Hafta başı öğretmenler günüydü. Yapılan etkinlik ve kutlamalara bakınca, eğitim-öğretim konusundaki onca iddiâ, değişiklikler ve söylemlere rağmen buz dağının bütün soğukluğuyla ruhları kışa, emekleri boşa çıkarmaya, ümit çiçeklerimizi kâlbinden vurmaya, meçhullere doğru savurmaya, özünü köreltmeye, fıtratını alabildiğince bozmaya devam ettiğini görmek çok üzücüydü.
MEHMETLER BURADA, GAYRETLER NEREDE?
Gün öğretmenler günü. Ama, bırakın âyeti-hadîsi, cihânın en büyük öğretmeni, ins ü cânnın Peygâmberi Efendimiz Hz. Muhammed SAV'in adının dahî geçmemiş olması, emekliliğimizin üzerinden geçen 20 yıl içerisinde, -eğitim kadroları neredeyse baştan aşağıya ilâhiyâtçılarla dolu olmasına rağmen- îtikâdî hassâsiyet ve irfânî gayret noktasında hiçbir hamle belirtisinin tezâhür etmemiş olması, pırıl pırıl yavruların fıtratlarındaki temizliğin oluruna bırakılarak kirliliklerin tesirine terk edilmesi oldukça dikkât çekici ve de Hak katındaki sorumluluk noktasında fevkâlâde düşündürücüydü.
LÜLEBURGAZ'DAN ORDU'YA
İşte o zaman, yaklaşık yarım asır önce Lüleburgaz'dayken yazdığımız, Ordu'da dereceye giren bu şiirimiz geldi aklımıza. Google'da bulduk, 3 sene önce, ilk yayınlandığı yerden tekrar paylaşıyoruz. Okuyunca niçin böyle yaptığımızın anlaşılacağından emîniz; buyrun:
* * * * NE GÜZEL MESLEĞİN! * * * *
Parmağım havada sözüm var senin için
Bir harf öğrettiklerin kulundur öğretmenim…
Böyle inanırız, böyle söyleriz;
Rûha tad dilde balındır öğretmenim…

Toprağımız susuz, iklimler kurak
Öğrenme isteği bilmez dur-durak
Ülke baştan başa olsa da çorak
Onu yeşertecek elindir öğretmenim…

Her zaman her yerde öndesin önde
Milletin acı, tatlı gününde
Bayrak sevinir, seni her gördüğünde
Ona renk katan, yüzde alındır öğretmenim…

Sevmek ne güzel, kavga yok dersin
Biz gülüyorsak sen de gülersin
Bahar rüzgârları gibi esersin
Güldüren yüzümüzü gülündür öğretmenim…

Çok yönlü rüzgârlar bağa dert olmuş
Bâzen, esişleri gâyet sert olmuş
Çelik göğüslerin mertçe set olmuş
Memleket eserin, malındır öğretmenim…

Uzağında olanlar ilgi istiyor
Yakınındakiler bilgi istiyor
Kitap-defter, kalem; silgi istiyor
Kâlbimizdeki ateş külündür öğretmenim…

Ne güzel mesleğin; peygâmberler mesleği
Âlimler, ermişler, önderler mesleği
Çağdan çağa gelen enderler mesleği
Yücelerden geçer, yolundur öğretmenim…
(29.04.1982 02.30 Lüleburgaz)
DEVÂM DERDE, ÂDETÂ DEMİR PERDE!
Değerli dostlar; umarız beğenmişsinizdir. Geçen gün hasbel'kader katıldığımız, kuru söylemlerden öte geçmeyen, alışılmış, kalıplaşmış, tahmin edeceğiniz niteliksizlik ve sevimsizlikte, oldukça dogmatik ve de ruhsuz, soğuk, demir perde gerisi muhtevâlı programda -ben okumasam da- biri okusaydı bu şiiri yazar da benzerlerinden ruhlu bir tâbesini keşke dedim.
BU ŞİİR YA DA EMSÂLLERİ
O zaman hiç olmazsa, bu şiir veyâ emsâllerindeki irfan coğrafyası içerisinde buzullar eriyip bahar mevsiminin sıcaklığını hissedebilirdiniz. Bilmem, siz de mi böyle düşünüyorsunuz?!
İNŞÂLLÂH BİR DAHAKİ SEFERE
İnşâllâh gelecek sefere bir şekilde okumaya ya da okutmaya çalışırız diyor, tüm öğretmenlerimize selâm ederek, ölenlere rahmet, kalanlara din-îman selâmeti ve sıhhat-âfiyetler üzere sevdikleriyle berâber bereketli günler ve hayırlı, uzun ömürler dileyerek sözü bağlıyor,
GAZZE, D. TÜRKİSTAN, SÛRİYE, SÛDAN
başta Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Sûriye ve Sûdan olmak üzere tüm mazlumların tez zamanda kurtuluşlarını göstermesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, yine görüşebilmek ümîdiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz değerli dostlar, sevgili gençler wes’selâm…