Her ne kadar 21. yüzyıl teknolojik ilerlemelerle “konfor çağı” gibi görünse de, uzmanlara göre dünya ekolojik, sosyoekonomik ve politik kırılganlıkların giderek arttığı bir dönemden geçiyor.
Uzm. Dr. Ali Coşkun, iklim değişikliği, nüfus artışı, fosil yakıt bağımlılığı ve tarımda endüstriyelleşme gibi faktörlerin; susuzluk, açlık ve enerji krizi gibi üç temel tehdidi beraberinde getirdiğini söyledi. Coşkun’a göre bu üç sorun birbiriyle doğrudan bağlantılı ve insan sağlığı başta olmak üzere küresel istikrarı tehdit ediyor.

"Susuzluk, 21. Yüzyılın Sessiz Krizi"

Dünya genelinde kullanılabilir tatlı su kaynaklarının hızla tükendiğini vurgulayan Coşkun, özellikle kurak bölgelerde içilebilir suya erişimin her geçen gün zorlaştığını belirtti.
“İçme suyu yetersizliği, yalnızca hijyen ve yaşam kalitesini değil, doğrudan sağlık sistemlerini tehdit ediyor. Böbrek hastalıkları, dehidratasyon, ishalli hastalıklar gibi ciddi sonuçlar doğuruyor” diyen Coşkun, susuzluğun tarımı da etkileyerek açlığı tetiklediğine dikkat çekti.

Açlık ve Enerji Krizi Zincirleme Gelişiyor

Dünyanın aslında herkesi doyuracak kadar gıda ürettiğini ancak üretim ve dağıtımdaki adaletsizliklerin, iklim değişikliğinin ve savaşların 735 milyon insanı açlıkla karşı karşıya bıraktığını söyleyen Coşkun, özellikle çocuklarda büyüme geriliği, bağışıklık zayıflığı ve mikronutrient eksikliklerinin yaygınlaştığını ifade etti.

Enerji krizine de dikkat çeken Coşkun, modern yaşamın her alanının enerjiye bağımlı olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Fosil yakıtlara bağımlılık, iklim krizini derinleştiriyor. Alternatif enerji kaynaklarının yeterince yaygınlaşmaması ise gıda ve su altyapısını riske atıyor.”

“Aslında Üç Sorun da Birbirini Tetikliyor”

Uzm. Dr. Ali Coşkun’a göre bu üç sorun; susuzluk, açlık ve enerji krizi, zincirleme şekilde birbirini besliyor:
“Susuzluk tarımı, tarımdaki azalma açlığı, tarım ve su için gereken enerji ihtiyacı da enerji krizini büyütüyor. Enerji altyapısının çökmesi ise yeniden suya erişimi imkânsızlaştırıyor.”

"Kuraklık Sağlık Sistemlerini de Felç Edebilir"

Kuraklığın yalnızca tarımsal üretimi değil, halk sağlığını da doğrudan tehdit ettiğini belirten Coşkun, Dünya Sağlık Örgütü ve FAO verilerine dayanarak kuraklık kaynaklı hastalıklara dikkat çekti:

· İshalli hastalıklar, kolera, hepatit, parazit enfeksiyonları

· Beslenme yetersizlikleri ve mikronutrient eksiklikleri

· Toz ve partikül kaynaklı solunum yolu hastalıkları (astım, KOAH, bronşit)

· Sıtma, Batı Nil virüsü gibi vektör kaynaklı hastalıklarda artış

· Stres, depresyon ve intihara kadar giden ruhsal sorunlar

· Yetersiz hijyene bağlı deri ve göz hastalıkları

· Kronik hastalıklarda kötüleşme (böbrek yetmezliği, hipertansiyon, diyabet)

Özellikle çocuklar, yaşlılar ve gebeler gibi kırılgan grupların bu etkilerden çok daha fazla etkilendiğini söyleyen Coşkun, “Sağlık politikalarında artık iklim krizinin etkileri göz önünde bulundurulmalı. Kuraklık öngörüsü, vektör kontrolü, beslenme destekleri ve hijyen yatırımları öncelik haline gelmeli” uyarısında bulundu.

“En Büyük Tehdit Bağlama Göre Değişiyor Ama... Su Her Şeyin Temeli”

Coşkun, en büyük tehlikenin bölgelere göre değiştiğini de belirtti:
“Afrika’da susuzluk, Asya kırsalında açlık, gelişmiş ülkelerde enerji tükenmesi öne çıkıyor. Ancak su, hem gıda hem de enerji üretimi için temel olduğu için sürdürülebilirliğinin sağlanması, tüm bu krizlerin çözümünde kilit noktadır.”

Çözüm İçin Somut Adımlar Önerdi

· Yağmur suyu hasadı ve gri su geri kazanımı sistemlerinin yaygınlaştırılması

· Tarımda damla sulama ve güneş enerjili sulama sistemlerine geçiş

· Toplumda su ve enerji israfına karşı eğitim kampanyaları düzenlenmesi

· Uluslararası işbirliği ile su ve enerji paylaşım protokollerinin geliştirilmesi

“Yarınların Savaş Sebebi: Bir Damla Su, Bir Çuval Buğday”

“İnsanlık tarih boyunca toprak ve egemenlik için savaştı, ancak yakın gelecekte savaşlar su, gıda ve enerji için olacak” diyen Uzm. Dr. Ali Coşkun, ahlaki, yönetsel ve çevresel bir dönüşümün zorunluluğuna vurgu yaptı.