Hurdacılık mesleğinin detaylarından ve bilinmeyen güzelliklerinden bahseden Akın Orhan, “13 yıldır bu meslekteyim. Ordu dışında uzun yıllar yaşadım, Ordu’ya geldiğimde buranın maddi boyutu da kısıtlıydı, düşük sermaye ile yapabileceğim işleri araştırdım ve böyle bir iş karşıma çıktı. O zaman Ordu’da 23 tane kayıtlı hurdacı vardı 24’üncü ben olmaya karar verdim. Küçükten başlayarak bir eleman ile bu işe kalkıştık. Şu anda 18 eleman ile birlikte Ordu’nun yüzde 60’ına hizmet veriyoruz. Güzel ve zevkli bir meslek, maddi boyutundan önce manevi boyutu olan bir meslek. Hurdanın içinden ummadığın daha önce görmediğin enteresan şeyler çıkabiliyor. Karşılaştığımız eşya yaşanmışlık hissi veriyor ve bu da mutlu ediyor” açıklamasında bulundu.

ÇÖP SANIP ATMAYIN, EV BÜTÇENİZE KATKI SAĞLAYIN

Yaşanan hava olayları, iklimsel sıkıntılar, kuraklıklar gibi nedenlerden dolayı insanların geri dönüşüm konusunda bilinçlendiğini söyleyen Orhan, “İnsanlar kışın açan güneş, yazın oluşan selleri gördükleri için, artık bilinçlendi. Bu nedenle geri dönüşüme daha çok önem veriyorlar. Eskiden her şey köylerde derelere, evlerde çöplere atılırdı ama şu an aynı durum söz konusu değil. Şimdiki toplum daha bilinçli ve kullanmadığı eşyaları, plastik, metal atıkları geri dönüşüme atıyor. Bu dönüşüm malzemelerini biriktiren insanlar bizleri arıyor. Biz de araçla giderek vatandaştan, evlerinde biriktirdikleri ürünleri ücretleri karşılığında teslim alıyoruz” şeklinde konuştu.

Biz geri dönüşümün başlangıç noktasıyız diyen Orhan, “İşlem asıl burada başlıyor, Metali, plastiği kendi bünyesinde çok sayıda çeşide ayırıyoruz. Evlerde kullanılan her şeye plastik diyoruz ama burada kütle yapılarına göre hepsini ayırıyoruz. Ayrılan ürünleri makineler sayesinde çapak haline getiriyoruz. Biz ilk adımıyız bizden sonra iki üç adım daha işlem devam ediyor. Çapak dediğimiz geri dönüşümler imalathanelere giderek, günlük hayatımızda kullandığımız eşyalar olarak geri kazandırılıyor” ifadesinde bulundu.

MANEVİ HAZİNE

Gelen hurdalar arasında antika diyebileceği eşyalar ile karşılaşmanın mutluluğundan bahseden Orhan, “İşin en güzel noktası orası. Hiç ummadığın beklemediğin anda küçücük bir şey çıkıyor ve bunun tarifsiz mutluluğu oluyor. Çöp diye atılan eşyanın, maddi değeri olmasa da manevi değerinin çok yüksek olduğunu fark edebiliyoruz. En sık karşılaştığımız el işlemeli bakır eşyalar. Bunun yanı sıra yağdanlık denilen, eskiden kullanılan çok güzel gaz lambaları, eski tüfekler, mühürler, plaklar, teypler gibi çok sayıda antika değeri taşıyan ürünlerle karşılaştım. Çocukluğumda gördüğüm şeyi 50 yaşıma geldiğimde tekrar görünce, kendimi o yıllara gitmiş gibi hissediyorum. Bu durum ayrı bir zevk veriyor, o yılları yaşadığını hissettiriyor insana” dedi.

Hurdadan çıkan eşyaları kendisine ait olan kafede sergilediğini ve ilgi yoğunluğunun olduğunu söyleyen Orhan, “İhtiyacı olan veya hobi olarak uğraşan kimi insanlar yeni şeyler almak yerine hurdacılara gidip kullanabileceği ürünleri alarak tamirini yapıyor ve kullanılır hale getiriyor. Bu durum mesleğin güzel yanlarından birisi. Mesleğe başladığımdan bu yana bulduğum tüm ürünleri kendi kafemde bir köşe ayırarak sergiliyorum. İnsanlar hurda olarak atıyor ama kafede gördükleri zaman ilgi duyarak bakıyorlar” şeklinde açıkladı. Haber: Yeşim Durkut