İnsanoğlunun sürekli hayra rağbet için teşvike, şerden de uzaklaştırılmaya ihtiyacı vardır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’ Bir işten boşalınca hemen başka bir işe yönel ve Allah’a rağbet et” emri dünya ilgisinin ardından hemen Hakk’a yönelmenin sorumluluğuna işaret etmektedir. Üç ayların başlamasıyla birlikte
Müslümanlar dünya meşgalelerinin gönüllerini kirletmiş olması ihtimaline binaen yeniden Allah’a yönelişe koyulurlar. İnsanoğlu nihai dönüşün Allah’a âid olduğunu, varılacak ve sığınılacak yerin sadece o olduğunu bilirlerse yönelişlerini sürekli tazelerler.
Üç aylar, Müslümanların geçmiş muhasebesi yaparak ibadetlere yoğunlaştıracağı, günahlardan temizlenip arındığı, aralarında sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın hazzını yaşadıkları önemli zaman dilimleridir. Mü’minler, diğer aylara göre bu aylarda namazlarına daha fazla dikkat etmekte, nafile, keffâret ve kaza şeklinde oruç tutmaya özen göstermekte, zikirlerini fazlalaştırmakta, dualarını çoğaltmakta, Kur’an tilâvetini artırmakta, tevbelerini tazeleyerek nefis muhasebesi yapmaktadırlar.
Câhiliye devrinde bile bu ayda kılıçlar kınına sokulur, kanlı ihtiraslara sükûnet örtüsü çekilirdi. İslâmiyet döneminde Receb ayına gösterilen bu hürmet ve tâzim devâm etti. Receb ayının ilk Cuma gecesi Regâib ve 27. gecesi Semâvâta urûc/yükseliş Mîrâc olmak üzere şereflendirildi.
Enes b. Mâlik’ten bir rivayete göre Peygamberimiz (s.a.) Receb ayı girdiğinde şöyle dua ederdi: “Ey Allahım! Receb ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”
Recep, Şâban ve Ramazan… Regaib, Mîrac ve Berat Müslüman, bu feyiz ve nur aylarında kesif bir kulluk ortamına hazırlanıyor. Bu manevî yükselişin en hızlı seyrettiği, bütün müminleri bahar tazeliği ile saran mevsim, üç aylardır.
Dostlar: Üç ayların gelişiyle ibadet dünyasını zenginleştiren, oruç ve benzeri nafile ibadetlerle manevî yükselişi sağlamaya çalışan mü’min, böyle içerisinde bin aydan daha hayırlı kadir gecesi olan Ramazan ayına ulaşmaktadır.
Regâib ile başlayan üç aylar Ramazan’a hazırlık ve yoğunlaşma zamanıdır. Bu hazırlıkların bir bölümü maddi, diğer bölümü ise manevi hazırlıktır. Maddi hazırlıkta Ramazan için yapılan her türlü fiziki ortam ve gıda ile ilgili hazırlıklar söz konusudur. Manevi hazırlıkta ise Müslümanın Ramazan iklimine psikolojik olarak hazırlanmasıdır.
Mübarek üç aylar içinde kutlanan gecelerimizde her mümin, içinden yükselen şu sesi cevaplamakla işe başlamalıdır:
– Ben neyim?
– Niçin bu âleme gönderildim?
– Yaratılış gayem nedir?
– İnsan, sınırlı süreyi doldurunca niçin bu âlemi terk eder ve nereye gider?
– Günah nedir?
– Sevap nedir?
– Tevbe nedir ve nasıl yapılır?
-Güzel kitabımız Kur’an bizlere neler emrediyor?
– Okunduğu zaman bile insanın gönlüne inşirah veren bu ses nedir?
– Seslerdeki mânânın kaynağı neresidir?
– Gönüller susadığı zaman niçin Kur’an’a yöneliyor?
-Kuran bize ne diyor..
Üç aylar muhasebe zamanıdır.
Üç aylar, kendimizi denetleme, değerlendirme bakımından çok önemlidir.
Bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yapıp, geleceğe hazırlıklı olmanın tedbirlerim almalı ve sormalıyız:
– Allah’ı seviyorum diyoruz kulluk vazifeni yapabiliyor muyuz?
– Peygamberi seviyorum diyoruz onun sünnetine uygun yaşayabiliyor muyuz?
– Kitabım Kur’an’dır diyoruz onun emirlerine sarılıp yasaklarından kaçınıyor muyuz?
– Allah’ın nimetlerini yiyoruz şükrünü edâ edebiliyor muyuz?
– Cennet haktır diyoruz ve inanıyoruz Ona lâyık ne amelimiz var?
– Cehennemden kurtulmak için kötülüklerden uzak durabiliyor muyuz?
– Ölümün hak olduğunda da şüphen yok. ölümden sonraki hayata hazırlığımız ve gayretimiz var mı?
– Kendi suçlarını düzeltmek yerine başkalarının ayıplarıyla mı uğraşıyoruz?
– Geçen yılın bu mübarek günlerinde beraber olduğumuz halde, şu anda göremediğimiz eş ,dos, akraba ve arkadaşlarımızı düşünüp kendimize çekidüzen verebiliyor muyuz ?
Allah için ne yaptık,Kaç yetimin başını okşadık,karnını doyurduk,
Evet, bütün bunları kendimize sorup bir durum değerlendirmesi yapmak, bu mübarek günlerin, gecelerin ve ayların şuuruna varmak demektir. Her an günah lekeleriyle kirlenen dudakları duaya, gönülleri dergâha yöneltmek için verilmiş olan büyük bir fırsattır. İnsanların hayat defterine hayırların kaydedilmesine, hataların affedilmesine, sevapların verilmesine vesile teşkil eden bir nimettir üç aylar.
Rabbimiz buyuruyorki;
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda gayret edin ki kurtuluşa eresiniz.( maide 35)
“Rabbinizden olan mağfirete (bağış ve nimete) ve genişliği, (içinde milyarlarca galaksi barındıran) göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; (çünkü) o, müttakiler için hazırlanmıştır.
Ve bizlerde hep beraber şu duayı yapalım”Allahım bizim için Recep ve şaban ayını mübarek eyle ve bizi Ramazana ulaştır.