Üniversite yıllarımda, dönemin en çok konuşulan programlarından biri vardı.
Acun Ilıcalı’nın “Ütopya” yarışması. Annem televizyon başında deli gibi izler, hiç kaçırmazdı.
Bir gün ona takıldım “Anne, acaba ben de başvursam mı?”
Gözünü ekrandan ayırmadan cevapladı “Sen biliyor musun, o yarışmaya kaç kişi başvuruyor?”
Ona rağmen içimde bir heyecan vardı. Başvurdum. Elemeleri geçtim. Ve bir gün telefon geldi!
Seçilmiştim. Ama işte o an, annem devreye girdi. “Sen okuyorsun, gidemezsin,” dedi.
Hayatımın en büyük fırsatlarından birini elimden kaçırıyormuşum gibi hissettim. O kadar üzüldüm ki…
Okula her gün ağır adımlarla gidiyordum. İçimden “işte bu fırsatı bir daha yakalayamam” diye geçiriyordum.
Tam böyle düşüncelerle boğuşurken, bir gün derse girmek üzereydim ki duvarda bir afiş gördüm!
‘TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması’
Kategorilere göz gezdirdim. Gözüm birine takıldı ‘ Radyo Drama Programı’. İçimden bir ses “İşte bu, tam sana göre. O ödül senin olacak” dedi. O an kaybolmuş umudum yeniden filizlendi.
Hiç vakit kaybetmeden kolları sıvadım. Efsane bir masal programı hazırladım. Yolladım yarışmaya. Günler geçti, değerlendirme süreci bitti. Bir telefon çaldı “Finale kaldınız, Ankara’ya bekliyoruz.”
Ortağım Erhan’la birlikte yola çıktık. İçimizde tatlı bir telaş, gözümüzde parlayan bir umut…
Ve o gün geldi…
Ödülü aldık. Hayatımın en değerli birkaç ayı başladı orada.
Kazandığımız ödül yalnızca para ödülü ve kupa değildi. Ankara ve İstanbul stüdyolarında staj hakkı kazandık. Mesleğin en kıymetli isimlerinden bire bir ders alma şansı yakaladık. Yıllardır ekranlarda hayranlıkla izlediğimiz kişilerle aynı masada oturduk, onların mesleki inceliklerini dinledik. İletişim fakültesinde öğrendiğim teorik bilgilerin ötesinde, hayatın içinden bir okuldu bu.
Şimdi dönüp baktığımda şunu anlıyorum!
Bir şey size nasip değilse, üzülmeyin. Çünkü onun yerine çok daha güzeli, çok daha size ait olanı mutlaka gelir. Belki o gün “Ütopya”ya gitsem bambaşka bir yolum olacaktı. Ama gitmedim. Ve iyi ki gitmedim. Çünkü mesleğimde kendimi var eden, hala yolumu aydınlatan ışığı TRT’nin o yarışmasında buldum.
Bugün işimi o günlerde öğrendiklerimle sürdürüyorum. Evet, başarmanın gururunu ilk kez orada havaya kaldırdım. Ama asıl kazancım, yolun bana öğrettiği şu oldu:
Nasip olmayan, aslında seni daha doğru olana hazırlıyordur.