Okulların açılmasıyla birlikte hem öğrenciler hem de aileler için heyecanlı ama bir o kadar da kaygılı bir dönem başladı. Özellikle ilk kez okul hayatına adım atan çocukların yanı sıra, okul değişikliği yaşayan öğrenciler için bu süreç duygusal açıdan oldukça zorlu olabiliyor. Biz de öğrencilerin uyum sürecinde yaşadıkları duyguları ve ebeveynlere düşen görevleri konuşmak üzere Psikolojik Danışman Büşra Ertürk ile bir araya geldik.

Soru: Anaokuluna başlayan çocuklarda en sık görülen duygular neler?
Büşra Ertürk: Çocuklar bu dönemde yoğun bir ayrılık kaygısı yaşayabilir. Sabah anneden ya da babadan ayrılırken ağlama, sınıfa girmek istememe, sürekli eve dönme isteği çok sık görülür. Aslında bu tepkiler, çocuğun ebeveyniyle kurduğu güçlü bağın göstergesidir. Çocuk, yeni ortamın güvenli olduğunu zamanla deneyimleyerek öğrenir.

Soru: Ebeveynler ilk günlerde ne yapmalı?
Ertürk: En kritik nokta vedalaşma anıdır. Anne-baba uzun uzun kalmamalı, kısa ama kararlı bir şekilde “Ben işe gidiyorum, seni öğlen almaya geleceğim.” gibi güven verici cümleler kurmalıdır. Çocuğa “arkadan gizlice gitmek” güveni zedeler. İlk günlerde öğretmenle iş birliği içinde olmak, çocuğun süreci daha kolay atlatmasını sağlar.

Soru: Uyum süreci ne kadar sürer?
Ertürk: Genellikle 2-3 hafta içinde çocuklar yeni düzene alışır. Ancak bazı çocukların mizacı daha hassas olabilir, bu durumda süre daha uzun da sürebilir. Burada önemli olan ebeveynin sabırlı olması ve çocuğun duygularını küçümsememesidir.

İlkokul 1. Sınıfa Başlayan Çocuklar

Soru: 1. sınıfa başlayan çocuklar hangi zorlukları yaşıyor?
Ertürk: Çocuk artık sadece oyun değil, öğrenme sorumluluğu ile de tanışıyor. Uzun süre sırada oturmak, öğretmeni dinlemek, yazı yazmak ve verilen görevleri yerine getirmek yorucu olabilir. Bazı çocuklarda bu değişim “okula gitmek istememe” ya da “mide ağrısı, baş ağrısı” gibi bedensel tepkiler şeklinde de görülebilir.

Soru: Ebeveynler bu dönemde nasıl destek olabilir?
Ertürk: Ebeveynlerin yapabileceği en kıymetli şey, çocuğa öğrenme sürecinde eşlik etmektir. Ödevleri tamamen onun yerine yapmak değil, gerektiğinde yanında bulunmak önemlidir. Küçük başarılarını fark edip takdir etmek, çocuğun özgüvenini artırır. Ayrıca düzenli uyku ve oyun saatleriyle dengeli bir rutin oluşturmak, uyumu kolaylaştırır.

Soru: Çocuğun okula gitmek istememesi normal mi?
Ertürk: Evet, ilk haftalarda isteksizlik çok doğaldır. Yeni düzeni kabullenmek her çocuk için zaman alır. Burada ebeveynin tavrı çok belirleyicidir. “Gitmek zorundasın” gibi baskıcı bir dil yerine “Biliyorum zor geliyor ama zamanla alışacaksın, ben senin yanındayım” mesajı çok daha yapıcı olur.

Ortaokuldan Liseye / İlkokuldan Liseye Geçiş

Soru: Bu yaş grubunda okula uyum hangi konularda zorlayıcı oluyor?
Ertürk: Çocuk artık ergenlik dönemine adım atmıştır. Akademik yoğunluk artar, yeni arkadaş çevresi kurma ihtiyacı olur ve bir yandan da kimlik arayışı başlar. Bu nedenle hem derslerde zorlanma hem de sosyal ilişkilerde karmaşa görülebilir. Yeni bir okulda “kendine yer edinme” kaygısı da oldukça yaygındır.

Soru: Ebeveynler nelere dikkat etmeli?
Ertürk: Öncelikle çocuğun sadece notlarına odaklanmamak gerekir. Çabasını görmek, küçük adımları takdir etmek motivasyonu artırır. Arkadaş çevresi bu dönemde çok önemlidir; ebeveyn çocuğunu sıkmadan, yargılamadan kimlerle vakit geçirdiğini takip etmelidir. En önemlisi de açık bir iletişim kanalı kurmak; yani çocuk istediğinde konuşabileceğini bilmelidir.

Soru: Çocuk bu süreçte içine kapanırsa ne yapılmalı?
Ertürk: Ergenlikte içine kapanma, sık görülen bir davranıştır. Ancak bu durum tamamen göz ardı edilmemelidir. Çocuğa baskı yapmadan, yargılamadan, “Senin için buradayım” mesajını vermek çok değerlidir. Eğer içe kapanıklık uzun süre devam ederse, ders başarısını ve sosyal hayatını olumsuz etkilerse bir uzmandan destek almak faydalı olur.

Soru: Çocuk bazen arkadaş edinmekte zorlanabiliyor. Bu durumda ebeveyn ne yapmalı?
Ertürk: Çocuğu hemen yeni arkadaşlar edinmesi için zorlamak doğru değildir. Bazı çocuklar daha içine kapanık olabilir, yeni ortama uyumları zaman alabilir. Ebeveyn, “Bak herkesin arkadaşı var, senin neden yok?” gibi kıyaslayıcı cümleler kurmamalı. Bunun yerine çocuğun ilgilerine uygun sosyal ortamlar sunarak doğal arkadaşlıkların gelişmesine zemin hazırlamak en sağlıklı yoldur.

Soru: Yanlış arkadaş seçimi ebeveynleri endişelendiriyor. Böyle bir durumda nasıl yaklaşmalılar?
Ertürk: Öncelikle “O çocukla görüşmeyeceksin” gibi yasaklayıcı bir tavır genellikle ters teper. Çocuk daha çok inatlaşabilir ya da arkadaşlığını gizlice sürdürebilir. Ebeveyn, çocuğuna güvenli bir şekilde rehberlik etmeli; “Bu arkadaşın sana nasıl hissettiriyor?”, “Birlikteyken neler oluyor?” gibi sorularla farkındalık kazandırmalı. Çocuk, arkadaşlığın olumlu ya da olumsuz yönlerini kendisi fark ederse seçimleri daha bilinçli olur.

Soru: Peki ebeveyn sınır koymalı mı?
Ertürk: Evet, sınır koymak bazen gerekli olabilir. Özellikle çocuğun zarar görme ihtimali varsa ebeveyn müdahale etmelidir. Ama bu müdahale, sadece yasak koymak değil; çocuğa nedenlerini açıklamak, güvenli alternatifler sunmak ve sürecin içinde yanında olmak şeklinde olmalıdır.

Soru: Ebeveynlerin okula ve öğretmenlere karşı tavrı nasıl olmalı?
Ertürk: Ebeveynin öğretmenle kurduğu ilişki çocuğa doğrudan yansır. Eğer anne-baba öğretmene güven duyar, olumlu konuşursa, çocuk da öğretmeni daha kolay benimser. “Bak öğretmen kızar” gibi korkutucu cümleler yerine “Öğretmenin senin için en iyisini istiyor” yaklaşımı daha sağlıklıdır. Ayrıca yaşanan bir sorun varsa bu, çocuğun yanında değil öğretmenle birebir paylaşılmalıdır.

Soru: Çocuk okulla ilgili şikâyet ettiğinde ebeveyn nasıl yönlendirmeli?
Ertürk: Çocuk bazen zorlandığında “Okulu bırakmak istiyorum” ya da “Öğretmenimi sevmiyorum” diyebilir. Burada hemen taraf tutmak yerine çocuğu dinlemek, duygusunu anlamak gerekir. Ardından birlikte çözüm yolları konuşulabilir. Çocuğa, sorunların konuşularak çözülebileceğini göstermek çok öğreticidir.

Soru: Genel olarak ebeveyn tutumları nasıl olmalı?
Ertürk: En önemli şey sabır ve istikrar. Çocuğun kaygısını küçümsememek, “Bir şeyin yok, git” dememek gerekir. Bunun yerine “Seni anlıyorum, zor geliyor ama birlikte aşacağız” yaklaşımı güven verir. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve oyun zamanı da çocuğun uyumunu kolaylaştırır. Ebeveyn, hem okulla ilgili sorumlulukları hem de çocuğun oyun ihtiyacını dengede tutmalıdır.

Soru: Ebeveynler çocuklarını nasıl desteklemeli?
Ertürk: Çocuğun küçük başarılarını fark etmek ve takdir etmek çok önemlidir. “Sen zaten yapamazsın” gibi yargılayıcı cümleler yerine “Çabanı gördüm, çok güzel denedin” yaklaşımı çocuğun motivasyonunu yükseltir. Ebeveyn, öğretmenle iş birliği içinde olmalı ama aynı zamanda çocuğun bireysel ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalıdır.

Kaynak: Haber Merkezi