Bakan Özer'in değerlendirmelerinden öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

"Bugün LGS yerleştirme sonuçları açıklandı. LGS sınavında iki türlü yerleştirme var. Bir, merkezî yerleştirme var. Yani öğrencilerin sınavla yerleştirldiği liselerimiz var. Bir de hiçbir sınava girme zorunluluğu olmadan yerel yerleştirme var. Yani okul başarı puanı, ikamet bölgesi gibi kriterlere göre yerleştirme. Bugün itibarıyla her iki yerleştirme sonuçlarını açıkladık ve çok güzel bir sonuç ortaya çıktı. Öğrencilerimizin yüzde 95'ı sınavlı veya sınavsız tercih ettikleri okullara yerleştiler. Mesela ilk yerleştirmedeki oranlarına bakarsak 2018 yılında yüzde 90'imiş. 2019 yılında yüzde 95, 2020 yılında yüzde 93, 2021 yılında yüzde 92'ye düşmüş. Bu sene öğrencilerin yüzde 95'i, tercih ettikleri okullara yerleştiler. Sınavlı okullarda da çok büyük başarı var. Sınavla öğrenci alan okullarda da doluluk oranı yüzde 99'a ulaştı. Fen ve sosyal bilimler liseleri, geçen senelerde olduğu gibi yüzde 100 doluluk oranına ulaştı. Yine Anadolu lisesinde de bu oran, yüzde 99,9 yani yaklaşık yüzde 100. Maalesef bu katsayı uygulamasının getirdiği şey, başarılı öğrencileri hep fen liselerine, sosyal bilimler lisesine yönlendirdi. Öğrenciler Anadolu liselerine, fen lisesine, sosyal bilimler lisesine kümelendi. Dolayısıyla eğitim sistemi, bir tarafta akademik olarak başarılı öğrencilerin homojen olarak kümelendiği bir tarafta da akademik olarak başarısız öğrencilerin homojen olarak kümelendiği bir eğitim sistemine dönüştü. Okullar arası başarı farkı arttı, denge koptu. 28 Şubat'taki katsayı uygulaması, sadece mesleki eğitimi mahvetmedi, aynı zamanda okullar arası başarı farkları, eğitimdeki fırsat eşitliğinde çok ciddi bir travma yaşamasına yol açtı.

Meslek liseleri yüzde 1'lik başarı diliminden öğrenci almaya başladı.

Bizim öncelikle eğitim sisteminde akışı normalleştirmemiz lazım. Mesleki eğitimlilerin iş gücü piyasasına geçiş hem de ileri eğitime geçişle ilgili hiçbir engelin olmaması lazım. Birinci adımı katsayı uygulamasının kaldırılması. Yani artık meslek lisesindeki öğrencileri de yükseköğretime devam edebiliyor. İş gücü piyasasıyla çok organik bir ilişkimiz yok. Son bir yılda ağırlık verdiğimiz şey, iş gücü piyasasının temsilcilerini eğitime çektik. Yani müfredatı birlikte güncellemek, öğrencilerin işletmede beceri eğitimleriyle birlikte planlamak, öğretmenlerine işbaşı ve mesleki gelişme eğitimlerini birlikte planlamak ama istihdam ve önceliği sağlamak. İşte bu adımlar, kısa sürede akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitime yönelimlerini artırdı. Meslek liseleri yüzde 1'lik başarı diliminden öğrenci almaya başladı. Beşeri sermayeyi nitelikli hâle getirmenin en iyi yolu, eğitimdir. Öğretmen atamalarını önceliklerimize göre belirledik. Yapmış olduğumuz yatırımların da karşılığını bulması amacıyla ilk önceliğimiz, okul öncesi öğretmenleri oldu.

1 Eylül'de öğretmenlerimiz hangi okullara atandığını öğrenecek.

Yıllardan beri yardımcı kaynak ve okul kayıtlarında bağış konusu, sorun teşkil eden mevzulardı. Bunlardan kaynak sorununu çok büyük oranda çözdük. 36 milyon yazılı kaynağı basılmış olarak öğrencilerimize ücretsiz ulaştırdık. Sayın Cumhurbaşkanımızın da açıklamış olduğu gibi bu eğitim öğretim yılının başında, ders kitapları ile birlikte yardımcı kaynaklarımız da öğrencilerimizin sıralarında hazır olacak. Eğitime en fazla bütçenin ayrıldığı bir ülkede okulların ihtiyaçlarının karşılanmaması mümkün değildir. Bu sene eğitim öğretim yılı hazırlıklarına okullar kapanır kapanmaz başladık ve öğrencilerimizi, imkânları iyileştirilmiş okul ortamları ile buluşturmak amacıyla Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere şehirlerimizde okul yöneticilerimizle buluşmalar, toplantılar yapıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığının okulların her türlü ihtiyacını karşılayacak gücü de bütçesi de iradesi de vardır. Bu nedenle bağış zorunluluğu yok, bağışlarda gönüllülük esastır. Tüm özel okullardaki ücret artışlarında %37 olarak belirlediğimiz üst limit aşılmayacaktır. Kararımız bu yöndedir, özel okul fiyatlarına ilişkin yeni bir karar alınmayacaktır. Yaz okulu uygulamasındaki amacımız COVID-19 sürecindeki öğrenme kayıplarımızın telafisini de gözeterek dört farklı alanda öğrencilerimizi desteklemek, insan kaynağımızın niteliğini sürekli artırmak, çocuklarımızın dünyayla yarışabilmesini desteklemek ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için yaz okullarımızı da devreye aldık. Bu sene ilk defa okullarımızda yaz okulu uygulamasına girdik. Yaz okullarında amacımız akademik telafi mekanizmalarıyla öğrencilerimize sürekli destek olmaya devam ederken farklı seçeneklerle de sürekli yanlarında olmak.

4 farklı temada yaz okulu açtık.

Birincisi bilim sanat merkezleri ile yetenekli öğrencilerimizin yeteneklerini geliştirmek için tüm Türkiye'de farklı programlarla desteklenen okul dışı eğitim ortamları. Daha çok bir yaz kampı tadında, keyifli vakit geçirebilecekleri bir ortam. BİLSEM'lerde 105 bin 85 öğrencimiz yaz kurslarına katılıyor. İkincisi Matematik Seferberliği kapsamında 4. snıftan 12. sınıfa kadar olan öğrencilerimiz için hayatla matematiği eşleştirebildikleri matematik yaz okulları açtık. 414 bin 731 öğrencimiz matematik yaz okullarına katılıyor. Üçüncüsü yabancı dil öğrenmeyle ilgili sıkıntıyı da çözebilmek için farklı metodolojileri, farklı yaklaşımları yürürlüğe sokabilmenin ilk uygulaması olarak da yine 4. sınıfla 12. sınıf arasında yabancı dil İngilizce yaz okulu açtık. Yabancı dil yaz okullarına 327 bin 104 öğrenci katılıyor. Yaklaşık 1 milyon öğrencimiz, ücretsiz bir şekilde aktif olarak ve yaşadıkları illerde olma zorunluluğu olmadan -yani gittikleri her türlü tatil ortamında- bir yaz okuluna devam ediyor. Öğretmenlerimiz de bulundukları okullarda ve illerde değil, tatil yaptıkları veya gittikleri herhangi bir yerde de yaz okulu programına katkı sunabiliyorlar. Öğrencilerimize gittiği her yerde katılabileceği, keyif alabileceği bilim, sanat, matematik, yabancı dil kurslarını yaz okulu kapsamında sunuyoruz. Yaz okullarını yaygınlaştırdıkça Cizre'de, Silopi'de, Hakkâri'de, Şırnak'ta Ankara'da, İstanbul'da, Muğla'da... Türkiye'nin her noktasında talep olması durumunda ücretsiz bir şekilde yaz okuluna erişimi artıracağız. Dolayısıyla eğitimde fırsat eşitliğini güçlendireceğiz. Kütüphanesiz Okul Kalmayacak projesini Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayesinde 26 Ekim 2021 tarihinde başlattık. 3 ay gibi kısa sürede 16 bin 361 kütüphane yaptık. 28 milyon olan kitap sayısını 70 milyona çıkardık. 2022 sonuna kadar 100 milyona çıkaracağız. Amacımız, çocuklarımızın sadece akademik olarak başarılı olmalarını sağlamak değil. Aynı zamanda kültürde, sanatta, sporda da başarılı olmasını desteklemek. Yani tam insan olabilmesini sağlayabilmek. Okullar gerekli önlemler alındığında en güvenli yerlerdir. Haber Merkezi

Editör: TE Bilişim