğu halde Fatsa müftülüğüne bağlı Kabak dağı Kur’an kursunda fahri olarak görev yapıyor, her pazartesi günü Fatsa’da vaaz ediyor. Altı aylık talebeleride sallu sillu kürsüleri titretiyor. Nihayet 12 Eylül oldu. Rahmetli Ordu müftüsü İsmet selim bir gün Kabakdağı Kur'an kursunu teftişe gidiyor ve "Bak Yakup hoca biz sana bu görevi verdik, sen bu Süleymancılık işlerini bırak göreve devam et" diye tembih ediyor. Fakat nerde huylu huyundan vazgeçmiyor. Bunun üzerine Sivas -Hafik'in bir köyüne tayini çıkıyor. Bir gün Fatsa müftülüğünde oturuyoruz bu hoca daireye geldi kendisine tayin yazısını tebliğ ettiler. Hoca "Ben Allah rızası için vazife yapıyorum, benden ne istiyorlar? Diye söylenmeye başladı. O esnada Fatsa sahil camii İmam Hatibi Rahmetli Ali rıza Şentepe abimiz de oradaydı. Yakup hocaya dönüp "hoca efendi Hafik’te Allah c.c. rızası yok mu? Biraz da oradakilere hizmet etsen" tabi cevap yok. Daha sonra bu hoca istifa edip mobilya mağazası açtı.

Evet, bugünlük de bu kadar. Selam ve dua ile hoşça kalınız.