ÖĞRENME DE UNUTMA DA KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR…

Abone Ol

Unutma normal hayatın bir parçası, unutkanlık ise hastalık belirtisi olabilir

Unutma ve unutkanlık arasında belirgin ve önemli farklılıklar bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, unutmanın tıpkı öğrenme gibi doğal ve fizyolojik bir işlev olduğunu vurguluyor. Unutmanın normal hayatımızın bir parçası olduğunu, kişilik yapısına göre öğrenme ve unutmanın kişilere göre farklılık gösterebildiğine dikkat çeken uzmanlar, 4 tip unutkanlığın olduğunu belirtiyor.  

Unutma, doğal bir olay ve hayatın parçası

Unutma ve unutkanlık arasındaki farkın belirgin hale getirilmesi çok önemli. Bozukluğa unutkanlık diyebilmek için öncelikle unutma dediğimiz olayı bundan farklılaştırmak gerekiyor. Unutma dediğimiz olay, öğrenme gibi doğal, fizyolojik bir işlev kabul ediliyor. Unutma normal hayatımızın bir parçasıdır.

Beyin yeni öğrenilenlere yer açıyor

Unutmanın iki özelliği vardır. Bunlardan bir tanesi geçicilik özelliğidir. Zaman içinde bazı bilgilerin unutulmasıdır. Hepimizin başına gelen bir şeydir. Bu durumun iyi bir anlamı bile olabilir, beyin bu yolla kullanılmayan bilgilerin unutulması yoluyla yeni öğrenilenlere yer açıyor olabilir. İkincisi de dalgınlık faktörüdür. Bu kişiye göre çok değişken olabilen faktördür. Öğrenilen bazı bilgilere yeterince önem vermemekten kaynaklanabilir. Hepimiz bilmekten ve yapmaktan hoşlandığımız bilgileri daha kolay zorunlu tutulduğumuz ve empatik ilişki kuramadığımız şeyleri daha zor öğreniriz. Ayrıca hepimizin  zekası farklı türdendir. Kimi insanlar matematiksel-mantıksal bilgiyi daha kolay öğrenirken kimimiz bize duygu uyandıran bilgileri kimimiz ise jest ve mimiklerle ilgili ifadeleri daha kolay öğreniriz. Herkesin öğrenme biçimi ve hızı farklı olduğu için unuttuğu konular da farklıdır. Kimimiz isimleri kimimiz yüzleri kimimiz beceri gerektiren hareketleri daha kolay unuturuz. Hepimizin farklı bir kişilik yapısı vardır ve bu kişilik yapısı öğrenmeyle ve unutmayla ilgili farklı biçimler doğurur. Obsesif kişiler daha kolay öğrenir ve zor unuturken depresif mizaca sahip kişiler daha zor öğrenir daha kolay unutur. Unutma dediğimiz olaya eşlik eden bu özelliklere eşlik eden tıbbi bir belirti genellikle yoktur. Eskiden bu unutma biçimlerine iyi huylu unutkanlık adı veriliyordu.

Unutkanlığın ise “unutmanın tekrar eden ve dikkati çeken bir davranış biçimi” olarak ortaya çıktığını bilmeliyiz. Bu durum kişinin kendisinin de dikkatini çekebilir, çevresinin de dikkatini çekebilir. Çok önemli bir özellik, kişinin unuttuğunu unutması ve aynı bilgileri tekrar etmesi veya kendine söylenen sözleri duymamış gibi algılaması ve bu bilgilerin tekrarı sırasında da yeni bilgi gibi, yeni duyuyor gibi bunu algılamasıdır.

Unutkanlığa eşlik edebilirler

Unutma ve unutkanlığın her zaman net biçimde ayrılmayabilir. Önerilen ölçütler dışında insan faktörü devreye girebilir. Bu durumda unutkanlık olduğu halde bunun unutma olduğunu söyleyen hastalar, yakınları ve doktorlar olabildiği gibi; unutma olduğu halde bunun unutkanlık olduğunu söyleyen kişiler, yakınları ve doktorlar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla doktora unutma ya da unutkanlık nedeniyle getirilen kişi ısrarla ‘Bunlar bende hiç yok’ ya da ‘Ben de herkes gibi unutuyorum’ diyebilir. Unutma – unutkanlık belirginliği olmayan bir kişi ısrarla ‘Ben çok unutuyorum ya da bende Alzheimer var’ diyebilir.

4 tip unutkanlık var

Araştırmalarda 4 tip ayırt edilmiştir. Bunlar; Sağlıklı unutma dediğimiz 60 yaş ve üzerinde artan normal bir unutma ve unutkanlık profili; Metabolik, dahili, damarsal faktörler eşliğinde ortaya çıkan, erken beyin yaşlanmasının neden olduğu profil; Erken beyin yaşlanmasının neden olduğu unutkanlık (ki bu 30-40 yaşlarından itibaren başlayabilir) profili; Genetik, gelişimsel faktörlerle beraber oluşan ve tüm yaşam boyu etkisi hissedilebilen unutkanlık profili olabilir (ki bu 10-20 yaş gibi çok erken yaşlarda kendini belli edebilir) ve erişkinlikte oluşan travma enfeksiyon gibi nedenlerle hızlanmış bir unutkanlık profili olabilir.

Unutma ve unutkanlık ayrımında veri tabanı analizleri önemli

Veri tabanlı düşünmeyi önplana almamız gerekiyor. Bize gelen hastalar ve yakınlarından görüyoruz ki unutkanlık ya da unutma hastasını gören hekimlerin çoğu, sonucu bildiğini düşünmek eğilimine bağlı olarak görüş belirtiyor, karar veriyor ve reçete yazıyor. Buna karşılık veri tabanlı düşünme yolunu seçen hekimler de var. Onları da yaptıkları tetkiklerden ve dosya içeriğinden anlıyoruz. Veri tabanlı yaklaşım içinde nörolojik ve psikiyatrik muayeneler, biyokimyasal analizler, yapısal veri tabanı için Kranyal MR, elektromanyetik veri tabanı için bilgisayarlı EEG (qEEG), işlevsel veri tabanı için Nöropsikolojik Testler (NPT), genetik veri tabanı için kan ve Beyin-Omurilik Sıvısı (BOS) analizleri yapılıyor.

Veri tabanlı düşünme yöntemleri, periyodik denetim sağlar

Veri tabanlı düşünme yönteminin, unutma şüphesinde yaş ve eğitim kontrollü yapısal ve işlevsel normları ortaya koyar. Veri tabanlı düşünme yöntemi, normal unutma profilinin periyodik denetmini sağlar. Unutkanlık şüphesinde ise unutkanlık davranışının ve eşlik eden bulguların nörolojik, psikiyatrik ve diğer tıbbi nedenlerini ve evre bilgilerini ortaya koyar. Unutkanlık profillerinin periyodik denetmini sağlar” diye konuştu. Günümüzün önemli bir sağlık problemi olan Alzheimer Hastalığı’nın müdahalesiz ilerleyici evrelere gelmesinde veri tabanlı yaklaşımın kullanılmaması önemli bir etkendir. Buna karşın, hastalığın erken tanısı için tek bilimsel ve doğru yaklaşım veri tabanı analizine dayanan Beyin Taramaları (Beyin Check-up) nın yapılmasıdır.