Ordu’nun Perşembe ilçesine bağlı Okçulu Mahallesi’nde, Karadeniz’in az sayıdaki kadın balıkçıları, sabahın ilk ışıklarıyla değil, gecenin karanlığıyla ekmek mücadelesine başlıyor. 1950’li yıllardan bu yana süren bu gelenekte kadınlar, eşleriyle birlikte balıkçı teknelerine binip ağ atıyor, denizden ekmeklerini çıkarıyor.
Yaklaşık 70 yıldır devam eden bu gelenek, bölge kadınlarının azmini simgeliyor. Bugün sayıları 20 civarında kalan kadın balıkçılar, hem aile bütçesine katkı sağlıyor hem de zorluklara rağmen bu mesleği yaşatmaya çalışıyor.
Karadeniz’in dalgalarıyla mücadele eden bu kadınlar, sabah olmadan mezgit avına çıkıyor, gün doğmadan yeniden kıyıya dönüyor.
“Geceleri Zor Ama Ekmek Parası İçin Denize Açılıyoruz”
Yaklaşık 25 yıldır eşiyle birlikte balıkçılık yapan 2 çocuk annesi Havagül Arslan, gecenin zorlu şartlarına rağmen pes etmiyor:
“Saat 03.00 gibi denize açılıyoruz, sabah 07.00’de geri dönüyoruz. Ağ atıyoruz, çekiyoruz, balıkları ayıklıyoruz. Şu sıralar palamut yok, o yüzden mezgit avlıyoruz. Geceleri çok yorucu ama ekmek parası için denize açılıyoruz.”
“Eşim En Büyük Destekçim”
Balıkçı Mehmet Arslan, hayatlarının büyük kısmının denizde geçtiğini ve en büyük destekçisinin eşi olduğunu söylüyor:
“Her işi birlikte yapıyoruz. Denize beraber açılıp sabah dönüyoruz, ağ atıp balık topluyoruz. O olmasa bu işi bu kadar uzun süre sürdüremezdim.”
Kıyıdaki Emek: “Soğukta Ellerimiz Tutmuyor Ama Devam Ediyoruz”
Denize açılmayan ama eşine kıyıda destek olan Bahar Demir ise sabahın erken saatlerinde sahilde oluyor:
“Çocukları okula hazırlayıp saat 06.00 gibi buraya geliyorum. Ağ temizliyoruz, balıkları ayıklıyoruz. Soğukta ellerimiz bazen donuyor ama herkes ekmeğinin peşinde.”
“Kadınlar Olmasa Bu İş Yürümez”
Balıkçı Murat Demir, eşinin desteğinin her şeyden önemli olduğunu vurguluyor:
“Biz denize çıkıyoruz, eşim hem çocuklarla ilgileniyor hem de sabah buraya gelip bize yardım ediyor. Balıkçılık zor ama dayanışmayla ayakta duruyoruz.”





