Yeni yıla girerken herkesin dilinde benzer cümleler var. Daha iyi bir yıl olsun, daha adil olsun, daha umutlu olsun.
Büyük laflar bunlar.
Ama bazen insan düşünüyor!
Belki de mesele dünyayı kurtarmak değil, çevremizdeki bir öğrenciye el atmak kadar basittir. Çok değil.
Bir kişi. Sessizce, abartmadan.
Çünkü bugün öğrencilik, yalnızca derslere girmekten ibaret değil. Aynı zamanda sürekli olarak bazı şeylerden vazgeçmeyi öğrenmek demek. Önce sinema silinir. Sonra tiyatro. Kahve “gereksiz” olur. Bir arkadaşla yemek “sonra bakarız”a dönüşür. Hayat yavaş yavaş daralır. Ve kimse bunu yoksulluk diye adlandırmaz.
Ama tam da budur.
Sosyolojinin bize yıllardır söylediği bir şey var!
İnsan yalnızca ekonomik olarak değil, kültürel olarak da yoksullaşır.
Yani mesele cebin boşluğu değil sadece hayatla temasın kesilmesidir. Kültürden, ortak deneyimlerden, birlikte gülüp birlikte susulan anlardan uzak kalan insan, zamanla toplumdan da uzaklaşır. İçine kapanır. Görünmez olur.
Sosyalleşme bursu fikri tam burada anlam kazanıyor. Büyük paralar değil. Ayda bir tiyatro, bir sinema, bir kahve, bir yemek. Hepsi bu. Ama bu küçük çerçeve, bir öğrencinin hayatına “sen de buradasın” duygusunu bırakır. Bu çok şeydir.
Bir tiyatro akşamı, insanın başka hayatlara temas etmesidir. Bir film, dünyaya başka bir yerden bakmayı öğretir. Bir kahve, bazen tek başına oturup nefes almaktır, bazen biriyle uzun bir cümleyi bölmeden dinlemektir. Bir yemek ise sadece doymak değil, paylaşmaktır. Bunlar lüks değil. Bunlar insanın topluma karışma biçimleridir.
Bugün sosyal eşitsizlik, sadece gelir farklarıyla ölçülmüyor. Kimlerin dışarı çıkabildiği, kimlerin kültüre erişebildiği, kimlerin “ben de izledim” diyebildiği üzerinden de derinleşiyor. Sosyalleşemeyen genç, yalnızlaşmıyor sadece, zamanla sesi de kısılıyor. Görüşü de daralıyor. Umudu da.
Sosyalleşme bursu kimseyi zengin etmez. Ama kimseyi eksik hissettirmez.
Ve bazen adalet tam olarak budur. Hayatı yalnızca seyreden değil, içine karışabilen insanlar yetiştirmek.
Yeni yılda belki şunu yapabiliriz…
Çevremizdeki bir öğrenciye el atmak. Büyük paralarla değil. Sessizce, insani bir yerden.
Ona, sadece geçinmesini değil, yaşamasını da mümkün kılacak küçük bir alan açmak.
Çünkü bazen bir yıl, bir kahveyle başlar.
Ve bazen bir hayat, bir sinema biletiyle biraz daha katlanılır hale gelir.