İSRAFTAN DOĞAN YOK OLUŞ

Abone Ol

Tüketen toplumların en büyük sorunlarından biri olan israf, her geçen gün artmaya devam ediyor.

Birçok üründe sağlanan geri dönüşüm mantığı, bu durumun önüne bir nebze olsun geçmiş olsa da tam anlamıyla çözüm sağlıyor diyemeyiz.

İsrafın önüne birey önce kendine otokontrol sağlayarak geçebilir.

Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz kısacası hayat içerisinde kullandığımız her üründe, ihtiyacımızdan fazlasına bir milim dahi olsa el uzattığımız an israfın kapısını aralamış oluyoruz.

Neredeyse her öğün tüketilen ekmeğin israfı hafifsenemeyecek kadar fazla. Fırınlarda üretilen ekmeklerin %1.7'si satılamayarak, 1.72'si ise iade olarak geri dönerek toplamda %3.4 israf potansiyeli oluşturmaktadır. Bu ekmeklerin %1.98'i çöpe atılarak ve hayvan yemi olarak israf edilmektedir. Günlük üretilen ekmeğin 2. 44 milyon adedi, daha satılmadan üretim mekânlarında israf edilmektedir.

Modaya ayak uydurma adı altında, gardıroplarda bulunan kimi giysiler etiketi dahi sökülmeden eski sayılabiliyor.

Peki ya su? Günde kaç litre suyu ihtiyaç dışında akıtarak heba ediyoruz düşünüldü mü hiç? yılda en az 12 bin 500 litre su sadece muslukların akıtması ya da sızdırması sonucu israf edildiği kabul görüyor.

Başta da söylediğim gibi bunun önüne geçmek için yapılan şeylerin basında, önce insan kendinde sorunun farkına vararak çözüm yollarını uygulamalı.

Aksi taktirde tükettiğimiz ürünlerin, yok oluşuna şahit olabiliriz.