Çölyak hastalığı, buğday, arpa, çavdar gibi tahıl ürünlerinde bulunan glütene karşı, vücudun verdiği alerjik bir reaksiyon olmasının yanı sıra ince bağırsak hastalığı olarak da tanımlanabiliyor.

Ordu’da, özel klinik sahibi Diyetisyen Furkan Tunç, hastalığın içeriğine dair yapmış olduğu açıklamalarda; hastalığın belirtileri, çeşitleri ve tedavi süreci gibi önemli bilgilendirmelerde bulundu.

Bu hastalığın ortaya çıkmasında genellikle, genetik faktörler ve düzensiz beslenmenin başrol aldığını ifade eden Diyetisyen Furkan Tunç, “Bazen bir ameliyat, hamilelik, doğum, viral enfeksiyon, şiddetli duygusal stres gibi nedenlerde çölyak hastalığının ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir.” açıklamasında bulundu.

Çölyak hastalığının belirtilerinin kişiden kişiye göre değişiklik gösterebileceğinin altını çizen Furkan Tunç, bu belirtileri genel başlıklar altında şu ifadelerle değerlendirdi;
“Kronik ishal ki bu en çok rastlanan belirtilerden biridir. Kilo kaybı, karında şişkinlik ve gaz, karın ağrısı kansızlık buna bağlı yorgunluk, göz kuruluğu, bulantı, kusma, büyüme geriliği boy kısalığı, kemik eklem ağrısı, kabızlık, demir eksikliği, karaciğer ve safra yolları hastalıklıları, depresyon anksiyete, ellerde ve ayaklarda karıncalanma, ağız içinde yaralar, kadınlarda adet düzensizliği, kısırlık veya tekrarlayan düşük, ciltte kaşıntılı deri döküntüsü gibi belirtileri olabilir.

Çölyak hastalığımız olup olmadığını fark etmek için iyi bir öğün takibi ve bu konu hakkında bilinçli olmak bizim için önem teşkil etmektedir.”

Hastalığın çeşitlerini, semptomların görülme şiddetine ve yaşa göre değerlendiren Tunç, Çölyak hastalığını 5 farklı başlık altında değerlendirdi;
 

Klasik Çölyak
Genelde 6 ila 24 aylık bebeklerin glüten içeren gıdalarla beslenmesi sonucu ortaya çıkar. Karında şişlik, ishal, kusma, adale zayıflığı, iştahsızlık, büyüme problemleri, dikkat bozukluğu gibi belirtiler görülür.

Atipik Çölyak
Bu tip çölyak 5-6 yaş üstü çocuklarda ve erişkinlerde görülür. Genelde semptomlar oldukça hafif seyreder. Boy kısalığı, demir eksikliği, diş minesi defektleri, karın ağrısı, kusma, karaciğer enzimlerinde yükselme ve kabızlık gibi birbirinden farklı çölyak hastalığı belirtileri gösterir. Tipik olmayan belirtiler nedeniyle huzursuz bağırsak sendromuyla karıştırılabilir. Bu sebeple tespiti oldukça zordur.
Açıklanamayan B12 vitamini ve folik asit eksikliği gibi belirtiler ve serum albümin düzeyinin düşmesi durumunda da atipik çölyak hastalığından şüphelenilmesi gerekir.

Sessiz Çölyak
Bu hastalık, bir tarama sırasında tesadüfen ortaya çıktığında ona sessiz çölyak adı verilir. Çünkü hastalarda herhangi bir semptom görülmez.

Potansiyel Çölyak
Çölyak teşhisi alan bireylerin aileleri, risk altında oldukları için "Potansiyel çölyak hastalığı nasıl anlaşılır?" sorusunun cevabını merak edebilir. Böyle durumlarda mutlaka onlara da tarama testleri yapılır. Testler sonuçlandığında herhangi bir şikâyeti bulunmayan bazı kişilerin değerleri pozitif çıksa da ince bağırsak biyopsileri normaldir veya çok küçük oranda değişim gözlenir. Bu tip durumlarda her ihtimale karşı diyetlerini de bu riski göz önünde bulundurarak takip etmemiz önemlidir.

Non-çölyak Glüten Hassasiyeti
Glüteni tolere edemeyen ancak kanında çölyak hastalığına özgü antikorlar bulunmayan bireylerin yaşadığı durum, non-çölyak glüten hassasiyetidir. Bu kişilerin ince bağırsaklarında da tahribat gözlenmez.

Toplumun yaklaşık %20'sinde gözlemlenen bu hastalık hafif seyreder. Baş ağrısı, konsantrasyon bozuklukları, eklem ve bacak ağrılarıyla parmaklarda uyuşma hissi meydana gelebilir. Bunun yanında şişkinlik ve gaz, kabızlık, kilo kaybı veya fazla kilo alımı, reflü, aft, kronik yorgunluk, kansızlık ve demir eksikliği gibi çok çeşitli semptomlara neden olabilir.

Glüten tüketiminden günler sonra dahi ortaya çıkabilen bu belirtilerin teşhisi için direkt olarak yapılan bir test bulunmaz. Çölyak ve diğer hastalıklar ihtimal dışı olduğu taktirde teşhis edilebilir.

Diyetisyen Furkan Tunç, Çölyak hastalığının diyet dışında bir tedavisinin olmadığını belirterek, bireyin bu süreçte tedavi için uygulaması gerektiği hususlara; “Çölyak hastalığının maalesef ki diyet dışında herhangi bir tedavisi bulunmamaktadır. Kişinin hayatı boyunca buğday arpa çavdar yulaf gibi gluten içeren gıdalardan uzak bir beslenme alışkanlığı elde ederek bu durumun önüne geçmesi gerekir. Gluten genel olarak bir çok besin maddesinin market ürünlerinin de içinde bulunduğu için özellikle alınan ürünlerin ve besin maddelerinin içeriklerine dikkat edilmesi gerekir. Diyete başlanılmasıyla birlikte 24 saat içerisinde klinik bulgular düzelir, iştah açılır, birkaç ayda kilo alımı sağlanır, 3-14 gün içinde bağırsak mukozasındaki hasarın ilerlemesi önlenir ve çocuklarda 3-6 ay, yetişkinlerde 1-2 yıl sürede tamamen iyileşmesi ve besinlerin emiliminin başlaması gerçekleşir.” şeklinde belirtti.

Glüten İçeren Besin Maddeleri 
Glüten içeren besin maddelerini sıralayan Furkan Tunç, beslenme sırasında dikkat edilmesi gerekilenlere değinerek bu gıda maddelerine dair şu açıklamalarda bulundu;
“Ekmek simit lavaş gibi hamur ürünlerinde, kek pasta ürünlerinde malt içeren yiyecek ve içeceklerde, işlenmiş et, cips ve patates kızartmasında, Kuruyemişlerde, Bulgur, kuskus ven makarnalarda, Salata soslarında gluten bulunur. Burdan yola çıkarak diyetimizde tüketmememiz gereken besinler Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi hububat ve işlenmiş bazı ürünler, Galeta unu ile kızartılmış tavuk, balık gibi et ürünleri, Malt kullanılan içecekler, Gluten içeren hazır çorbalar, köfte, pane harçları gibi hazır çeşniler, Sirke, çikolata, puding, sakız, ketçap, mayonez, dondurma gibi gıdaların gluten içerenleri, Tuzlu, soslu kuruyemişler, glutenle yapıştırıldığı için yasaktır. Ancak bunların glutenle işlem görmemiş hali, gluten içermeyen kuruyemişler serbesttir.
Bunlara haricen gluten içermeyen besin içeriklerimiz gluten içerenlere oranla daha fazla ve daha sağlıklı ürünlerdir. Bunlarda;
Tüm sebzeler, Tüm meyveler, Tüm bakliyatlar, Tüm katkısız katı ve sıvı yağlar, Yumurta, Bal, reçel, Zeytin, et, balık, tavuk, (bu ürünler katkılı olmadıkları gibi daha önce unla kızartılmış bir yağda kızartılıp işleme tabi tutulmamalıdır), una batırılmamış konserve çeşitleri, Mısır, pirinç, patates gibi besinler ile birlikte unları, Kestane unu, nohut unu, soya unu, üzüm çekirdeği unu, Evde çekilmiş güvenli baharatlar bizim gönül rahatlığıyla diyetimize ekleyebileceğimiz ürünlerdir.

Bunların haricinde yulaf tüketilebilir ama içine istemeden de olsa buğday parçacıkları karışabileceğinden erken dönemlerde tüketilmemesi önerilir. Normal un yerine pirinç ya da mısır unu tüketilebilir. Aynı zamanda çölyak hastalarında laktoz intoleransıyla çok sık karşılaşırız. Bunun için süt ve süt ürünlerin çok fazla tüketilmemesini isteriz. Glütensiz ürünler satın alırken mutlaka içindekiler bölümü okunmalıdır. Glütensiz ibaresi bulunan ürünlerdeki kabul edilebilir glüten miktarı 100ppm altında olması gerekir. Gluten sadece besinlerde de bulunmaz bazı ilaçlarda bitkisel besin takviyeleri, Rujlar ve bazı makyaj ürünleri, Diş macunu ve gargaralar, Oyun hamurları, Zarf tutkalı gibi ürünlerde de bulunabilir. Eser miktarda glüten dahi hastalığımızı olumsuz etkileyebileceği için çok dikkatli seçimler yapmak çölyak hastalığımızı engelleyebilmek için çok önemlidir.
Tabi ki bunlara ek olarak sağlıklı beslenmek, öğün saatlerine dikkat etmek, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek herkes için her hastalıkta olduğu gibi çölyak hastaları içinde elzemdir.” 
 

Muhabir: Yeşim Durkut