Ordu'nun topraklarında kök salan bir hayat, uzak diyarlara uzanan bir yolculuğa dönüştü. Futbol sahalarında başlayan serüven, zamanla siyasetin sıcak gündemine dahil oldu. Bu yolculuğun kahramanı hem bireysel başarılarıyla hem de topluma duyduğu sorumlulukla öne çıkan bir isim; Sefa Yüce

 Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz samimi söyleşi, yolculuğunun dönüm noktalarını ve gelecek hedeflerini bizimle paylaşıyor. İşte, Sefa Yüce'nin muhteşem ve samimi cevaplarıyla dolu bu özel söyleşi!

Soru: Merhaba Sefa Bey, öncelikle zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

S.Y: Tabii, ben Sefa Yüce. 1975 yılında Almanya’da doğdum. Ailem, ilk göç dalgasıyla Almanya’ya gitmiş olan Türklerden. Ancak ben doğduktan hemen sonra ailem Ordu’ya geri döndü. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Ordu’da tamamladım. Sonrasında ise sekiz yıl boyunca profesyonel futbol oynadım. Hayatımın aşkını buldum ve üç harika çocuğun babası oldum. Ordu sevdalısı bir adamım. Ordu benim için sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı, büyüdüğüm ve ailemi kurduğum yer. Ama bazı sebeplerle evlendikten sonra Almanya'ya taşındım. Bu süreçte yurtdışında yaşamam, farklı deneyimler edinmemi sağladı. Toplumsal sorunlara duyarlılığımı ve siyasete olan ilgimi artırdı ve bu alanda daha etkin olmaya karar verdim.

Soru: Yurt dışına geri dönüş ve sonrası sizin için siyasi kariyerin başlaması mı oldu?

S.Y: Evet, gerçekten hayatımın önemli bir dönemi oldu. Hayatımın kadınıyla çocukluk aşkımla evlendim ve hayatımın yönü olumlu bir şekilde değişti. Evlendikten sonra Almanya’ya taşındık ve bu değişikliklerin başlangıcı oldu. Aslında, o zamana kadar siyasetle çok fazla ilgilenmiyordum. Ancak Almanya'ya taşındıktan sonra sivil toplum kuruluşlarında aktif rol aldım ve memleket hasretiyle içimde bir şeyler değişmeye başladı. 2000 yılında Almanya'ya gittiğimde sivil toplum kuruluşu başkanlığı yapmaya başladım ve bu süreç beni siyasetin içine doğru çekti. 2014 yılında aktif siyasete atıldım ve milletvekilliği aday adaylığı ile başladığım siyasi serüvenim hala devam ediyor. Bu süreci bir hizmet yolculuğu olarak görüyorum ve memleketime hizmet etmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya kararlıyım.

‘’GURBET BENDEN 24 YILIMI ÇALDI!’’

Soru: Peki yurt dışında yaşamanın zorluk ve kolaylıkları nelerdir?

S.Y: Yurt dışında yaşamak, hem zorlukları hem de kolaylıklarıyla dolu bir deneyim. Öncelikle, yurtdışı yaşamı bize birçok değerli şey kazandırdı. Disiplini öğretti, azimli bir şekilde çalışmayı ve hedeflere odaklanmayı öğretti. Toplumsal sevgi ve dayanışma duygularını güçlendirdi ve kurallara uymanın güzel sonuçlar doğurabileceğini gösterdi. Ancak, aynı zamanda yurtdışında yaşamak bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Gurbet benden 24 yılımı çaldı! (hüzünlü) Mesela, sevdiklerimizden ayrı kalmak gerçekten çok zor olabiliyor. Yurtdışında geçirdiğimiz yıllar, belki de geri alınamayacak bir zaman dilimini bizden çaldı. Bu süreçte vatanımızdan, kültürümüzden ve sevdiklerimizden uzak olmanın ne kadar zor olduğunu öğrendik. Bir söz vardır ya, "dilini ve yönlerini bilmediğim bir ülkede metroların soğuk rüzgarlarında anladım hasretten de ölünebileceğini." İşte bu söz, yurtdışında yaşamanın zorluklarını çok güzel özetliyor. Ait olduğunuz yerin, vatanınızın ve kültürünüzün önemi, yurtdışında yaşadığınızda daha da belirgin hale geliyor. Ben Almanya’yı hiç sevmedim ki, kimse gurbete severek gitmez bir söz vardır ya doğduğun yer mi doyduğun yer mi diye. Ben 2000 yılında gittiğim günün ertesi günü iş başı yaptım ve hala o işimde çalışıyorum sabah 03:30’da işime gidiyorum insanlar sanıyor ki biz orada gezip tozup günümüzü gün ediyoruz. İnanın oradaki herkes inanılmaz çalışıyor ve emek harcıyor.

Soru: Türkiye ve yurtdışında seçim süreçleri farklılık gösteriyor mu?

S.Y: Yurt dışındaki siyaset ile Türkiye'deki siyaset arasında bazı temel farklar var elbette. Mesela, Almanya'da seçim süreci Türkiye'deki gibi gösterişli ve yoğun değil. Evet, bizim seçimler gibi afişler, seçim otobüsleri falan yok. Bizim evde, benim dışımda herkes Alman vatandaşı olduğu için seçim olduğunu sadece eve gelen sarı zarftan anlıyorum! (gülüyor) Gerçekten de, birkaç ufak afiş dışında, seçim kampanyası pek bir aksiyon içermiyor. Bu durumda öz eleştiri yapmak gerekirse, belki de Türkiye'deki seçim kampanyalarında sınırlamalar getirilmeli. Gösterişli kampanyaların yerine daha içerik odaklı ve doğrudan seçmenlere ulaşmayı hedefleyen bir siyasi iletişim modeli benimsemek önemli olabilir. Her iki ülkenin de siyasi kültürü ve seçim süreçleri farklı, ama her ikisinde de demokratik katılımın önemi büyük.

 

Soru: Çalışkan olduğunuzu spor, iş dünyası ve siyaset alanlarından biliyoruz. Hem yurtdışı hem Türkiye’de güzel işlerde imzanız var. Bu alanlar arasında nasıl bir bağlantı ve denge kurdunuz?

S.Y: Aslında bu alanları dengelemek bazen zorlu olabiliyor, ancak benim için her biri birbiriyle uyumlu bir bütün oluşturuyor. Spor, benim için bir tutku ve yaşam tarzı. Futbol kariyerim boyunca disiplin, takım ruhu ve hedeflere odaklanma gibi değerleri öğrendim ve bu beni iş dünyasında da başarılı olmaya yönlendirdi. İş dünyasında, sahadaki rekabetçi ruhumu ve liderlik yeteneklerimi kullanarak yeni projeler geliştiriyor ve iş birlikleri kuruyorum. Siyaset ise topluma hizmet etme arzumun bir yansıması. Toplumumun gelişimine katkıda bulunmak, insanların sesi olmak ve gelecek nesiller için daha iyi bir dünya bırakmak için siyasette aktif olarak yer alıyorum. Bu alanları dengelemek için zaman yönetimi ve öncelik belirleme önemli. Ancak hepsinin bir arada olması, hayatıma zenginlik katıyor ve beni daha dengeli bir insan yapıyor.

Soru: Zaman yönetimi konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz?

Cevap: Zaman yönetimi benim için çok önemli. Günlük, haftalık ve aylık olarak planlar yapıyor ve önceliklerime göre hareket ediyorum. Her bir alana yeterli zaman ayırmak için planlarımı dikkatlice yapıyorum ve esnek olabilmeyi de öğrendim. Önceliklerimi belirlerken, hangi alanın ne kadar önemli olduğunu göz önünde bulunduruyorum ve buna göre hareket ediyorum.

‘’BANA ‘KAHRAMAN BABAM‘ DİYORLAR!’’

Soru: Öncelikleri belirliyorum dediniz, aileniz bu yoğunluğa nasıl yaklaşıyor? Özellikle siyaset büyük özveri isteyen bir alan, evdekiler sizi destekliyor mu?

S.Y: Evet, siyasete girerken ailem ve çocuklarımdan rıza aldım. Onların desteği benim için çok önemli. Çünkü biliyorsunuz, siyasete girmek onların zamanından çalmak anlamına geliyor. Ancak onlar da biliyorlar ki babaları memlekete hizmet etmek için bu yola girdi. Bu süreçte onların desteği benim için hayatımın en büyük motivasyon kaynağı. Mesela, çocuklarım bir yatırım yapılmasına, bir vatandaşımızın derdine çözüm bulunmasında vesile olduğumu öğrendiklerinde çok mutlu oluyorlar. Bana "Kahraman babam" diyorlar. Onların gözlerindeki gurur ve mutluluğu görmek, benim için tarif edilemez bir duygu.

Soru: Bu tür tepkiler almak sizi nasıl etkiliyor?

S.Y: Ailemden ve özellikle çocuklarımdan bu tür olumlu geri dönüşler almak, yaptığım işin değerini bir kez daha hatırlatıyor. Onların desteği ve gururu, memlekete hizmet etme yolunda attığım adımlarda bana güç veriyor. Özellikle çocuklarımın gözünde bir kahraman olarak görülmek, benim için en değerli ödül.

Soru: Başarılarınızda eşinizin önemi nedir?

S.Y: Ailemin ve özellikle de eşimin başarılarımda olan yeri çok büyük. Onlar, benim varlığımın en anlamlı ve en güçlü parçaları. Eşim Gülşah, benim yolumda bir ışık, yolumu aydınlatan bir yıldız gibi. (Sevgi dolu gözlere bakıyor) Her zorluğun üstesinden gelmemde, her başarılı adımımın arkasında onun sevgisi ve desteği var. Onun varlığı, beni her zaman motive ediyor ve güçlendiriyor. Ailemiz, bizim için bir liman gibi, bir sığınak gibi. Onların varlığı, her zorlukta bana güç veriyor ve bizi daha da birleştiriyor. Eşimin, benim için anlamı tarif edilemez. O, benim için sadece bir eş değil, aynı zamanda bir dost, bir yol arkadaşı ve bir sevgili. Onunla birlikte olmak, hayatımın en büyük zenginliği ve mutluluğu. Ailemin ve özellikle de eşimin desteği olmadan, bu yolda ilerlemem mümkün olmazdı.

Soru: Peki siyasetteki en unutamadığınız an nedir?

S.Y: 2014 yılından itibaren siyasetin içindeyim ama en aktif olduğum dönem bu dönem. Selman başkanımızla ve il yönetimimizle bu şehre neler kazandırabiliriz nasıl faydalı olabiliriz diye çok çalışıyoruz. İl Başkan Yardımcısı görevini yürütüyorum ve ne kadar insana dokunabilirsek, o kadar huzurlu hissediyoruz kendimizi. Çok da güzel bir döneme denk geldi İl Başkan yardımcılığım, biliyorsunuz eski Milli Eğitim Bakanımız vekilimiz oldu. Ondan çok güzel tecrübeler öğrendik ve bu ekiple siyaset yapmak, hizmet etmek çok değerli. Ben bu makamları bir yere gelmek için araç olarak kullanan değil, bu makamların hizmet için bir amaç olduğunu düşünüyorum ve bu şiarla hareket ediyorum. Dava diyorsan vatandaşın hakkını koruyacağım diyorsan hizmet etmek zorundasın. O yüzden bu davaya hizmet için adım attığım her günü unutamadığım diye nitelendirebilirim.

Soru: Siyasetteki bu önemli anların yanı sıra özel bir anınızı paylaşır mısınız?

S.Y: Siyaset öncesi yaşadığım güzel bir anı anlatayım. Sayın Cumhurbaşkanımız Çamlıca'daki evimizde bizim nişan yüzüklerimizi takmıştı. Çok kıymetli bir gündü. Buradaki düğünümde nikah şahidim oldu. Benim için unutulmaz ve çok özel anlardı. Yürüdüğü yola inandığınız bir insanın en özel gününüze şahitlik etmesi çok kıymetli bir mutluluk.

Soru: Siyasete girmek isteyen gençlere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

S.Y: Siyaset, önemli bir sorumluluk ve hizmet alanıdır. Eğer siyasete girmeyi düşünüyorsanız, öncelikle samimi bir şekilde topluma hizmet etme niyetiyle hareket etmelisiniz. Siyaset, sadece makam ve mevki elde etmek için değil, insanların yaşam kalitesini artırmak, sorunları çözmek ve ülkenin geleceği için çalışmak içindir. Bu yolda ilerlerken dürüstlük, adalet ve toplumsal duyarlılık gibi değerleri her zaman ön planda tutmalısınız. Ayrıca sürekli olarak kendinizi geliştirmeli ve çevrenizdeki insanlarla etkili iletişim kurmayı öğrenmelisiniz. Çünkü siyaset, sabır ve azim gerektiren bir yolculuktur. Her zaman doğru olanı yapmaktan ve insanların güvenini kazanmaktan asla vazgeçmeyin. Bu yolda yürürken hedeflerinizi belirleyin, kararlılıkla ilerleyin ve asla pes etmeyin.

D.K: Sefa Bey, zamanınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Bugün bize çok değerli bilgiler verdiniz.

S.Y: Ben teşekkür ederim, benimle bu keyifli sohbeti gerçekleştirdiğiniz için.

D.K: Gelecekteki projelerinizde de başarılarınızın devamını dilerim.

Editör: Gülüşan Tuğran