Sofi’nin Dünyası’ndan İçimize Sızan Bir Soru
Geçtiğimiz gün Sofi’nin Dünyası kitabını tekrar okumaya başladım.Bu kitabı bana lise yıllarında edebiyat öğretmenim Hakan Hoca vermişti.
Kitabı uzatırken şöyle demişti:
“Şimdi oku ama unutma, 30’lu yaşlarına geldiğinde bir daha dön bu kitaba. Bazı sorular vardır; cevabı sabit kalır ama o cevabın sende bıraktığı iz değişir.”
Geçen haftalarda, tam da o yaşlardayken, ansızın aklıma düştü bu söz.Kitabı raftan çekip elime aldım. Sayfaları çevirirken bir soru çarptı yüzüme, öylece kaldım…
“Hayattaki en önemli şey nedir?”
Bu soruyu ilk duyduğumda lise yıllarındaydım.Hiç düşünmeden cevap vermiştim!
Aile…
Çünkü o yaşta hayat daha net, daha güvenli ve daha içeriden okunuyor.Sevildiğin bir evin varsa, o evin içindeki insanlar her şeyin cevabı oluyor.Benim için de öyleydi.Bugün de o cevabın ardında hala duruyorum — çünkü aile hala hayatımın en temel taşı.
Ama zamanla hayat değişmiyor belki, ama biz değişiyoruz.Soruların yankısı, duvarlarda değil içimizde çınlamaya başlıyor.Ve işte tam da o noktada fark ettim.
Bu soruyu aç birine sorsan “yemek” der.Uykusuz birine sorsan “uyku”…
Savaşın ortasında olan birine “barış”…
Çünkü insan en çok, eksikliğini hissettiği şeyi "hayattaki en önemli şey" sanır.
Ama ya bir gün gelir de…
Her şey yerli yerindeyse?
Aç değilsen, uykusuz değilsen, güvendeysen, seviliyorsan…
Her şey tamam gibi görünüyorsa?
İşte o zaman çok daha başka bir eksiklik başını kaldırır içinden!
Anlam…
Çünkü sahip olduklarınla değil, onların senin için ne ifade ettiğiyledir hayat.Bir şeyin kendisi değil, senin için ne anlama geldiğidir asıl belirleyici olan.
Ben de artık biliyorum ki, o lise yıllarında “aile” dediğim şeyin içi hep anlamla doluydu.Bir sofranın sıcaklığı, bir annenin dokunuşu, bir babanın sessiz güveni…
Hepsi bana anlam veriyordu.
Bugün o anlamı daha bilinçli, daha derin bir yerden fark ediyorum.
Ve şimdi bu soruya cevabım daha net!
Hayattaki en önemli şey ‘Anlamdır’
Anlam olmadan başarılar da, ilişkiler de, günlük koşuşturmacalar da insanı doyurmuyor.İçinde karşılığını bulamadığın bir hayat, dışarıdan ne kadar tamam görünürse görünsün, hep bir eksiklik hissiyle yaşanıyor.
Sofi’nin Dünyası yıllar önce bana bu soruyu fısıldamıştı.Ama o zaman duymazdan gelmiştim belki.Şimdi ise içimde yankı bulan bir sese dönüştü.Ve öğrendim ki bazı kitaplar sana gençken değil, yaş aldığında anlatıyor asıl söylemek istediklerini.
Bugün sana da sormak istiyorum…
Senin için hayattaki en önemli şey ne?
Ve onun içi gerçekten dolu mu?
Çünkü günün sonunda, bütün cevaplar tek bir kelimenin etrafında dönüyor:
Hayattaki en önemli şey, sana gerçekten “anlam” veren şeydir.